17 Eylül 2013 Salı

welcome to the rich life yaman!



eveeet yeni sezonun ilk yazısıyla karşınızdayım. tabii ki bu yazının konusu medcezir. uzun yıllar önceydi. liseye yeni başlamıştım the o.c. izlerdik heyecanla. dawson's creek'ten sonra türk gencini etkileyen ikinci yabancı diziydi. şimdi 10 yıl sonra yerli uyarlaması başladı. ay buna dokunmasalardı baricilerden olmadığım için aşşşırı sevindiğimi söylemeliyim.


the o.c.'de yerden bitme acıların çocuğu, boynunda deri bantla gezen ryan'ı hiç sevmezdim. ancak medcezir'in yaman'ı çok iyi olmuş. o hem ezik hem de arada sırada filizlenen yaramaz çocuk tripleri çok tatlı olmuş. üstelik çağatay ulusoy zayıflayarak ve saçlarını uzatarak bir 15 yaş atmış. ben zengin avukat selim yerinde olsaydım yaman'ı tutup evime getirmek yerine bir kreşe yazdırırdım. yaman'ın detaylarına gelirsek; abisini oynayan adamı fazla yaşlı buldum. bizim trey gayet gencecik çocuktu bu resmen adam adam olmuş. ryan'ın üvey babası var mıydı hatırlamıyorum ancak annesinin şimdiden gözükmesi bence mantıklı bir karar. yabancı dizilerde konuk oyuncu kavramı oldukça profesyonel olduğu için bir problem yaşamıyorlar ancak biz sonradan gelen karakterlere özellikle misafir karakterlere fazla ısınamıyoruz. bu yüzden yaman'ın annesinin ilk bölümden gözükmesi mantıklı. ama tabii ki ryan'ın annesi hapislere filan girmiyor. biz birazcık daha üçüncü sayfa haberi daha olsun diye galiba dramayı arttırmışız. ama olsun benim uyarlamadan anladığım bu zaten. aynısı olsa the o.c.'yi izlerdik. o davette garsonluk yapan mahalleli fakir kız kim anlamadım. şu hamilelik meselesi ile ortalığı bulandıran sünepe olabilir.



mira mira mira... herhalde bizim mira'nın the o.c.'nin leğen kemiklerinin arası 3 metre olan marissa'dan daha güzel olduğunu söylememe gerek yok. aralara serpiştirilmiş bir kaç marissa mimiğinden ve jestinden de kurtulursa çok iyi olur. karakter olarak marissa mükemmel bir esas kızdı ancak mischa barton biraz abesti. serenay sarıkaya marissa karakterini çoşturacak uçuracak bir seçim. bu yüzden yerli ryan gibi yerli marissa'nın da orijinallerinden daha iyi olduklarını düşünüyorum. mira ve ailesini gördükçe içim yer yer cız etti ama. marissa'nın yavaş yavaş kendini yok etmesi, ailesinin dağılması ve ölümü aklıma geldikçe üzülüyorum. ama bir yandan da the o.c.'ye benden sonra başlayan arkadaşlarıma ''marissa 3.sezon finalinde ölüyor'' spoilerını verdiğim an aklıma geliyor zevkleniyorum.


efsanelerin efsanesi sethciğim ise olmuş ancak anladık ki adam brody başka bir şeymiş. izlemesi zevkli ama mert'i de. şu yaman'ın ''abi'' demelerini jargonuna katmaya çalışması filan oldukça başarılı. ama medcezirde en zor iş onun. kayıp şehir'in apaçi sadık'ına güvenim sonsuz... yalnız biraz sabredeceğiz.


summer için hazar ergüçlü'den daha uygun biri yoktu zaten. simay'dan beri özellikle sevdiğim bir oyuncudur kendisi. yine lokomotif bir rolde olması beni mutlu etti. the o.c. dediğimizde aklımıza önce marissa-ryan çifti değil de summer-seth çifti gelir. seth ve summer daha bir fenomen olmuştur çünkü. açık konuşayım yaz sonunda yayınlanan fragmanda hazar ergüçlü'nün çağatay ulusoy'a bakarak ''hem de ne bomba'' demesinden summer'ın ryan'a yazıldığı 10 dakikanın bokunu çıkaracaklar diye korkmuştum. seth ile summer benim gibi the o.c. fanları için tabudur. ancak yerli summer eylül ile yaman'ın arasındaki elektriği beğendim. güzel olur onlar gibi geldi. ancak yaman mert'e ihanet eder mi? ryan seth'e etmezdi. ama üzgünüm ki biz ihanet seviyoruz. medcezir'de neden olmasın?



barış falay ve mine tugay karakter oyunculuğu konusunda çok başarılı isimler. şimdiye kadar oynadıkları rolleri çok antipatik bulmuş olsam da idealistlik konusunda bir marka olan sandy'i barış falay'da; gıcıklıkta bir numara olan alkolik kirsten'ı mine tugay'da çok beğendim. cohenlerin bir vazgeçilmezi olan mutfak muhabbetlerini es geçmemelerine de sevindim. yaşlı kurt caleb olarak can gürzap'ı da beğendik. zaten can gürzap ne zaman fakir oldu ki? üstelik medcezir'in yıllar önce yayınlanan aşk ve gurur'un çekildiği evde geçiyor olması cancağızıma kolaylık sağlar. bay aşk muhabbetini ise fazla zorlama buldum.


bir başka the o.c. efsanesi julie cooper ise şebnem dönmez ile yerlileştirilmiş. yerli julie asude'nin kızının hayatının içine nasıl ettiğini izleyeceğiz. zavallı serenay sarıkaya kendine yine kötü bir anne bulmayı başardı. üstelik de yine batan zengin kızı. neyse ben julie'yı da çok severdim zaten. şebnem dönmez ile iyice tatlı olacak belli oldu. ancak şıllık, ucuz ve donuk julie yerine şıllık, ucuz ve fıkır fıkır bir julie var. mira'nın babasını ise bence marissa'nın babasına oynatıyorlar. aynı adam gibi..

son olarak kötü çocuğumuz luke'a hayat veren orkun'dan bahsetmek istiyorum. genelde kötü çocukları affetmeden sevmeme rağmen ben the o.c.de luke'u pek sevmemiştim. ancak ve ancak orkun pek iyi olmuş. giyim tarzı, halleri tavırları filan çok fabulous. pilottan tam notum ona söyleyeyim. güneş gözlüğünü takması bile olay. ancak luke, seth ile uğraşırken ona daha çok gey derdi. orkun mert'e ''kız'' dedi. galiba uyarlama yaparken ülkemizde eşcinsel düşmanlığının en büyük sebeplerinden birisinin kadın düşmanlığı olmasını es geçmek istememişler. ama umarım orkun'un gey babasını annesi olarak görmeyiz. yabancı dizilerden uyarlama yaptığımız dizilerde erkek eşcinsel karakterlerin kadın olarak çevrilmesi yapmadığımız şey değil(yazarken ben utandım ya!).
bir de yine zengin genç algısında problem yaşıyoruz. madem bahsedildiği kadar zengin bir çevre çocukları bu kadar ''leeş'' takılmaz. orkun ve yancıları, mira-eylül ve yancıları biraz basit muhabbetler yapıyorlar. bir de ''leeş'' çok eskilerde kaldı. ondan sonra ''ezik'', ''down'' ve ''fakir'' çıktı hatta bitti.

ece yörenç-melek gençoğlu ikilisinden birazcıcık daha kendi tarzlarında yerlileştirme bekliyoruz. onların küçük detaylarını seviyoruz çünkü. ancak tahminim önümüzdeki bölümler daha bir onların tarzında olur. hadi bakalım welcome to the rich life yaman!