28 Mayıs 2012 Pazartesi

kükremeyi duydunuz mu?


evet hepimiz kükremeyi duyduk değil mi?
hiç bir lannister beni yanıltmadı sevenlerim. 'BLACKWATER' bölümünün ardından tek diyebileceğim mükemmeldi. sahnelerde baya iyiydi ama beni esas kendine çeken, esas zevkten dört köşe yapan diyaloglardı. karakterlerin hepsine bu bölüm mükemmel replikler yazmışlar. özellikle her zaman mükemmel diyalog konusunda öne sürdükleri CERSEI im ayrıca harikaydı bu bölüm. SANSA ile olan ilişkisinin gerilimi, çekiciliği tavan yapmış durumda. annesinin erken kaybına yaptığı sürekli göndermelerde onun insani yanını ortaya çıkardığı için belden aşağı vuruyor, ona kızanlar ona acıyor. üstelik SHAE nın da nereli olduğunu aksanını çözerek bulan tek kişi de o oldu. savaşa gönderme yapan altın zırh tarzındaki büstiyerinden bahsetmiyorum bile.


küçük SANSA yı nasılda kandırdı STANNIS in kollarına gidicem diye? o geri zekalı ezik baratheon da aptal kızıl rahibesinin gazına kurban gitti. sen kim a aptal STANNIS lannisterlarla uğraşmak kim. yalnız en son iron throne da ki CERSEı ve küçük oğlunun sahnesi çok iyiydi. her asil kraliçe gibi oda oğluna ve kendisine zehir içirip, o barbarların eline sağ yakalanmayacaktı, ama tabii ki büyük aslanın kükremesi gelene kadar.


sevgili TYRION tahmin edildiği gibi savaşta büyük kahramanlık gösterdi. sevgili yapımcılar belki de bunun şaşırtıcı olduğunu düşünüyorlar ama ben artık impin'in bu yüceltilmelerine alıştım. gene de eskisi kadar olmasa da seni seviyorum half man.          

JOFFREY kaçarak, o kız yüzlü LANCEL de iki dakika savaşarak onlar hakkındaki düşüncelerimi bana yedirtmediler. ama bir ara kız yüzlü lannister savaşta ikinci dakikaya geçince ne oldu buna dedim ama hemen kaçtı zaten.


çılgınateş sahnesine diyeceğim yok tabii ki.. STANNIS kara büyücüsünün o saçma dumanları nerede ha? ahahah.




veee sevgili LORD TYWIN ile LORAS ı da finalde görmek çok iyiydi. açıkcası ben CERSEI ve TYRION un kendi çabaları ile savaşı atlatacağını sanıyordum. yeneceklerini biliyordum da TYWIN ve LORAS ın geleceğini düşünememiştim. aslında  BAELISH in büyük aslanın yanına gitmesinden ve tyrell hanesinin sahip olduğu adamlardan bahsetmesinden anlamalıydık. LORAS ın da RENLY nin intikamını alması iyi oldu. şimdi artık CERSEI  ve MARGAERY entrikanın dibine vuracak belli oldu.
neyse sezon finali öncesi çok iyi bölümdü. size sezon finalinin promosunun linkini vererek ayrılıyorum..



17 Mayıs 2012 Perşembe

kuzey güney de iddialı gelişmeler


öncelikle burak çatalcalı karakterine bayıldığımı söylemeliyim. düşünülmüş bir karakter olmuş, dolu dolu geldi. zeynep gibi FOS değil belli. senarist ablalarımızın diğer dizilerinden farklı temalar işledikleri kuzey güney de şimdi de ensest söz konusu. banu sinaner'in deliliğinin benim için bir anlamı var artık. gereksiz olduğunu düşünmüyor, geçen bölüm venüs'ün ona ettiği 'hiç mutlu olamayacaksın' bedduasına attığım smsler için kendisinden özür diliyorum(hala sevmiyorum kendisini o ayrı).


sinanerlerden hoşlanmadığımı çok dile getirdim. ama ben galiba sadece banu sinaner'den hoşlanmıyorum. barış hakmen'i sevdiğimi biliyorsunuz, saçlarını topuz yapmaya başladığından beri venüs'ü de sevmeye başladım. ama en tehlikelisi ebru sinaner'e karşı inanılmaz bir hayranlığım, takıntım olmaya başladı. onsuz bir kuzey güney düşünemiyorum. sanırım bu hayranlığım da sinanerler tekinoğullarına gittiği gece VİSKİ yi telaffuz edişinin payı çok. neyse gayrimeşru ilişkilerden doğan çocuklar zaten zengin hayatının bir ritüeli. bu yüzden sinanerler tezimi çürütüp gerçek zenginlerden olduklarını kanıtladılar. ensest ise burada daha yumuşak işlenip birbirlerinin kardeşi olduklarını bilmeden banu sinaner ve burak çatalcalı'yı birleştirmiş. bu da sofistike ve işin dram boyutunu arttıran iddialı bir hikaye olmuş.


dizimizin muhteşem yüzyıl'a gönderme niteliğindeki KUZEY VE HAREMİ kısmına bakarsak en önemsizinden başlıyorum.
zeynep:


bu nasıl bir fesatlık, ben görmedim böyle bir şey hayatımda. mukaddes'i ferhunde'yi geçti resmen. sen nasıl hem cemre'nin evinde kalıp hem onun kuyusunu kazarsın iğrenç pislik? kuzey'in yanında yok o bu gece gelmezler, barışlalar ondan sonra gülten hanım reisimize cemre'den yakınmalar.. bir dur bir dinlen! aa kalabalık olan senden iğrenenler grubunu çoğaltma. kuzey'i de kaşla göz arasında yatağa attın zaten. bir de annen çıktı piyasaya. pısırık baban, deli halan ve şimdi de modernizmin özentili bir temsilcisi gibi gözüken anan. senden bıktım, BIKTIM!

simay:


bu yara bere içindeki yüzünle bile çok güzelsin aşkımm.. nasıl yine cinliğini gösterdin ferhat çüksüzünün oyununa gelmedin. eminim ki sen yakında ferhat'ın bu aşırı özel durumunu da öğrenir bunu kendi lehine göre kullanmayı bilirsin. sana güvenim sonsuz ferhat cücesinden kendini de kuzey'i de sen kurtaracaksın eminim. yolun açık olsun daffy duck dudaklım benim.

vee haremin hürrem sultan'ı cemre:


işte böyle şeyler görmek istiyoruz senarist ablalar. cemre nasıl kışkırtıyor barış ile kuzey malını. mükemmel. bölümlerce ezdirdiğiniz yeter-gerçi bu aşk acısı ona bir hayran kitlesi kazandırdı ama ben ilk günden beri cemreciyim-cemre'nin yapabileceklerini görelim artık. bilmiyorum olur mu ama ben cemre/barış crossundan çok memnunum umarım daha ilerilere giderde banu sinaner ve artık dertleri gerçekten boyundan büyük olan güney'den intikamını alır. kuzey de çatlar, o paçoz zeynep'i seçtiği için kafasını dağlara taşlara vurur inşallah.

CAN ÇIKAR HUY ÇIKMAZ: daha önce artık kuzeyci olmadığımı güney'in tarafına geçtiğimi söylemiştim. yanılmışım güneyci olamıyorum. ama tam olarakta tekrar kuzeyci değilim kuzey'e geri dönmem için zeynep'i merdivenlerden filan itmesi lazım..

16 Mayıs 2012 Çarşamba

the return of the ring değil de dan humphrey and the prisoner of chuck bass olmuş


bazı sezon finalleri büyüktür! haa evet vaad ettiğin gibi oldu gossip girl, emin ol rahat rahat yaz tatili yap. bize ilan edilen blair seçimini yapacak duyurularından sonra bu kadar son bir buçuk senenin benzeri bir bölüm beklemiyordum en azından chuck-blair-dan üçgeni açısından.


öncelikle chuck ile ilgili bütün yok diana payne annesi yok jack bass esas babası saçmalıklarının ardında bart bass'ın cehennemdeki şeytanı kandırıp geri dönmesi olması içimi rahatlattı. zaten bölümün adınında bununla ilişkilendirilebileceğini düşünüyorum. sonuçta 'the return of the ring' bölüm adının anlamının sadece chuck'ın blair'e fi tarihinde aldığı yüzüğün ortaya çıkışı olduğunu sanmıyorum. direk 'the return of the king' ile de bir anlamı var. zaten bart bass bunu kanıtlayıp hem şirketlerini chuck'tan hem de lily'i rufus'tan geri aldı. yani ölüm bart bass'ı hiç değiştirmemiş o hala aynı çakal.


biliyorsunuz gossip girl her sezon finaline bir tane yasak seks serpiştirmeden edemiyor. bu sezonda serena'nın dan'i blair'in chuck'ı seçtiği konusunda-ki bilmeden gerçeği söyledi- kandırıp, shephardların boşanma partisinde götürmesi bu yasak seksi temsil ediyordu. shephardların boşanma partisinde dan ile, düğünlerinde de nate ile yatmış oldu serena. hem de ikisi de blair'in sevgilisi pozisyonundayken. shephard ayrıntısı hoşuma gitse de bilmiyorum serena bu değil, karakter kırılması oldu yine. seks sahnelerini çekip gossip girl'e atmaya çalışmalar filan. bu yasak seks ortaya bile çıkmadı, önemsiz üstü geçildi. ayrıca aynı dakikalarda blair de chuck'a aşkını itiraf etmeye gitmişti. dan ile blair karşılıklı aldattılar yani birbirlerini. serena'nın sonu ile ilgili söyleyeceklerim tam anlamıyla ETME BULMA DÜNYASI, NE EKERSEN ONU BİÇERSİN ibret öyküsü isimlerinden bir demet. gossip girllüğe soyunmak, ıvy ve lola'ya bok muamelesi yapmak ve dan ile blair'i ayırmak seni eski uyuşturucu ve ayaküstü ucuz seks günlerine döndürdüğü için içim hem buruk hem de hak ettin demek istiyorum sana serena'cım.


chuck ve blair'in acı dolu konuşmasına gelirsek. bence empire'ın çatısında bitmeliydi. blair yüzbilmemkaçıncıkez chuck'a ona aşık olduğunu söyleyip reddedildiği ile kalmalıydı. chuck'ın karanlık tarafı sadece blair'in ona yetmeyeceğini söylemesiyle tam olarak ortaya çıkmalıydı. en sondaki kumarhane sahnesi de hiç hoşuma gitmedi. bir yandan dan'e mailler at öbür yandan hala chuck'ın peşinden koş! işte bu yüzden chuck-blair-dan üçgeni için sıradan bir bölümdü. tam olarak aydınlanamadım, aydınlanamadık.. blair'in annesinin şirketini devralması da blair'in bir hiç, chuck'ın don draper olduğu zamanların tam tersine dönmesinin sebebi olarak güzeldi. ama yine de hala hem chuck'a hem dan'e yazmasıyla blair'e burdan serena ile kıyaslanmayacak bir prostitute olduğunu söylemem gerek. ama yine de o benim AŞKIM, bana gel sen bana...



vee tabii ki georgina sparks olmadan bir sezon finali düşünülemez. dan'in yeni romanı için danışman olacağı kimin aklına gelirdi ki? üstelik size bir sürpriz georgina sparks 11 bölüm sürecek altıncı ve final sezonda artık regular olmuş durumda. neyse bu sezon finalinde en çok hoşuma giden şeylerden biri sezon boyunca dolap çeviren herkesin sezon finalinde bir olayının olmasıydı. dr. van der woodsen, jack bass, carol rhodes hepsini görmek güzeldi. diana payne'in de nate ve nate'in aylardır geçmeyen uçuğuna gossip girl'ün gerçek kimliğiyle ilgili videoyu göndermesi de çok iyiydi, son 11 bölümde bir erkek olduğunu öğrendiğimiz gossip girl'ün kimliğinin ortaya çıkacağına eminim. en beğendiğim sezon finali sahnelerinden biri de lola'nın tahmin edilebilir bir şekilde cece'den kalan mirasını ıvy'e devretmesiydi. kim ne derse desin i love ıvy..

final sezonu öncesi blair'e chuck'ın peşinde gitmesinde iyi şanslar diler, dan ve georgina ikilisinden bir nobel beklentim olduğunu belirtir, ıvy ve lola'ya hayırlı smack down lar ve nate'e de son sezonda regular olması  için eline tutuşturdukları 'gossip girl kimdir?' oyunu için başarılar dilerim..

VEE SERENA, toparlayacağını biliyorum güzelim ama senin kötü tohumluğa geri dönüşün hoşuma gitti.. böyle devam.

13 Mayıs 2012 Pazar

fatmagül'ün klişeden ölmesine az kaldı


kerim ve fatmagül'ün mutlu olmaları kadar itici başka bir şey düşünemiyorum (haa belki kuzey güney'in zeynep'i olabilir). ben sade ve sadece fatmagül'ün mutlu olmasını istiyorum. bu geri zekalı aşırı mimik tiki olan kerim ile bihter'imin hatrına sevdiğim saydığım fatmagül'ün ne işi olabilir ki? bir de saçma bir mahalle düğünü yaptılar, saçma saçma tanıdık eş dost filan. yok çocuklar kaynanamdalar evet KAYNANAM dedi adam(güya içtenlik samimiyet taslayacak, seni terbiyesiz seni), yok sabahtan beri buradayızlar, halaylar malaylar... üstelik hani bunlar ne ara bu kadar çevre yaptılar? gördükleri insanlar üç otuzunda azgın ebe nine ile onun yamuk ağızlı kocası. etraflarındaki tek doğru düzgün insan mukom valla. neyse mide bulandırıcı anlarla dolu düğüne dönersek en kötüsü kerim ve babasının karşılıklı harmandalı oynadığı sahneydi. orada klişelerin birincisini yaptılar. kerim'in babası deyince aklıma dizinin en nefret ettiğim insanı olan kerim'in kart yüzlü kardeşi deniz geldi. hiç bir şeyine DA-YA-NA-MI-YOR-UM. sesine, tavrına... çok çirkin çooook! bu gereksiz insanı bir kenara atarsak fatmagül'ün psikoloğu nezihe hanımın düğüne gelmesinin etik olmadığını, bu duyulsa soruşturulabileceğini hatta ve hatta kerim'e terapi yapmasının bile yasak olduğunu buradan duyurmalıyım, bir ay sonra psikoloji mezunu olacağım ve ben bile biliyorum yanlış olduğunu(en azından farklı ekoller dışında böyle genel geçer bir olaymış gibi hiç bir fikri olmayan insanlara böyle göstermemeliler, sonuçta fatmagül ve kerim evlilik terapisi almadılar). klişelere devam edersek ikinci büyük klişemiz senarist ablaların telif hakkına sahip oldukları bir klişe: FELÇ. şimdi reşat yaşaran'ın beynine oksijen gitmemiş ya kesin felç olur. perihan bakar ona. zaten boşandıkları halde aynı evde kalarak onlara olan hayranlığımı kat kat arttırdılar. neyse yaşaranların cephesinde hoşuma giden bir diğer olay da meltem alagöz'ün hastaneye gelmesiydi. böyle sahneler beni hep derinden yaralar orada senarist ablaları takdir ettim.


diğer klişeler ise zaten başlı başına zoraki olarak büyütüldüğünü düşündüğüm mustafa olayı ile ilgili. kerim ile fatmagül halvet olacak diye intihar etti zavallım. ayyy tesadüfe bak ki aynı gün de bir oğlu oldu kadere bak tüh! bu kadar da olmaz klişelerin klişesi. ama genede sıkıcı düğün sahnelerine göre mustafa ve yaşaranların sahneleri daha iyiydi. zaten hacer ovacık ve sami aşkı rocks, onlardan bahsetmeme gerek yok.


vee mide bulantılarıma sebep olan sahneler. açıkçası tecavüze uğramış bir kadının cinselliğe geri dönüşünün bu kadar uzatılması ve reyting uğruna kullanılması beni çok rahatsız etti. daha soft geçebilirlerdi. üstelik kerim gerdek gecesinde ağladı. bence söyleyecek başka bir şey yok, fatmagül'ün cinsel bahtsızlığı burada da yüzünü gösterdi. dizinin en güzel sahnesine gelirsek ertesi sabah ikisininde konuşmayıp sadece kahvaltı masasına getirdiklerinin tıkırtılarının çıkması güzeldi. esas orada çok duygu vardı. ama bence birlikte oldular çünkü fatmagül'ün fönlü saçları bozulmuş, bir duş almış havası vardı. senarist ablalar karakterlerine sex yaptırdıktan sonra güsul abdesti de aldırıyorlar (bihter-bir çok kez-, ferhunde, leyla, necla...). haa son lafımda  sosyal medyada halvet gecesi ile ilgili flashback dedikodularına, olmasın lütfen yoksa SON VERİCEM...
finale doğru giderken kötü bir bölüm yapmadılar, oldukça gelişme vardı ama kerim ve fatmagül'ü yan yana gördüğüm her sahne iğreniyorum.
P.S. : sevgili erdoğan yaşarancığımı bloomberg HT de yerli dizi programında konuk olarak gördüm, gerçek hayatta da sevdim.