27 Mayıs 2013 Pazartesi

kuzey güney: iki saruman




kuzey güney geçtiğimiz hafta deniz'in dönüşüyle renklendi. bir flashback olmadığı için ve sami'den sekizli şifreli şeyleri duyunca geçmişe gidip orada ne olduğunu deniz'den öğrendiğini düşündüğüm güney'e gıcık olmaya başladım. ben sevmiyorum ya her şeyin tıkır tıkır gitmesini. neyse ama kuzey ile cemre o kadar salak ki galiba karşılarında kim olsa tutarım. bu arada deniz seni çok özlemişiz. babanın kızı olduğunu kanıtladın yine. dolap içinde dolap çeviriyorsun. bir de ne diyeceğim ben ferhat'ı çok özledim.

iki saruman'a gelirsek;
birinci sarumanımız burak çatalcalı. kendisini ilk çıktığında severdim ancak sonra soğumuştum. şimdi şimdi bir kaç haftadır sinaner team'e geçtiği için onu tekrar seviyorum. kraliçe ebru'nun son generali de burak çatalcalı oldu. atilla sinaner zamanları ve ebru hanım'ın ilk zamanları baş komutan banuydu. sonra barış bu mevkiye yükseldi. biraz geçince güney ile barış rekabet halindeki iki baş komutan oldular. sonra barış rütbe kaybetti, güney tek başına ebru sinaner'in pis işlerini yaptı. şimdi ise burak çatalcalı sinaner team'in yükselişi için çabalıyor. çok iyi çok.. bence artık baya baya sevdiğim zeynep bu sefer doğru ata oynasın. sinanerlere kapağı atsın. öyle laf sokmakla hayat geçmez annem ben sana diyeyim. venüs ise hep yancı. kıyamam ikinci sınıf karakter bile olamadı. bir de baya acıyorum ben venüs'e ne tarafa gitse o taraf kaybediyor.
ikinci sarumanımız ise simay. o da baya pasifti bir kaç bölümdür. şimdi ise hala oyunda olduğunu, elenmediğini belli etti. baksanıza banu, zeynep, barış hepsi elendi bir tek simay ve güney kaldılar kuzey ve cemreye karşı. kuzey de simay ile güney'in birlikte yaşadığını öğrenince bozuldu filan. cemre de güney'in her şeye rağmen kuzey'in kardeşi olduğunu unutup kendi evlilik teklifi seremonisi yarım kaldı diye üzülüyor. gerçek bir dangalaksın cemre yaa. simaycığım ise öyle mi nasıl soktu fitleri kuzey'e sert sert.

hadi bakalım kim dönecek bilmiyorum ama biri dönsün de şu kuzey ile cemre'nin yüzüğü yok olsun filan.

23 Mayıs 2013 Perşembe

şadiye'nin merhametsizliği




geçen hafta merhamet ile ilgili yazamamıştım ama ne olduğunu şöyle bir söyleyebilirim: şadiye-narin sonunda buluştular. fazla uzatmamaları iyi oldu bu durumu. böylece hikaye kendi rotasında şekillenebiliyor. bazen dizilerin planlanılan hikayelerini zaman kaybetmeden göstermek gerekir. karakterlerin sağlam şekillenmediği yapımlarda konu hemen biter, gerisi eğreti kalır. ancak merhamet kendi hikayelerinden hikaye doğuracak bir dizi. üstelik hiç de yabana atılmaması gereken bir mizah anlayışı var.
neyseler neysesi şadiye geldi tam geldi yani. can ile deniz'in arasını bozdu, o hapisten çıkan adamı narin'in evinden gönderdi, ırmak'ı iyice delirtti. babür ile bölüm sonundaki planlaşmaları da çok güzeldi. şadiye için şimdi zafer vakti. bir an önce zafer'i de görelim de tam olsun. geçmişten ne olduğunu bilmediğimiz bir o kaldı. moskof recep'e ise bir sözüm var: telafi diye bir şey yoktur, özrün kabulü vardır. ailene yaptıklarını telafi edeceğim diye yırtınma. kızların özrünü kabul ettiler de onları görebiliyorsun diye şükret.
ve sonunda beklenen sır şadiye'nin ailesinin ölümüyle ilgisinin tamamen açıklığa kavuşması ise kan dondurdu.




sevgili atıf ise sapıtmaya yaklaştı. ilk çıktığındaki coolluğu kalmadı bence. ne o öyle her şeye maydanoz. tamam yine eğlendiriyor da. ne bileyim planlar hesaplar filan. gerçi ben atıf çıldıracak demiştim. zaten dizinin deli kadrosu çok geniş. obsesif babür, nevrotik deniz, manik depresif-obsesif ırmak, kendi çocukluğuyla ara sıra konuşan şizofren narin ve psikopat şadiye'den sonra bir de sen çıkma başımıza atıfcığım.





ırmak sonunda narin-fırat ilişkisinin kendi hayal ürünü olmadığını öğrendiği için çok mutluyum. kızın delilik kat sayısı biraz düşecek. ayhan için de sevindim. geçen bölüm ırmak'ın tabiriyle ''takip ettiği kişi tarafından takip edilen dedektif'' ilan edildiği için forsu baya gitmişti. ya narin'i seviyorum ediyorum ama pek normal pek düz bir karakter olmaya başladı. narin de fırat da bence dizinin en sıkıcı insanları. kapı gibi karakterler var yani onların dışında. biliyorsunuz ben bir dizide eğer aptal ya da sıkıcı değilse kötü kadını tutarım. ırmak da bu bölüm, deniz kucağında şadiye ve can yüzünden ağlarken yalandan ''elim ayağım kesildi'' diyerek beni oldukça eğlendirdi. ırmak tam bir goldie benim için.

sevdiğim diziler bbg evi gibi bütün gün yayınlansın isterim biliyorsunuz. merhamet de benim için böyle oldu. hep olsun ben izlerim.

19 Mayıs 2013 Pazar

teenwood aşk üçgenleri


bildiğiniz gibi teen dramalar konusunda bir uzman sayılırım. normalde gerçek hayatla ilgili yazılar yazmayıp dizi karakterlerine yaşıyorlarmış gibi yorum yapıyorum biliyorsunuz. ancak kendimi tutamayıp bu yazımda çok sevdiğim dizilerin oyuncularının dizilerindekinden daha karışık aşk ilişkilerini yazacağım size.


bence deli yakışmış olan, aşkım leighton meester ve sebastian stan çiftinden başlamak istiyorum. neredeyse evleneceklerdi biliyorsunuz ancak sonra baya sansasyonel bir ayrılık yaşadılar. leighton meester zaten gossip girl'in yıldızı, sebastian stan ise gossip girl'de üç sezon piçlerin piçi carter baizen olarak gidip geldi.


kısa, hatta çok kısa olmasına rağmen glee'nin aşkımı dianna agron'u ile the o.c.'nin açık ara yıldızı adam brody bir süre beraber oldular. bunlarda bence çok yakışmışlar zamanında.


sonra sonra dianna agron ile sebastian stan çıkmaya başladılar. en sevdiğim iki teen dizi olan gossip girl ile glee'nin en sevdiğim iki insanını tavladığı için sebastian stan'a bir hayranlık duymadım değil.


blair'den kalan bir özellik herhalde leighton meester de boş durmadı ve dianna agron'un eski aşkı adam brody'i  kafaladı. insanları sevmek böyle bir şey herhalde bunları da çok yakıştırdım ben. ama aşkım leighton meester unutma ki dianna agron da glee'nin kötü kızıydı.


şimdi ise dianna agron daha önce görmediğim duymadığım ama kendisine yakıştığını gördüğüm alex pettyfer ile birlikte.


sağ olsun aşkım dianna agron pek faal. glee'nin esas çocuğu cory monteith ile de bir romantik bir şeyler yaşamıştı biliyorsunuz.


ilk başlarda glee'nin iticilerin iticisi esas kızı lea michele ile glee'nin diziye gelip giden kötüsünü oynayan jonathan groff birlikte diye bir söylenti vardı. çok yakın pozlar veriyorlardı objektiflere..


ancak sonra aynı dizideki gibi lea michele, cory monteith ile dianna agron'dan sonra beraber oldu. hala da birlikteler.


ve flaş haber lea michele ile jonathan groff birbirlerinin en yakın arkadaşı olduklarını söylediler. bununla beraber jonathan groff'un, heroes'dan tanıdığımız american horror story'nin yıldızı zachary quinto ile birlikte olduğu ortaya çıktı. heroes'un sylar'ının gay olacağını düşünmemiştim ancak jonathan groff'un glee'deki bohemian rhapsody performansını izledikten sonra bile nasıl gay olduğunu anlamadım diye kendime kızdım.


lea michele bir ara da glee'nin kötü çocuğu mark salling ile çıkmıştı. dizide de takılmışlardı ama bence hem gerçek hayatta hem de dizide gereksiz olmuşlar. bence yapmacıklar yapmacığı lea michele kimseye yakışmıyor. burada da bir aşk üçgeni var merak etmeyin.


glee'nin diğer kötü kızı naya rivera ile mark salling de bir ara beraber oldular. bence olmuşlarmış neden ayrıldınız ki? ben glee'de de birlikteyken sizin çok seksi olduğunuzu düşünüyordum zaten.


naya rivera ile glee'de pek candan pek sevimli bir karakteri canlandıran chord overstreet küçük bir romantik kaçamak yapmışlardı. buradan da anlayabileceğimiz gibi glee'nin oyuncuları aynı dizideki gibi birbirleriyle çıkıp ayrılmışlar. dizideki karakterleri de çıkmıştı zaten. hatta 4.sezonda ikisi de aynı kız için birbirine girdi bir daha.


cory monteith ile dianna agron'un en yakın arkadaşı taylor swift bir ara çıkmışlardı. haa tabii ki de tüm bu olanlara rağmen dianna agron, naya rivera ve lea michele birbirlerinin hala en yakın arkadaşları.


cory monteith'i hatırlatmamın sebebi hem rehabilitasyondaki günlerinde ona destek olmak hem de taylor swift ile cory monteith'in rol arkadaşı chord overstreet'in de çıktığını belirtmek. olmamış ikisi de kıza fazla.


zaten sonradan taylor swift'in de sübyancı olduğu ortaya çıktı. harry styles ile birlikte oldu. harry styles bile pişman bu kızla çıktığına.


tekrar bebe şampuanı chord overstreet'e dönersek emma roberts ile bir zamanlar ilişkisi olduğunu hatırlayarak dönelim. sevgili chord overstreet bu ılıksu ılıksu kızlarda ne buluyorsun?


emma roberts dur durak bilmeden bir vurgun daha yapmış ve american horror story'nin delili mertli genç yıldızı evan peters'ı kapatmıştır. bence olmadı. sırf evan peters sayesinde cool gözüken bir çift.

kafa karıştırıcı değil mi? crossların değişmez bir yemin olduğu dizileriniz bile bu kadar karışık değil.





16 Mayıs 2013 Perşembe

kuzey güney: huzur evi





iyilik perisi kuzey ile cadı güney'in bu haftaki hikayesinde american horror story: asylum'dan esinlenilerek huzur evi konsepti vardı (american horror story: asylum ile ilgili yazım yakında sizlerle). demet-şeref nişan bölümünde kuzey ile güney'in uyuz üvey kardeşiyle dans eden zeynep bu bölüm huzur evindekilerle dans etti. sadece o da değil hepsi bir tatlış amca ya da teyzeyle dans etti. sevimli olabilecekken bu sahneler kuzey'in yalandan ''çok güzeller yaa...'' demesiyle bütün samimiyetini aldı. hele hele kuzey'in handan hanıma hediye aldığı sahnede bağladığı kutsal emrah modu gıcık ötesiydi. valla kuzey bir game of thrones karakteri olsaydın bu tek yönlülüğün yüzünden ned stark kadar bile yaşamazdın. yalnız bu ara cemreye çok yoğunlaştın arada külkedisini de yokla. duyduğuma göre her şey kabak olmuş yine.




gönlümün telini koparan kuzey-cemre tekne kavuşma sahnesi çok tırttı. her romantik yere de ''ben böyle düşündüm yani'' sözünü sıkıştıralım tamam mı? bu arada bölüm sonunda yüzüklerde takılmadı ha. bence bir takacaklardı çekerken denediler. ama baktılar yüzükler parmaklara uymuyor. şimdi kuzey-cemre buluşması da gözümüzde büyütüldükçe büyütüldü ya öyle ''ay parmağıma olmadı'' gibi sahneler olmasın diye sarılarak bitirdiler bölümü. zaten kuzey ile cemre bence birbirini sevmiyor. bu kadar tantana çıktı bari birbirimizi seviyormuş gibi yapalım dediler kesin çünkü birbirlerini boku öper gibi öpüyorlar.
valla bu bölüm kuzey ve cemre'dense handan hanım'ın sami ile aynur'u ayırma planları daha eğlenceliydi. oh olsun sana aynur oh. benim kuzey güney'deki sevdiklerime aktif olarak hiç bir zararın olmasa da, seni çok sevdiğim bir oyuncu oynuyor olsa da aynur'a ilk çıktığı günden beri deli gıcığım. bu kadar iyi gösterilen insanları sevmiyorum galiba. bir de ben bu ''herkes yaralı'' muhabbetini de sevmiyorum. şeref de aynur da zeynep de diziye aynı hikayeyle geldiler. hepsinin sevdiği kişiler ölmüş. acı sömürülmesini izlemeyi seviyoruz. şimdi bir de büyük ihtimalle gülten hanım'ın karavanda vereceği adam çıktı. onunda kesin bir şeyleri ölmüştür. en olmadı köpeği filan..




kuzey güney'in sinaner team kısımları kanal 7 de yayınlanıyor artık. temel mantık etme-bulma dünyası çünkü. o yönde ilerliyor senaryo. illa bütün zenginler yere attıkları çöpün, açık bıraktıkları suyun bile bedelini ödeyecekler. banu yeniden delirdi, barış gittikçe dibe çekiliyor, ebru hanım'ın yaptıklarının acısı çocuklarından çıkıyor (ne yaptıysa..), güney zaten kötülükte sınır tanımadığından diri diri gömülecek ve ya diri diri yanacak sona doğru gidiyor. hepsi zaten batıyor, parasız kalıp kuzeylerin mahalleye yerleşecekler. belki ebru hanım, banu ve barış bizim gülten hanım'ın satılacak evine yerleşirler. biraz oyun yapın ya şaşırtın bizi. öyle havaalanındaki 8 numaralı kasalar, kırmızı rujlar, güney'in kendi bacağını vurup suçu barış'a atmaları filan hiç bir şey değil. daha önce de söyledim yine söylüyorum: suçların başkasının üstüne kalmasından başka olay yok bu dizide. finalde de güney kendini vurdu. nasıl olsa bu dizinin karakterleri suç aletini eline almayı çok sevdiğinden güney bile tutuşturmamıştır silahı barış'ın eline. barış kendi almıştır yerden eğilip.
en eğlenceli kısım simay-güney roomieliği kesinlikle. baya eğlenceliler. simay dışarı çıkmak istiyor, güney çıkmayınca söyleniyor filan. zaten evi simay'ın eskileri mesken etmiş, biri gidiyor biri geliyor. bir de balık tutmaya gitmişler. ya güney gibi bir insanın nasıl balık tutma hobisi olur? baya saçma yani. illa böyle şapkayla filan seri katil izlenimi yapacaklar ya. bir ara güney'i pek sevsem de güney hep ''düz'' bir karakterdi. buğra gülsoy sayesinde doğal oldu. aktörü çıkar karakter kofti yani. bitsin şu dizide artık ece-melek tekrar doğal hikayeler yazsın. başından sonuna hayran olduğum yaprak dökümü (gerçi şevket ile ferhundeyi barıştırmadılar hayata küsmüştüm bu yüzden) gibi efsane aşk-ı memnu gibi..

kuzey güney bittiğinde absürd dramın kralı ünvanı adını feriha koydum'dan alabilir. demedi demeyin..

12 Mayıs 2013 Pazar

dört bir yanım game of thrones

haftalardır sevgili fantastik dostum game of thrones hakkında bir şey yazamadım. bu ihmalim affedilemez tabii ki de ama şimdi yazamadığım dört bölümün hepsini birden irdeleyeceğim sizin için.

3x3



sevgili ezilen dostu khaleesimiz bu hafta o köle kızcağızı satın aldı. ejderhalarından birini o at hırsızı kılıklı adama verecek olması hepimizin içini yaktı. ancak ben izlediğim için sonra olacakları biliyorum. bu yüzden içi rahat.
starklar'ın bu hafta cenazesi vardı. lady stark'ın babasını suda yaktılar. hiç sevgili olmayan lady stark'ın kardeşi ise aslında benim sevdiğim tipte bir karakter olmasına rağmen itici.
theon ise bilinmez bir kuyuda dibe doğru ilerliyor. o böyle şeyler yaşadıkça ben daha çok theon'u seviyorum. mesela birinci sezonda sevmezdim, ikide de benim için bir önemi yoktu. ancak nedense bu sezon theon'u bir seivyorum.
lannisterlar ise sarayda türlü türlü entrikaya devam ediyorlar. bölümün en beğendiğim sahnesi tabii ki de cersei ve tyrion'un toplantıda babalarının kendilerini yerleştirdiği oturma düzenini bozup sandalyelerini çektikleri andı. bu arada cersei'nin yüzüne bakan onun kötü olduğu anlar. game of thrones bizde çekilse kesinlikle cerseiyi yeşim salkım oynar. o da kötülüğü yüzünden okunanlardan çünkü.
içimi esas cız ettiren olaylar ise jamie ve brienne de vuku buldu. jamieciğim brienneyi kurtaracağım derken elinden oldu.

3x4



sezonun dördüncü bölümünün iki önemli olayı vardı. lady olenna, cersei, joffrey ve margaery kutlama salonunu dolaşırken margaery'nin nasıl ilimli bilimli olduğunu bir kez daha anladık. olenna ile cersei'nin konuşmaları da cersei için huzursuzluk vericiydi ancak muhteşemdi. margaery ile joffrey'nin halkı selamladığı sahnede halkın önce ''lady margaery'' diye tezahürat yapması beni zevkten öldürdü. aptal sansa da nasıl bir adam meraklısı olduğunu kanıtladı. şimdi de loras ile ilgili hayaller kuruyor. biraz akıl kızım ya biraz akıl. şu erkek merakın sonun olacak bak.
bölümün diğer önemli olayı ise tabii ki de khaleesi'nin altın vuruşuydu. ejderhasını verdiğinde o ejderha ağladı ya içim parçalandı. khaleesi'nin o değişik dili konuşmaya başlaması, sahipleri öldürtmesi ve at hırsızı kılıklı adamı yakması, askerlerin ona gönülden bağlanması filan tüyleri diken diken eden; göz yaşartan anlardı.

3x5



bu bölümde sonunda jon snow yeminini bozdu. ygritteyi baya memnun etmiş olacak ki kızcağız o yaptığın şeyi bir daha yap dedi dedi durdu. artık jon snow hangi sitelerden neler izliyorsa..
gurur abidesi babası kılıklı robb stark ise asaletinden kendi sonunu hazırlamaya başladı. bir de freyler filan diyor.
bir başka halvette kralın şehrinde gerçekleşti. lorasçığım tutamadı kendini o porselen ajana döktü her şeyini. ama bu sayede yılışık sansadan evlenmeden kurtulacak. bölümün finalinde cersei, tyrion'a sansayı ona kakaladığı için pis pis sırıtırken kendi de loras ile evleneceğini öğrendi ya. orası çok tatlıştı. koca koca adamlar anaokuluna giden çocuk gibi kaldılar babalarının önünde. neyse loras emin ol cersei, sansa'dan iyidir. en azından senden yapamayacağın şeyler istemez. o başka şeyler seviyor.
yine bu bölüm beni ağlatan şeyler oldu canlarım. jamieciğimin itirafı yıktı geçti. biliyordum ben çılgın kralın halkı yakacağını ama bildiklerimi görünce daha etkili oldu. vee tabi jamie bunları anlatırken pek doğrucu ned stark'ın tepkisini öğrenmek beni sinirlendirdi. sevgili ned doğrularını, anlamadan etmeden uygulamamayı öğrenemeden göçtün gittin valla.
stannis ile ilgili hiçbir şeyi sevmiyorum. melisandre karşısında stannis'in karısını tutarım diyordum ama o daha da itici çıktı. galiba stannis'in bir tek kızını sevdim.

3x6



3x6'nın kesinlikle en komik sahnesi loras'ın sansayı moda konusunda uyardığı dakikalardı. valla sansa için düşünüp bir sıfat bulmaya hiç gerek. direk en gerçek anlamıyla pure aptal. cersei ile tyrion'un konuşması çok duygusaldı bence. cersei'nin kardeşini öldürmeye çalışmadığına çok mutlu oldum. çünkü hala içimde bir yerlerde tyrion'u seviyorum. cersei de seviyor biliyorum. lannister kardeşler birbirleriyle tartıştıkları sahnelerde bile sanki aralarında gizli bir ortaklık varmış gibi geliyor bana. hissediliyor aradaki bağ. stark çocukları gibi mutlu bir çocuklukla değil kötü bir büyümeyle yetişmenin bağı aralarındaki. joffrey'nin ise o kızıl saçlı kadını öldürmesi üzdü. lady olenna ile tywin'in konuşması resmen bir düelloydu. tywin'in sapkınlık olarak gördüğü eşcinselliğin doğal olduğunu söyleyen lady olenna asıl sapkınlığın ensest olduğunu cersei ve jamieyi ima ederek tywin'in alnına taptı. şiirsel bir sahneydi. ama sonunda varissiz kalmamak için loras ile cersei evliliğini kabul etti.
melisandre ile arya'nın karşılaşması güzeldi. robert'ın gayri meşru oğluna ne yapacak acaba kusmuk melisandre?
theon'un sapığı çok korkunç ve robbcuğum ne olur gitme?

çok kısa kısa oldu ama ben dikkati çekmek istediğim her şeyi yazdım. sezonun son dört bölümünü bekliyoruz artık.

10 Mayıs 2013 Cuma

kuzey güney: cemre kardeşliği



karşınızda yüzüklerin efendisi konseptli ilk kuzey güney yazım. finale kadar üçlemeyi bitirmeyi planlıyorum. bölümler ne getirir bilmiyorum ama uyacak şeyler olacak inanıyorum. geçtiğimiz bölüm kuzey'in cemre ile ilgili önemli adımlar aldığı bir bölümdü. birbirlerini unutmak için arada bir sürü insanı harcayan sözde saf aşkları kusturduğu için sevinmedim. biraz hain olduklarını kabul edip dünyada kendilerinden başka insanlarında duyguları olduğunu hiçe saymasalardı, hatalarını kabullenselerdi onları desteklerdim. hadi zeynep klasik bayat bir aşk üçgeninin içindeydi ya barış, güney ve simay? ne olursa olsun barış'ın cemre ile evlenirken umutları vardı. cemre evliliği sadece belediyenin cinsel ilişkiye izni olarak gördüğü için ve evliliğine hiç saygı göstermedi. evlilik savunucusu değilim ama evli olma durumunun çok ciddi olduğunu düşünüyorum. cemre'nin de kocasıyla yatmadı diye ortada bir evlilik yokmuş gibi davranmasını anlamıyordum. kuzey'in hapisten çıkınca cemreyi unutmak için beraber olduğu simay ise kuzey yüzünden ferhat belasına bulaştı, başına gelmeyen kalmadı. güney ise ne yaparsa yapsın eski nişanlısıyla kardeşinin aşkının ''saf'' kendisinin ise ''kötü'' olmasını hak etmiyor. ha cemre ile kuzey aşklarının günahkar olduğunu kabul etsinler sorun yok. ama bu iki yüzlülük içerisinde mutluluğu kesinlikle hak etmiyorlar. suçlu olduklarını kabul ederlerse iyi bir son onların olabilir. benim için şuan kuzey, abim bana bir kazık atsın da eski nişanlısıyla olmak için bahanem olsuncu. cemreyi ise kuzey ve güney'in durumu hiç ırgalamaz. iki kardeş birbirlerine sahip çıkmıyorsa o ne yapsın. ama kuzey ile evlenince de sami bey'e aşık olmayacağını kimse garanti edemez. 




sevgili gollumumuz handan hanım ise kendisinden hiç beklenmeyecek şekilde hareketler yaptı bu bölüm. ben onun hep ortalama zekada bir kadın olduğunu düşünüyordum ki bir hareketi çok aptal olduğunu bir hareketi ise çok zeki olduğunu düşünmeme sebep oldu. cemre ile barışması tam bir gerizekalılıktı. sami bey'i başkasıyla evleneceğine ikna etmiş olması ise çok dahiceydi. o kesin bir pisliği olan aynur'un ise burnunun sürtülmesi iyi oldu.




gelelim kuzey'in hiç ölçmeden aldığı yüzüklere. hadi cemre'nin parmaklarının ölçüsünü bilmiyorsun kendi parmağına da takıp bakmadın mı be adam? kutudan gözüken yüzüğün yarısı bile senin baş parmağından geniş. nasıl yüzük parmağına olacak? artık cemre kendi alyansını bilezik yapar, sende kendi alyansına uygun bir uzvuna takarsın artık.




ayyy ay. şu senaristlerin fatmagül'ün suçu ne'den kalma alışkanlıkları olan finale doğru herkesin yaptıklarının bedelini ödemesi politikaları da komik oldu kuzey güney'de. barış'ın kara para aklama olayı da nereden çıktı? sümer neden birdenbire geri döndü? hayır sümer'in simay'a yaptığının intikamının alınması iyi hoş oldu da siz o sümer'in simay'a yaptığı hakareti kadın cinsiyetini küçük düşürmek için yapmadınız mı? şimdi barış'ı batırmak için bu temizlenmeye çalışılmasın. bu dizide herkesin çektiklerinin bedeli ödenir. ama simay'ın yaşadıklarının bedeli ödenmez. şeref ile işbirliği yaptığını da gördük. yani bir önceki yazımda söylediğim simay'ı bekleyen belli son da güney'in onu öldürmesi. iz bırakacak simay'ın ölümü hatta belki güney'in sonunu getirecek. çünkü simay ölü bile olsa bunu güney'in yanına bırakmaz ancak ne olur su testisi su yolunda kırılır mantığını bırakalım ve sinanerlerin huzurunu bozmayalım. biraz alakasız oldu biliyorum ama banu, barış, ebru hanım, burak çatalcalı, can bey ve venüs sonsuza kadar sinaner köşkünde mutlu yaşasın istiyorum.

üzgünüm ama 73.bölümden önceki iki bölümün iyi oluşu bu bölümü kurtarmadı. kardeşlik bozuldu.

9 Mayıs 2013 Perşembe

merhametforward




biliyorsunuz son favorim merhamet. bu bölüm de yine beni kendine hayran bıraktı. bir yandan ciddi ciddi olaylar olurken bir yandan da eğlenceli eğlenceli şeyler oluyor. lost'un flashbackleri gibi flashback konusunda sosyal sorumluluk sahibi olan merhamet bu bölüm flashforward'a başladı. her ne kadar kurmaca olsa da tarih filan vermeleri baya güzeldi. ancak ben ırmak'ın kızı olacağını düşünürdüm. gerçi bazı yönleri çok oğlan annesi.




erkeklerin dünyası ise karşılıklı göz dağları ile devam ediyor. atıf fırat'a, fırat atıf'a, sermet fırat'a, fırat sermet'e, atıf sermet'e, sermet atıf'a derken durum baya pokemon turnuvasına döndü. tam bir o o'na-o o'na durumu. bir de ikinci sınıf golden boy atıf'ın bembeyaz yurttaş babası ortaya çıktı. sermet oradan gol atmaya çalışıyor. ama bak cancığıma hiç böyle düşük liglere giriyor mu? kendi havasında laf taşıyor. en temizi tasasız. bu arada zafer'in sermet korumasında olduğu neredeyse kesinleşti. geçmişte demiş ya öyle bir şeyler. şadiyeciğim ise bu bölüm pek olaylı değildi. bir giriş yaptı ama hemen geri çekti.




ahh asri hayat ahh nelere kadirsin... birbirinin peşine dedektifler tutmaları, kayıp kardeşlerin fahişe olduğunu herkesin ortasında söylemeleri bile atlattırıyorsun. narin, deniz ve ırmak her şeyi atlatıp yine dip dibe oturuyorlar ya bayılıyorum. sermet'in evi gezerken neredeyse bütün çiftlerin yataklarının ayrı olduğunu görmesinin üzerine deniz ile konuşmaları çok güzeldi. sermet'in can ile ayrı yattığını düşünmesini isteyen deniz ''evlenmeden olmaz'' mesajı verdi sermet'e. ama olduğunu biliyoruz. her biri ayrı tatlı ya çok sıcak çok içten. finalde ise deniz ve ırmak'ın bir aile özelliği olduğunu düşündüğüm delilikleri ırmak tarafından tavan yaptı. fırat'ın kurmaca hikayesinden etkilenen ırmak kendini havuzda boğmaya çalışıyor ya da sarhoş düştü kaldı. ben aslında hepsi ırmak ile dalga geçiyor diye ırmak'ın onları bu şekilde kandırmasını isterdim ancak havuz olayının öncesinde de ırmak kötü gözüküyordu.

eveeet şimdi merhamet'in başlattığı çizgiyi bozmaması gerek. biz karakterlerin ne olduklarını anladık. şimdi sıra farklı yönlerini, ters yönlerini görmek lazım. bu bölüm için söyleyeceğim son şey ise kıyafetlerin artık daha iyi olduğu. eskisi gibi bir parçayı öne çıkarma çalışmaları yok. genel olarak kombinler güzel. özlemişiz böyle durgun ama etkili hikayeleri değil mi?

4 Mayıs 2013 Cumartesi

galip dervişçiğimi kirletmesinler




uzun zamandır yazmam gereken bir yazı da galip derviş yazısıydı. bu postla da bu görevi tamamlamış olacağım. galip derviş yabancı bir komedi-polisiye dizisi olan, öyküleri bölümlük monk'un uyarlaması biliyorsunuz. bizde de zaten bölüm öyküsü denilen kavram anca konsept dizilerinde tutuyor. ve ülkemiz konsept dizisi izlemeyi seviyor. doktorlar ve arka sokaklar bunun en büyük kanıtı. bir de işin içine komedi girince aslında tutmaması için hiç bir sebep yok gibi gözükür. ancak işler genelde beklenildiği gibi gitmez. bir dizinin tutması için çok farklı dinamiklerin oluşması gerekir. mesela ben galip derviş'in dizi başlamadan önceki fragmanlarını izleyip tutmayacağını düşünmüştüm. biraz bütün yükü engin günaydın'ın sırtına bindirmişler gibi gelmişti. sonra izlemeye başladım galip derviş'in asistanı hülya mükemmel olmuş. en az engin günaydın'ı izlemek kadar zevk veriyor. polis teşkilatının diğer üyeleri biraz çekinik ama hala. bence onları da hikayeye daha çok katmalılar. çok kilit bir rolü olan deniz türkali ise hülya'nın dalavereci annesini güzel canlandırıyor. genel gidişata başka konular ekleyerek gerçeklik hissini arttırıyor. dizinin daha ilk başları olduğu için polis teşkilatının diğer üyeleri ve hülya'nın annesi daha biraz görev adamı pozisyonundalar dizi için. neyse neyse tabii ki de koca dizi galip ile hülya'nın omuzlarının üstünde ilerleyemez. bu yüzden de artık bizim de öğrenmemiz gereken bir kavramı doğru düzgün hayata geçiren ilk dizi oldu galip derviş. şu guest star olayını çözmemiz gerekiyordu. galip dervişçiğim eğreti durmadan halletti bu işi de. esra dermancıoğlu, ezel akay, mehmet ali alabora, devin özgür çınar, canan ergüder, haluk piyes, hülya gülşen ırmak, teoman kumbaracıbaşı, iclal aydın, eylem yıldız ve daha başka başka oyuncular galip derviş'e bölümlük konuk oyuncu oldular. bu şekilde benim hissettiğim tek starın engin günaydın olmasının riski de ortadan kalkmış. biliyorsunuz artık sadece baş role iyi birini getirmek yetmiyor. yan karakterlerde çok önemli. zaten dizilerin fenomenleri yan karakterlerden çıkmaya başladı artık. galip derviş'in başarılı olmasının sebebi sadece iyi senaryo ve rolüne oturmuş oyuncular değil tabii ki. bir kere senaryonun güzel yerlileştiğini ve oyuncular tarafından içten ete kemiğe büründüğünü hissediyorum. mesela intikamda karakterler kaç bölüm geçmesine rağmen çok soğuk kaldılar. bu soğukluğu dizinin uyarlandığı revenge'in 40 dakika bizim intikam'ın ise 90 dakika olmasıyla geniş zamanda daha da eğreti durdu. saatlerce flashback ve ya boğazı izleme taraftarı değilim(yaprak dökümünde bir bölüm öyle olmuştu da) ama bizim hayatımız ne dersek diyelim biraz aheste aheste ilerliyor ve bir dramda bu tempoyu samimi bulmuyoruz. galip derviş'in diğer önemli bonusu ise yayınlandığı saat. 23:00 tam galip dervişlik bir saat. hikayesinin yapısı bunu gerektirir zaten. ne kadar komedi olursa olsun işin içinde OKB filan var. koysak galip derviş'i 20:00'a pek tercih edilmez. artık insanların daha seçici olmasından kaynaklanan tek gün-tüm kanallarda tek diziden, tek gün-her kanalda farklı saatlerde farklı diziye geçmemiz çok iyi oldu. yayın saati akışı genişleyince daha geç saatlere böyle daha ağır diziler kondu.
böyle gitsin galip dervişçiğimi hiç kirletmesinler. bayılır filan...

3 Mayıs 2013 Cuma

kuzey güney'in ergeni




kuzey güney bu hafta bir iki ayrıntı dışında oldukça iyi bir bölümle karşımızdaydı. geçen bölümün sonunda kuzey evleneceğiz dediğinde içimde bir kıpırtı oluşmuştu. sevinmiştim. sonra bölüm başında birden ''gururlu'' kesilen cemre, kuzey-cemre aşkını desteklemememin ne kadar doğru olduğunu kanıtladı bana. bunu artık kötü bir yön olarak algılamıyorum. kuzey ve cemre böyle mıy mıy karakterler anladık. bence kuzey'in samsun'a giderken kullandığı ulaşım araçları çok yanlış. benim midem bulandı. öyle otobüs kalmadı hiçbir firmada. kendi sesi ile konuşmaya başlayan şekip uncu'nun kuzey'e ziyaretinde ise tahammül edemediğim derecede kötü anlar yaşadım. kuzey bence dilenci olsa daha çok para kazanır. o nasıl konuşmalar öyle çıldıracağım ya. dizi bitecek hala baş role oynuyor senaristler. yani bu kadar bölüm kuzeyden alacağımızı aldık biz kasmayın lütfen.



artık resmi olarak söyleyeyim: zeynep'i seviyorum. giderayak kız kurtardı kendini. kuzey güney kadınları içerisinde en sevmediğim de cemre. bu zeynep-cemre bir araya gelmesini biraz zorlama buldum. hele hele tartışmaları filan çok gereksizdi. ancak zeyneplerin bahçesinde gerçekleşen cemre-zeynep hesaplaşması güzeldi. zeynepçiğim lafları tam onikiden soktu. cemre de karşısında ilkokul kavgası cevapları verdi. bir de gaza gelip girdi ortaklığa aptalım. ikisinin msn olmadığını umduğum sanal konuşmaları ise cemre'nin nasıl hala ergenlikte kaldığının ve nasıl deli olduğunun bir kanıtını sundu bize. cemre'nin nicki ''cirkin'' canlarım. ben 1000 yıldır filan msn kullanmıyorum galiba sonun son 500 yılında da nick filan kullanmadım. şeref ile demet'in nişanları ise tam bir güldürüydü. keşke amaçlarını tamamlayıp gerçekten o ali'nin hatıraları ile dolu olan meyhanede yapsalardı. yüzükleri kuzey'in takması ise bence bölümün en kötü sahnesiydi. demet'in kimle ne yaptığına karışmayan ailesi, yüzük takılma kısmına da karışmak istemedi herhalde. yoksa hazırda dedeler, amcalar, dayılar, enişteler beklemez miydi? ama ben çok eğlendim bunları izlerken. bu sefer gözlerimi devirmedim. alıştım çünkü varos team'in bu basitliklerine. beni tam anlamıyla zevklendiren olaylar olmadı değil. mesela handan-sami yakınlaşması ve bunun sonucu olarak terlikleri ayağına getirdim aynur'un buz getir aynur'a dönüşmesi evde tavana kafamı çarptıran bir mutluluk zıplamasına sebep oldu. eğer handan kocasını geri alırsa o zaman deriz ki: kadının intikamı müthiş oldu!



cennetten kovulan meleğimiz güney ise bu bölüm sıkıcıydı. sami ile olan sahneleri beni pek etkilemedi. ancak handan ile olan yüzleşmesi güzeldi. güney'in hayatındaki tek eğlenceli şey yeni ev arkadaşı aşkım simay. güney'in sapık sapık tacizleri olmasa çok da güzel geçinip gidecekler. aşkım simay'ın ''ferhat'' demesine güney'in atarlanması ve aşkım simay'ın ''kuzey bitti şimdi senin mi ferhat travman başladı?'' demesi sevgili aşkım simay'ın ne kadar harika olduğunu kanıtlıyor. fıttıran güney'in aşkım simay kendisiyle yatsın diye neredeyse ferhat'ı öldürdüğünü söyleyecek olması da ürkünçtü bu arada. ama bence aşkım simay çözer bu işi. güney için dikkati çekmek istediğim bir konu var: herkes diyor kaybettiklerin filan. ben anlamıyorum güney çok bir matah değildi zaten. bir ara banu'nun hisselerini aldı, onla da bir bok yapamadı. bence bu kadar harap olacak bir şey yok güneyciğim. ne kadar çalışkan olduğunu unutma. atilla sinaner yoğun bakımdayken bile ders çalışıyordun sen şimdi ne bu pes etmeler? ha son sahnede güney'in vuracağını da sanmıyorum.




ve gazamız mübarek olsun banucuğumun hastalığı nüksetti. bu sefer kimin saç modelini değiştirecek bakalım. sinaner team bu bölümde de harikalar yarattı. bir zenginler dünyası hobisi olan çocuk kakalama planı yapar gibi oldular ama vazgeçtiler. zaten bence can bey banuyu böyle de kabul eder. hem artık banu hür bir kadın. etraflarındaki pislikleri temizledikten sonra çok sevgili zenginlerimiz yeniden birbirine düşmüş. banu- bebiş barış, bebiş barış-can bey, burak çatalcalı-banu kavgaları izledik bu bölüm. zaten sessiz sakin bir zenginler ekibi beklenemezdi. her daim salon oyunlarına devam. burak çatalcalı yandaşımız ise evini kameralarla donatarak gece rahat uyumaya başlayabilecek. eminim o kameralarla 7/24 etrafı izlemekten dışarı çıkamaz paranoyak. bu arada alt yazı beklediğim bir konu var. venüs kimin sevgilisi? burak çatalcalı'nın mı bebiş barış'ın mı? bunu açıklayın lütfen..
ne olursa olsun sinaner team'in hepsini seviyorum.

kuzey güney iyi bir finalle karşımıza çıkacak. bu sona doğru hikayeyi toplayış onun belirtisi. belli oldu.

2 Mayıs 2013 Perşembe

şadiye'nin merhamet'i





ahh şadiye ahh senin merhamet'inle de tanıştık 12.bölümde. demek mehmet'in kumar borcunu bile isteye ödedin ha? biliyordum zaten sende bir ışık olduğunu. merhamet bir kez daha senaryosunun farklı olduğunu gösterdi. az az verilen flashbacklerden böyle bir durumu tahmin etmiyorduk. buna benzer terzi ile alakalı bir durum düşünüyorduk. yine ucu ona dokunuyor ama şadiye'nin hesabını ödeme tarzını kazanması mehmet'in kumar borcuna dayanıyormuş. şadiye bu sezonun black sheep vakasıdır ve çok da güzeldir. bu olayların tamamen açığa çıkması ile zafer ile ilgili soru işaretleri de kafamızda belirdi. ben zafer günümüzde karşımıza çıkmayacak zannediyordum ama galiba babür/sermet onu saklıyor. ve zafer de çok dirty olarak geri dönecek beli oldu.



olayın açıklığa kavuştuğu sahnelerde dikkatimden kaçmayan bir kaç nokta oldu. bu abileri mehmet ne iyi oynuyor ya şaştım kaldım. keşke günümüzde de çıksa diyor insan. ergen fırat ise doğru mimikleri, doğru bakışları ve doğru ses tonlarını kullanıyor ama biraz dışarıda kalıyor. flashbacklerde de günümüzde de hatta ibrahim çelikkol'un diğer dizilerinde de genel olarak neyin eksik olduğunu anladım. aslında bir eksiklik değil farklılık ve göze hoş geliyor. ibrahim çelikkol'un oyunculuğu biraz teorik kalıyor. kötü değil kesinlikle hikayenin akışında başarılı bir  hareketlenme.

merhamet'in kötü kadını ve kötü adamı da oldukça eğlenceli. fırat-narin ikilisini sevsem de fırat-ırmak çifti benim hep mutlu sona ulaşmasını istediğim bir kombinasyon. ırmak'ın emeğine de saygım var. özel dedektif tutmak mükemmel, upper yani. narin-fırat ilişkisini ile hoşlaştığımı söyledim ancak benim kalbimden geçen narin-babür canlarım. atıf da çok şirin. güzel bir tipi canlandırıyor ancak bence favori babür. bu arada umarım atıf delirmez. narin'e aşık olacağı belliydi ama sapık aşık olmaz umarım. kendimizi babür ile fırat'ı, atıf'ın kaçırdığı narin'i aradıkları sahneleri izlerken bulmayalım da.




burada paylaşmak istediğim şey ise şadiye-can ilişkisini narin ve deniz'in başarı ile atlatmalarının yanında deniz'in sürekli şadiye için hatun demesi. ben hemcinslerine hatun diyen kadınları itici bulurum, sevmem umarım gerisi gelmez. olayların dışında gerçekleşen bir diğer konu ise ''emel müfteoğlu-hovarda'' sahnesiydi. çok doğaldı. öyle böyle değil lekesiz doğaldı. hele hele eski günlerdeki piknikle birleşmesi güzel geçişti.

merhamet her bölüm kendini iyice aşıyor. böyle de sürsün isteriz.