28 Haziran 2012 Perşembe

fatmagül'ün hayaletleri



fatmagül'ün suçu ne veda bölümü teknik olarak doyurucu, fatmagül evreni içinse her perşembe olan bir bölüm gibiydi.
öncelikle ben bu her şeyin başladığı güne dönüp şablonu tamamlama işini sevdim. boşluklar iyi dolmuş. bunu yazmak bayaa beceri gerektirir. ama benim finalden anladığım ana karakterlerin birbirleri ile hesaplaşmalarının   ve bu hesaplaşmalardan doğan olayların cereyan etmesi olduğu için içim biraz buruk. zaten bölümlerdir konu bulunamadığı için yok ataerkil komşuyu yanmaktan kurtarmaca yok fatmagül'ün hikayesi kitap olsun. kitapta çıkmadı ha en sonunda. mukaddes'in bile rahatını bozdular, karakter kırılması yaptırdılar. ama neyse iyisiyle kötüsüyle fatmagül'ün suçu ne başarılı bir yapım olarak veda etti ekranlara.
söylemem gerekirse iki sene boyunca dizide ölen çoğu kişiyi finalde görmek güzeldi (neredeyse yarısı öldü, ne beddua etmişsin be fatmagül). mustafa'nın birden bire o para delisi adama dönüşmesine yönelik eleştirileri dikkate alan senaristler onun başından beri hırslı olduğunu göstermeye çalışmışlar. ayrıca vural namlı'nın hep derinliği olan bir karakter olduğunu vurgulamaya çalıştılar bunu da fark ettim. bu arada bir senaryo hatası var. vural namlı galiba game of thrones izliyor. ama ne gariptir ki game of thrones yayınlanmaya başladığında vural namlı çoktan nalları dikmişti.

 ve canım kötüler, ceza alacakları zaten belliydi. fatmagül gibi bir dizide  suçsuz bulunmaları imkansızdı. üstelik suçluların içinde erdoğan klasını koruyup itiraf namesi ile münir telci ve reşat yaşaran'ı da yakarak intikamını almıştır. selim yaşaran'a gelirsek oda hak ettiğini bulmuştur. bence bizim yasaran bros hakkında bir spin off çekilsin. çok da eğlenceli olur. hapisten kaçmaya çalışsınlar filan, oradaki doktor kadını ayartsınlar falan. onlardan daha çok ekmek çıkarda bizim dizi sektörümüz bunu anlamaz.
mukomuda ağlattılar son bölüm son bölüm. ama yuhlanarakta olsa güneş gözlüğünü takıp kaçması mukom için tatlı bir sahneydi. en üzücüsü kerim alçağının ceza almamasıydı ama. yani bu kadar mutlu bir son olamazdı. zaten fatmagül de ölmedi. bari kerim hapse girseydi. onun da en az diğerleri kadar suçlu olduğunu düşünüyorum. bir de en sinir bozucusu sanki dizi fatmagül ile kerim'in aşk hikayesiymiş gibi kerim'in en başından beri fatmagül ile evlenmeyi düşünmesi, o gece fatmagül'ü göstermese fatmagül'ün kerim'in yanından koşarak uzaklaşması filan hani yani neredeyse iyi ki kız tecavüze uğramışta kerim ile mutlu olmuş dedirteceklerdi. başka bir sinir bozucu konu ise hacer ovacık ve meltem alagöz'ün finalde göz ardı edilmesi. ona da ayrı kırgınım ya neyse. 

fatmagül'ün suçu ne ana konudan çıkmadan bir final yapmıştır. yine de bütün eleştirilerime rağmen güzeldi. ama sönüktü. bu bölümü finale bir kala yapıp finalde bizi şaşırtacak sürprizler hazırlayabilirlerdi. ama olsun fatmagülü, mukaddesi, erdoğan yaşaranı, hacer ovacığı, reşat yaşaranı, selim yaşaranı, rahmiyi, meltem alagözü, perihan yaşaranı ve hatta samiyi bile özleyeceğiz. kerim ve ebe nine ay yapımın tozlu raflarında unutula bilirler hiç sorun değil..

21 Haziran 2012 Perşembe

kuzey daha sıcak, güney ise daha soğuk



eveet kuzey güney in sezon finalinden sonra diyebilirim ki dizinin adı sadece kuzey günlükleri olmalıymış. kuzey ile nasıl bir karakter yaratıldıysa güney ile o kadar oynanmamış. kuzey her mimiği ile düşünülmüşken, güney hikayesinin yan karakterlerinin sempatikliğine rağmen dizinin isim babası olmayı hak etmemiş durumda. anne-babalarını ele alırsak ise sami tekinoğlu gayet sıkıcı başarısız ve tipik bir hale bürünmüşken handan tekinoğlu her mimiği ile olduğu sahneye imzasını atan bir karakter olmuş. handan hanımın evin içinde bir ev hayvanı gibi tıkır tıkır dolaşmasını yerim ben. çok tatlı, çok karikatürize.



senarist ablalarımız resmen inandıkları cemre karakterine dizinin ilk başında yapılan haksızlığın intikamını almaktadır dostlarım. iyi de yapmaktadırlar. cemre gittikçe daha çok her şeyin ortasına yerleşmektedir. güney ile banu'nun balayına gölge düşürmüş ve sonunda zeynep iticisini bile yoldan çıkarmıştır. ayrıca barış ile olan münasebetinin mükemmelliğinden bahsetmiyorum bile. bu arada güney'in evinde unuttuğu yüzükteki göndermeyi fark etmedim sanmayın. o yüzük bihter'imin meşhur siyah beyaz kolyesi ile benzer ayrıntılar taşımakta. ikisi de siyah beyaz ve yuvarlak şekilliydi. cemre, bir önceki bölümde hem kuzey ile hem de güney ile hesaplaşmalarını yaptığına göre ve barışta onu istediğini kanıtlayacağını söylediğine göre cemre bir an önce banuya öldürücü darbeyi indirsin. gülten hanım ile ilgili konuşmayacağım, söze ne hacet. kaşını kaldırsa alkış kopar.



işte banu sinaner'i görmek istediğimiz kareler bunlar. o pürüzsüz yüzü ile sırıtarak dolaşması değil.. nasılda çıldırdı nasılda yerin dibine girdi. kofti bulduğum sinaner kısmı bir anda nasıl zevkli oldu? bunun birinci cevabı en başından beri umut vaat eden barış hakmen tabii ki de. ikinci olarak bu başarının mucidi burak çatalcalı. gün geçtikçe o karakterin varlığı beni daha da mutlu ediyor. üçüncüsü ebru sinaner. kızı ona hiç çekmemiş. bu kadar soğuk kanlı bir kadın yok. ve dördüncüsü venüs tezerel. ilk başta banu ve barış kendi kendine konuşmasın diye var zannediyordum ama venüste yerini sağlamlaştırdı. sinaner olacak kafaya koydu.



yemi yuttuk mu sayın seyirciler? tabii ki yutmadık. simay'ın ferhat'ın yanında kuzey'e dalaşıp aslında ferhat'ın kuyusunu kazdığını hepimiz biliyoruz. şermin koflu'nun yanına gitti. ferhat'ın gizli dosyalarını filan  karıştırdı. üstelik üç tane ayağın olduğu bir resim buldu. biri kadın ayağı, diğeri erkek ağayı ortadaki de çocuk ayağı idi. büyük ihtimalle ferhat'ın bir çocuğu var ama hadi bakalım tam gaz simay. ferhat, tekinoğullarının bildiği gibi senin ikiyüzlülüğünü bilmiyor daha aşkım. bu arada simay temsil ettiği karakter bakımından senarist ablalarımızın özel olarak yapılandırdığı bir karakter türünü temsil ediyor. en üst seviyedekinden en alt seviyedekine doğru sayarsak bunlar: firdevs yöreoğlu-ferhunde tekin-mukaddes ketenci-simay tekinoğlu dur.



ve final.. ali ye üzüldük mü üzüldük. ama ben cemre'nin kuzey'in kendisine mesaj atmadığını öğrendiği sahnede daha çok etkilendim. yüzündeki şey hayal kırıklığının ta kendisiydi. neyse ali için en çok demet'e üzülüyorum. demet'i sevmiştim ben. ali de iyiydi aslında. gitmesi bir eksiklik yaratacak. üzüldüğüm diğer bir konu da ferhat olayının ali'nin ölümü ile ikinci sezona uzaması. benim için ferhat fazla büyütülen mustafa nalçalı, anlamsız kini olan bir hilmi önal. neyse ali ile ilgili bir diğer konu senarist ablalarımızın en acıklı yerde komik olduğunu düşündükleri karakter mottolarını söyletmeleri. behlül'ün bihter'in mezarı başında behlül kaçar demesi gibi ali de ölürken tabee lan demiştir. ama bu sefer behlül'ünki gibi itici olmamıştır bence (iyi ki bihterime kendini vurmadan önce adnan şerefsizi behlül'e sen benim oğlumdun dediğinde 'ama ne' dedirtmediler de kime ne dedirtirlerse dedirtsinler).

uzun lafın kısası kuzey güney her sahnesi ile doyuran bir sezon finali yapmıştır. profesyonel olarak düşününce ali'nin ölmesi en mantıklısıydı. diğer ihtimallerden zeynep ölseydi kuzey'in bile umru olmaz, cemre ölseydi dizi çok büyük kan ve izleyici kitlesi kaybeder ve güney ölse idi buğra gülsoy'un sezon finallerinde ölen karakter olma takıntısı olduğunu düşünecektik. neyse kuzey güney iyi kapattı. bakalım nasıl açacak?

4 Haziran 2012 Pazartesi

acaba kaç yıl bekleyeceğiz?



game of thrones 2. sezon finalinden sonra akıldaki en büyük soru benim için bu açıkçası. yoksa zombieler duvara yürümüş, khaalesi sonunda bir gemi alacakmış, winterfell yanmış, margaery kraliçe olmuş hiç umrumda değil (şaka şaka hele sonuncusu çok umrumda).

kanımın kanında iddialı gelişmeler:

sezon finalini değerlendirmeye başlarsak eğer benim en çok haz aldığım sahnelerin khaalesi'nin sahneleri olduğunu söyleyeceğim. kadın yine karizmadan karizmaya sıçradı arkadaşlar. o kusmuk suratlı büyücüyü ve zincirlerini yakarken itiraf edicem çok seksiydi. sonra zaten şişko patates çuvalı xaro xhoan daxos ve hain hizmetçisini canlı canlı kapadı ya o odaya. hayran kaldım HAYRAN! eminim babası çılgın kraldan daha çılgın bir hükümdar olur. bu arada ejderhalarının onu görünce ki heyecanlarını tatlılıklarını yerim ben! sonunda kavuştu ya müge anlı'ya gerek kalmadan, çok şükür. lannister ve targaryen kaliteli sarılarının yanında onun ucuz, paçoz saç rengi hiç çekilmezdi.


khaalesi'nin en güzel sahneleri ölümsüzler sarayındaki odalara girip çıktığı anlardı. king's landing'e gittiği, iron throne a dokunamadığı sahne muhteşemdi. bu arada bir kehanet yapıcam: khaalesi'nin gittiği zaman dilimi bence onun ejderhaları ile sarayı ele geçirdikten sonrası. çünkü çatı yoktu. bunun tek sebebi ejderhalar orayı yakmış olabilirler. ve kış geldiği için de sarayın içi karla kaplıdır. yani iron throne da kimse oturmamaktadır. bir başkent değişikliğine gidilmiş olabilir gelecekte. ya da westeros bölünmüş olabilir. hatta metafor olarak king's landing'e khaalesi'nin gelişi ölümü simgeliyor olabilir. khaalesi'nin duvardan geçişi ise araftır. çünkü duvarın ardında o aslında ölüp ama ölmeyenler vardır. hatta jon snow'un da bir piç olmasının ve duvarın öteki tarafında olmasının bununla alakalı olduğunu düşünüyorum. sonra ise khal drogo'nun çadırında o ve yaşamamış bebekleri ile buluşması istisnasız sezon finalinin en güzel sahnesiydi. ve sırası ile khaalesi'nin yolcuğunu düşünürsek bu da öbür dünyaya işaret eder.

valar morghulis vakası:


valar morghulis kelime kökenlerine bakınca 'insanlar ölmeli' anlamına geliyormuş. şahsen böyle şeylerle pek alakam yoktur. olayın gidişatına bakarsak eğer bu jagen h'ghar'ı zaten baya iyi buluyordum. şimdi gözümde katman katman tepelere çıkmış durumda o ne yüz değiştirmeydi öyle ya? bu arada ölümsüzler şehrindeki büyücülere, o duman doğurmalara ve jagen h'ghar'a açıklama sonunda geldiği için mutluyum. kusmuk suratlı amip gibi çoğalan büyücü köz olmadan önce westeros'a büyünün geri gelme sebebinin ejderhalar olduğunu söyledi. böylece neden ilk sezonla bu sezon arasında fantastik farklar olduğunu öğrendik. büyük ihtimalle  khaalesi bu yüzden khal drogo'yu diriltemedi (zaten ileride kimi dirilteceğine dair söylentileri hepimiz biliyoruz: ned stark!).

nikah, düğün haberleri ve ölüm:





talisa ten rengi güzeli ama sıkıcısı ile robb stark pohpohlanma birincisininin gizli nikahı dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlarımızın yası ile mühürlendi.
diğer taraftan joffrey ile margaery'nin nişanı bir tek benim tarafımdan kutlandı. margaery'e olan bitmek tükenmek bilmeyen aşkımı biliyorsunuz. onu o lannisterların yüz karasına kaptırmak istemezdim tabii ki ama sonrasında olacakları bildiğim için içim rahat. üçüncü kocası olacak olan tommen baratheon dan ise bir zarar geleceğini sanmıyorum aşkıma. tabii kuzeydeki kralın ve güneydeki kralın karşılıklı olarak ilk nişanlarını atıp başkaları ile birlikte olmaları aslında onların hayatının ne kadar simetrik olduğunu göstermek açısından önemliydi. tyrion'un durumuna üzüldüm ne diyeyim. onun çok sıradan bir karakter olduğunu düşünmeye başladığımdan beri aramız açılmıştı. ama yine de hukukumuz eski olduğu için onun adına üzüldüm. jamie'ye gelirsek brienne ile ikisinin iyi bir ikili olduğunu düşünüyorum. ilginç bir şekilde ilk başta ikisini de sevmezdim ama jamie'nin en büyük düşmanım, yok olması için beddualar ettiği lady stark'a ayarından beri jamie'i seviyorum. brienne'i de onunla yolculuklarına başladıktan sonra sevmeye başladım.
başlığımızın ölüm kısmına gelirsek margaery ile joffrey'nin evliliğine müsaade etmesi, cersei'nin bir kayıp yaşamasına sebep olacak. bunu bilin yeter. ( bu arada cersei ve müstakbel gelini margaery seksilikte bile nasıl yarışıyorlar dudaklarım uçukluyor )

gereksizler ne halde:



iştee en güzel sahnelerden biride buydu a dostlar. nasıl zevk aldım belli değil. tam konuşmasının doruklarında indiriverdiler yere dünyanın en çirkin şeyini.
stannis ise iyice keçileri kaçırdı. o yine görmeye bile dayanamadığım melisandre ile pof diye yok olmalarını istiyorum. kan man akmasın, kirlenmesin onların hastalıklı kanı ile hiçbir yer.

duvarın ötesindeki kral:



tabii ki bu değil. mance rayder dan bahsediyorum. ned stark'ın en sevdiğim çocuğu jon snow (sebebini de tekrar söyleyeyim: çünkü lady stark'tan değil!) bakalım bu yeni macerasında duvarın ötesindeki kralla neler yaşayacak? hep birlikte göreceğiz. bu arada duvara doğru yürüyen bu ölü canlılar beni hiç etkilemedi, haberiniz ola!
bakalım 3.sezona kadar kaç kış kaç yaz geçecek çok merak ediyorum.