18 Nisan 2013 Perşembe

kuzey ve cemre'nin aşırı acıklı hikayesi




bu hafta kuzey güney'i izlerken o sandalla kuzey ve cemre'nin çok çok çok uzaklara, bilinmeyen okyanuslara gitmelerini istedim. cemre durup dinlenmek bilmeden koştura koştura kuzey'in yanına gitti. dedim kıracak zincirlerini ama nafile. ya öpüşmediler bile ya. anlamıyorum madem birbirinize bu kadar aşıksınız biraz biz de anlayalım. eskiden aralarında öfke vardı. bu öfke o kadar büyük bir gerilim yaratıyordu ki insan etkileniyordu. şimdi ise evcilik oynayan çocuklardan bile daha ''masum'' oldular. bir kere esas kızımız cemre'nin bekaretinin bu kadar gözümüze sokulması resmen onun değerini biçmek anlamına geliyor ve bu çok küçük düşürücü. dizinin diğer kadınları ile ilgili böyle bir sorgulama asla olmadı. banu sosyal statüsü yüzünden asla bunun konusu olacak bir kız değildi ama güney ile yattığı için mutsuz bir evlilikle cezalandırıldı. zeynep yurtdışından geldiği için bakire değil izlenimi yaratıldı. eğer zeynep başından beri mahallede yaşasaydı onun durumu da sorgulanırdı. bu da eğitimli kızlara bakış açısını gösterdi. benim için değil yanlış anlamayın dizi kadınların değerini el değmemişliğiyle ölçüyor. simay desen zaten en çok harcanan en çok nesneleştirilen kadını dizinin. hele hele en son bölüm olanlar oldukça iç karartıcı. kızın tek yaptığı mekanda tanıştığı çocukla birlikte olmasıydı. ki tek gecelik bir olay da değildi. evlenmeden önce baya baya sevgiliydiler kuzeyle. işte verilen mesaj evlenmeden seks  yapan kadınların aşağılanmaya, sevilmemeye hatta ve hatta kötü yola düşmeye mahkum olduğudur. bir tutarsızlık ise demet konusunda cereyan ediyor. ali ile birlikteyken çatır çatır seks yapan demet, şeref ile birlikte birden tutulma dönemine girdi. çünkü mutlu olmayı hak etmesi gerekiyordu. bu arada demet az gıy gıy değilmiş yatağının başındaki o kalp ne ya? neyse cemre ve kuzey'in aralarında hiç bir çekim olmadan geçirdiği güne dönersek eğer; cemre'nin kısa süren zenginlik macerasına kendini fazla kaptırdığını düşünüyorum. kuzey'in samsunda yaşadığı ev mükemmel olduğu halde cemre eve nasıl hakaretler nasıl burun kıvırmalar anlatamam. sinaner misafir köşküne alıştığı için haspam, kuzey'in suya kıyısı olan(karadeniz mi emin olamadım), iki katlı, ahşap kısımları olan yeşilliğin içindeki taş evini beğenmiyor. valla kayıkla açıldıklarında ''barış'ın teknesi daha güzel'' diyecek diye ödüm patladı. biz senin yemek yediğin lokantadan peçetelikleri çaldığını unutmadık varoş paçoz gerizekalı.
yine yine yine en güzel sahneler sinanerlerin yaşadıklarıydı. handan hanımın ne mal olduğunu göstererek sinaner köşkünden gitmesi beni hem sevindirdi hem üzdü. çünkü handan hanımı seviyorum ben ve kadınlığının çok ezildiğini düşünüyorum. banu, ebru hanım ve barış bütün asaletleriyle doğru düzgün ayrılmaya çalışırlarken handan hanım ucuzluğunu konuşturdu yine. ebru hanım ise bütün rezilliklerden bütün varoşluklardan kurtulmanın rahatlığını yaşadı. kadın resmen bütün yüklerinden kurtuldu. venüs ile barış'ın sahnesi de oldukça iyiydi. venüs'ü tekrar sevmeye başladım ve barış ile ikisinin çok tatlış olduklarını düşünyorum. barış zaten benim için bir diva. banu'nun kuzey'e olanı biteni anlatmasına da sevindim çünkü mahalledekiler olsun, kuzey-cemre olsun sinanerlerin kendileriyle uğraştıklarını düşünüyorlardı. halbuki onlar hepinizi silkeledi, umurları değilsiniz aptallar topluluğu.
mahallede ise gülten hanım kızının eski nişanlısının kardeşiyle fingirdemeye gitmesini unutarak, yatacaklar mı diye gerim gerim geriliyor. o saatten sonra yatsa ne olur yatmasa ne olur. ya tamam olmayacak bir şey değil sonuçta kimi seveceğimizi kendimiz seçemiyoruz(jamie lannister sana duacıyım. aradığım motto buydu) ama insan nişanlısının, karısının, kocasının kardeşine filan o gözle bakamaz. hadi baktı tamam ki ben cemreyi çok gerçekçi buluyordum eskiden bu yüzden kuzey-cemreyi savunuyordum ancak cemreyi kar beyaz göstermeyin bize lütfen. aynur hanım da daha dün bir bugün iki kuzey ile cemre evlensin başka yere taşınsın diyor, kuzey'i  başından atacak aklı sıra çakal. ama kadın haklı öyle bir adamı kim etrafında ister. zeynep ise ciddi ciddi giderayak sempatimi kazandı. ama kızın damarına basıp duruyorlar yine dellenecek diye korkuyorum. aa bak aklıma ne geldi. cemre gerzeği kuzey'e zeynep ile yattın kalktın diyor bir de. ulan densiz sen gittin başkasıyla evlendin. sabaha kadar bakire ol senin aklın fikrin seks.
handan hanım ile güney'in, kuzey'in simay'a tuttuğu eve yerleşmesi ise çok bayattı. artık senaryomuzu etme bulma dünyası formatından çıkarmamız gerek. ayrıca bu güney'in hiç mi kendi hesabı yoktu? hiç mi küpünü doldurmadı? tek dayanağı kredi kartları mı? simay-güney durumundan ise son ana kadar umutluydum. kesinlikle bu olayın bir ters köşe olarak planlandığını düşünmüyorum. bunlar yataklara düştüler birlikte filan yani hepsi sırf bölümler sonra olacak bir ters köşe için olamaz. üstelik yazın yayınlanan sezonun ana konularından oluşan fragmanların içinde de vardı bu olay. bağlayamadılar resmen. ve simay-güney fragmanını da aynen koymuşlar, yenisini çekmemişler. o alev midir nedir ne karın ağrısıysa yazınki fragmanda olduğu için  ve esas sahneyi çekmeye üşendikleri için simay ile küs olmasına rağmen taaa istanbullardan izmire simayın doğum gününe gelmiş. bak bak bak. üstelik bunlar simay ile striptiz yaptıkları yerde tanıştılar simay orada taş çatlasa bir ay çalışmıştır nerden biliyor doğum gününü? hadi onu da geçtim bunların arası bozuktu o aralarda. sırf yenisini çekmemek için yapılan emeğin haddi hesabı yok. simay'ın saçına ek bile yaptırdılar. büyük ihtimalle o kız bir şekilde simay'ı düşürür dediler, güney ile simay'ı da yaparız dediler ama olmadı tutmadı. o pavyon sahnesi de istanbulda olacaktı. nedense olmadı. yanlız pavyon ve izmir bana zeki demirkubuz'un kader'ini hatırlattı fena halde.
artık kuzey güney için söylenecek tek bir söz var: bitse de gitsek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder