30 Mart 2013 Cumartesi

yeni farkındalıklar glee!


glee sezonun son arasından önce 4.sezonun önemli gelişmelerle dolu bir 3 bölümle karşımızdaydı. will-emma-finn, blaine-sam, rachel-brody, jake-marley-ryder düğümleri son 5 bölümden önce çözüldü.


4x15


emma'nın bölümlerce ortalarda olmamasına çok sevindim. gerçi bunun büyük ihtimalle araya kış tatili girmesiyle de bir ilgisi var. ama belki de 4.sezonun son 5 bölümü için başka şeyler planlıyorlardır. marley'in jake'e ryder ile ilgili gerçekleri söylediğine sevindim. fazla uzamamalıydı bu konu zaten. mckinleyde günler böyle geçerken new yorkta sonunda neşeli günler başladı. kurt ve rachel'ın görünüşte pürüzsüz sıkıcı hayatları santana sayesinde renklendi. evdeki her yeri karıştırıp brody hakkında delil araması tam bizim kalemimiz değil mi? finn'in will'e emmayı öptüğünü söylediği sahnede ise ikisi de iyi iş çıkardılar.

4x16


düello bölümümüz mashup olsun, solo performanslar olsun, karakter hesaplaşmaları olsun baya baya iyi bir bölümdü. finn ve will'in boy band kapışmasını sevdim. hatta finn'in mckinleyden kurtulmasını da sevdim. üzgünüm ama mezunların hala okulda vakit geçirmesi gerçekten çok ümitsizce bir hareket. sue sen bir idolsun hayatım. nicki minaj hallerine bayıldım. mckinley'in bu hafta düşüşe geçen karakteri ise beni hayal kırıklığına uğratan ryder. unique'e yaptıkların çok ayıptı. ama şükür ki aklın yerine çabuk geldi. sevgili kitty ise beni yanıltmadı. böyle bir durumda unique'i destekleyeceğini tahmin edebilirdik. öbür tarafta ise yine tahmin edildiği gibi brody'nin jigolo olduğuna emin olduk. hem de çok iyi sahnelerle. santana'nın brody'e karşı gittiği NYADA macerası, sebastian-santana kapışmasını hatırlattı. yani çok çok iyiydi. bu arada sevgili kurt, rachel ile yaşaya yaşaya sende antipatik ve aptal bir insan oldun. santanayı evden kovmak neydi acaba? neyse ki santana-finn işbirliği durumu kurtaracak.

4x17



bölüm konseptinden midir nedir bilmem ama kurgusu en iyi olan bölümlerden birisiydi. fondue for two, marley'in bulimikliğinden beri yoktu, özletmişti ve çok eğlenceliydi. bir başka özlenen şey ise spice girsmüş onu fark ettim. ve bence eşleşmeler çok yerinde. zaten geçen bölüm olan boy band göndermelerinden sonra spice girls olmalıydı. jake için glee karakterlerine göre çok normal demiştim ama bu bölüm ki hikayesiyle beni de eğlendirdi.



ve evet beklenen oldu blaine-sam olayı da sonuca bağlandı. üstelik harika bir şekilde. sam çok fabulous bir karakter oldu, tadından yenmedi. blaine-sam sevgili olamazlardı çünkü bu aşırı bir eşcinsel propagandası olurdu. en doğrusu, olması gerektiği gibi oldu. ama yine de sam-blaine sarılma sahnesinde sam'in, blaine'in erekt olduğu ile ilgili endişesi çok tatlıydı. blaine'in resmen sam'e ilanı aşk ettiği sahnede şıllık tina, blaine'i sıkıştırırken sevgili kitty'nin çeneni kapat demesi kimin nerede neden olduğunun en büyük kanıtıydı. tina işte bu yüzden brittany'nin söylediği gibi 'tina never wins anything' senin kaderin. bu arada blaine seni artık seviyorum. NYADA team'e bakarsak eğer; rachel sonunda brody'nin ne olduğunu öğrendi ancak rachel gerçek bir solucan olduğu için brody'e para vererek hesaplaşmaya başladı(o sahnede titremiş olabilirim sinirden). neyse ki rachel-brody ayrılık sahnesi çabuk toparlandı ve glee'nin en iyi ayrılılık sahneleri arasına girdi. konuşmalar, düet, görüntüler çok iyiydi. ilişkileri sıkıcıydı ama ayrılık sahneleri güzel oldu.

ve kinnfactory'nin glee en iyi coverlar listesine bu bölümlerle girenler:

4x15'ten will schuester ve emma pillsbury'den 'you're all the world to me'


4x16 dan iki parçamız var:

#1. tanrısal bir performansla santana lopez'den 'cold hearted'


#2. en iyi mashuplara kesinlikle giren, sue sylvester ve blaine anderson'dan 'i still believe/super bass'



4x17 ise 3 coverla listeye giriyor:

#1. blaine anderson ve sam evans'tan new directions eşliğinde 'wake me up before you go-go'


#2. neden utanç duyulduğunu anlamadığım bir mamma mia coverı: rachel berry, kurt hummel, santana lopez, marley rose, kitty wilde, wade adams, artie abrams ve new directions'tan 'mamma mia'



ve sonunda
#3. rachel berry ve brody weston'dan 'creep'




29 Mart 2013 Cuma

kuzey güney, ben kör oldum!



kuzey ve cemre, cemre ve kuzey... kavuşamadılar resmen eski usul senaryo tarzı. sanki bir biri kör oluyor bir öbürü. kuzey hapislere düşen cemreye bir 'seni seviyorum' bile diyemiyor, cemre ise kendi durumuna bakmadan hala kuzeyle ilgili hayaller kuruyor zavallı zavallı. cemre'nin koğuşu ise 'zaten çok çekti bu kız, bari içeride mutlu olsun' der gibiydi. ama her şeye rağmen fal sahnesi çok güzeldi. kadının yalan söylemesi aslında hiç mutlu olamayacaklarının kanıtıydı. finalde iki ölüm bekliyorum, biri yeterli olmayacak biliyorum. kimlerin öleceği ile ilgili tahminimi de finale doğru söylemeyi tercih ediyorum.
gülten hanım ile ilgili sahneler oldukça rahatsız ediciydi. yani böyle ne bileyim zaten durum ağır bir de bu kadar sömürüye gerek var mıydı? evde cemre ile konuşmalar, onun kıyafetlerini giymeler filan. bir de ebru hanım ile gülten hanım'ın sahnesi çok taraflıydı. ebru sinaner aslında haklı olduğu bir konuda acımasız ve kötü gösteriliyor. sonuçta cemre'nin barış'ı öldürmek istediğini sanıyor. kadın ne yapsın yani?
dizinin tartışmasız en iyi karakterlerinden birisi deniz. babası ferhat'ı sevmezdim ama deniz'e bayılıyorum. öyle karizmatik öyle seksi ki.. ayrıca barış'ın burak çatalcalı sabotajının fotoğraflarını çektirmiş olması ve barış'a burak çatalcalıyı çağırarak tuzak kurması tam babasının kızı olduğunun kanıtı. kız gitti tehdit etti barış'ı cemre için; cemre ise hala cahil cahil 'o deniz de etrafta dolanmaya başladı yine' diyor. üff cemre üff o kadar aptalsın ki senin için hiç üzülmüyorum. gittin bir de o cinnet geçirdim ifadesini imzaladın sıçtın da sıvadın yani. simay bile senin için daha çok çaba sarf ediyor. bu arada simay-barış konuşması çok iyiydi. sevgilim simay'ın öldürmeye çalıştığı adama 'kusura bakma istemeden oldu' demesi best of simay moments'a girdi yani. zaten ali ağaoğlu göndermesiyle yine gönüllerde taht kuran can bey ile sinaner holding genel çalışanı(gerektiğinde asistan gerektiğinde fayans tasarımcısı, bazen halka arz toplantılarının aranan yüzü ve yönetim kurulu zirvelerinin vazgeçilmez üç tutam saçı) zeynep'in simay'ı gördüklerinden bahsetmeleri ve bunun kıyamet alameti olduğunu bilmelerinin verdiği tedirginlik çok zevkliydi. bir de simay'ın butikten kovulması var. 67 bölümdür kızcağız her statüden ve her çeşit mekandan sırayla kovuluyor arkadaş. neyse kuzey güney de oluşan en başarılı karakterlerden birisi simaydır, senaristlerin jokeridir ve hazar ergüçlü bunun en büyük sebebidir. neyse deniz'in barış'a tehdidine gelirsek; şimdi güney de fotoğrafları görünce bir şekilde engel olacak cemre'nin çıkmasına büyük ihtimalle. simay, kuzey'e ne anlatır bilemem ama biraz çorba oldu durum.




güney güney güney; aslında güney bayıldığım bir insan değil. ama haksızlığa uğradığını düşündüğüm bir karakter olduğu için onu tutuyorum. gerçi güney'e o sakin sinsi tavırların çok yakıştığını düşünüyorum. ebru sinaner-güney savaşında şuan için skor 1-1. ve biliyorum ki kurtlar dövüşürken yaralanan yine kuzu olacak. yani yine banu'm üzülecek. banu ve barış sahnesi ise gözlerimin dolmasına sebep olmuştur. evet sinanerler evet, böyle kenetlenin birbirinize canlarım. güney'in kötülüğünün fantastik(yani kast ettiğim iyi bir şey değil olası değil manasında) olduğu anlara gelirsek ise barış'ı hastaneye, cemreyi karakola götürdükleri zaman diliminde güney'in önce hastaneye sonra eve gidip, üstüne üstelik olay yeri inceleme ekibinin daha gelmediği ve evde olay yerinde bekleyen polisin nedense sinaner köşkünün kapısına olay yeri inceleme ekibini almaya gittiği anda delilleri yok etmesi saçmalık ötesi bir durumdu. gerek yoktu yani. ayrıca zaten olay yeri inceleme ekibi salonun ortasındaki şarabın markasını görse onu içenlerin hizmetçiler olduğunu düşünecekti. koskoca barış hakmen o şarabı içmez yani. neyseler neysesi 68.bölümle ilgili tahminim yok. kuzey güney için bu kadar yeter.


22 Mart 2013 Cuma

game of thrones nasıl school of thrones oldu?




biliyorum hepimiz game of thrones'u çok özledik. ama sabredin az kaldı. bu az kalan zamanda da aynı benim gibi hepinizin ilk iki sezonu izlediğini biliyorum. işte üst üste izlenen game of thrones bölümlerinin kafasını dağıtmak için school of thrones tam biçilmiş kaftan. üstelik dağılan sadece kafa oluyor, konu değil.

şimdi school of thrones şöyle bir şey: bizim game of thrones karakterlerini westeros lisesine öğrenci yapmışlar. aslında bir dizi değil parodi. ana olay ise 'prom night is coming'. ya çok iyi yapmışlar hala gülüyorum. game of thronestaki gibi yine starklar, lannisterlar ve baratheonlar birbirine düşman. hepsi prom royalty olmak için çekişme yaşıyorlar.
sansa stark diğer starklara göre daha popüler ancak dahasını istiyor. yani tipik popüler olmak isteyen hırslı kız ve hipster. joffrey'i tavlamaya çalışıyor.
robb stark biraz okulda gizli kalmış golden boy ve hipster. sansa dışında starklar biraz eziliyor. sansa da biraz şıllık olduğu için ezilmiyor zaten. neyse robb ile theon aynı broluğa devam. onlarda liselerin vazgeçilmezi birbirinden ayrılmayan iki broyu temsil ediyorlar. theon'u game of thronesta genelde çıplak gördüğümüz için burada da yarı çıplak çoğunlukla.
jon snow ise starkların evlatlığı. loser starklar bile onu loserlıyor. ama galiba yeni kız daenerys ile bir şeyler olacak arasında. ancak hipster değil. demek ki hipster geni lady starktan geçiyor.
daenerys targaryen ise liseye yeni gelen kız dediğim gibi. daha pek bir olayı yok. ama khaleesi tozu dumana katar eminim. bu bir lise dizisiyse gerçek hayattaki liselerin ve bütün lise dizilerinin bu konudaki genel kuralı gerçekleşecektir: sonradan gelenin hep bir olayı olur.
joffrey baratheon ise geçen senenin prom king'i. bu senede ünvanını kaybetmek istemiyor. tam bir joffrey olduğu için okulun çelimsiz popüler çocuğunu temsil ediyor. hani neden popüler olduğu belli olmayan cinsinden çocuklar var ya işte ondan.
tyrion lannister ise yine gottaki gibi olayı ne bilinmeyen bir karakter olarak başladı. lise literatüründeki yeri ise şu çelimsiz popüler çocuğun arkasında dolaşan popüler çocuktan daha kısa olan yancısı. zaten daha uzun olma ihtimali yoktu.
renly baratheon, loras tyrell ve margaery tyrell ise gotta ki gibi yine üçlü bir ilişki içindeler. loras ve margaery bir bakıma lisenin heatherları. giyinme tarzları ve mean girl oluşları bunu gösteriyor. renly ise lisenin popüler iri çocuğu, zorba.
stannis baratheon ile melissandre, baratheonların ezik kısmını oluşturuyor. stannis'i de o çatlak kadını da günahım kadar sevmem zaten. çaresizce dolanıp duruyorlar, hak ettiklerini bulmuşlar.
ned stark filan starkların babası diye geçiyor. büyük ihtimalle aşkım cercei de öyle. ancak büyüklerden baelish öğretmen olarak ortaya çıktı. tam da kendisi gibi olmuş. balon greyjoy ise koç olarak bizimle. hadi çabuk olun khal drogo istiyoruz, viserys targaryen istiyoruz...
yani diyorum ki school of thrones'u izleyin kaçırmayın. zaten kısacık ve daha iki bölüm oldu.

21 Mart 2013 Perşembe

alık cemre'nin dudak ısırtan macerası



sevgili sadık okuyucularım kuzey güney'in 66.bölümüyle ilgili nokta atışı yaptığımı hepiniz fark etmişsinizdir. simay-barış-cemre kaosuyla ilgili tüm tahminlerim tuttu. cemreyi barış'ın sersemletmesinden, şömine maşasıyla simay'ın saldırmasına, hatta barış'ın simay'a hakaret edeceğine, simay'ın karar değiştirip köşke gelmesinden güney-simay ilişkisinin nasıl oluşacağına her şeyde ben haklı çıktım.



sevgili barış, biliyorsun dizinin başından beri seni severim. ancak son dediğin hiç olmadı. simay'a hitap şeklin o kafanın yarılmasını hak ettiğini gösterdi canım. ayrıca sana hiç yakışmadı. ancak yine de seni severim. daha önce buradan söylediğim gibi  ölmeyeceğini biliyordum ve bunun için mutluyum. tabii ki seni fatanın simay olduğunu söylemediğine sevindim ancak sırf seni birilerinin tehdit ettiğini biliyor diye bunu söylememen biraz koftiydi. sonuçta barış, simay için yalan söylüyor dese herkes barış'a inanır. hem simay, barış'ın neyle tehdit edildiğini bilmiyor ki. gerçi kuzey güney'in senaryosunun aksiyon kısmı biraz zayıf. bunu bir kez daha, cemre'nin maşayı eline alıp her noktasına dokunmasıyla anladık. esas kız ve esas oğlanın asla doğru yoldan çıkmama kuralı 2000'ler de bozulmuştu, kuzey güney sayesinde yeniden gündeme geldi. keşke barış önümüzdeki bölüm finalinde uyansaydı falan da ne bileyim başka bir kurgu olsaydı. bir de düşünüyorum mehmet ada öztekin nasıl çekerdi bunları diye... çok heyecanlanıyorum eski yönetmeninin çektiğini düşününce. eminim barış'ın uyanma sahnesi ve bölümün başındaki ağır çekim 'olay anı' görüntülerini farklı yapardı. böyle duygusuz, etkisiz şeyler izlemezdik mehmet ada öztekin çekseydi hala. dediğim gibi senaryonun hareketli kısımları emanet kalıyor. mehmet ada çekerken büyük ihtimalle değişiklikler yapıyordu ve vurucu oluyordu. ece yörenç ve melek gençoğlu senaryosunun en iyi kısımları; durgun ve zaman zaman durum komedisi olan sahneler. öbür türlüsü yapay kalıyor. yine de ece-melek ikilisi yerli dizi sektöründe çok şey değiştiren bir senaryo şablonuna sahipler. sonuçta yaprak dökümü ve aşk-ı memnu çok şey değiştirdi sektörde. neyse diziye dönersek barış'a son bir sözüm var: ben sana demiştim, simay'a bulaşan yanar canımıniçi. bu arada simay da o kadar profesyonel ki normalde insan el izlerini silmeyi unutur, simay her yere dağılmış el izlerini sildi. simay'ın kadehi de kırıldı. üstelik cemre kırdığı için cemre'nin el izi de kaldı. zaten barış ile bahçede seviştiler. sevişme anı ile ilgili bulgularda yok sayılır. bir de herhalde kimse bahçeye bakmaz. bu arada simay, güney'in yanağına kondurduğun o öpücük çok tatlıydı. yerim seni.


cemre cemre cemre.... biliyor musun sana hiç acımıyorum. hani birisine çok aşık olursun da birlikteyken gözün onda başkasını görmez sonra ayrılırsın iki ay sonra 'nesini sevdim ben bunun' dersin ya sende benim için öylesin cemre. bir ışık var sandım, nice insanlarla senin yüzünden kavga ettim. bende sevilmesi garanti olan bir karakteri temsil eden banudan bile bir ara senin yüzünden nefret ettim(sevmemem için hiçbir sebep yoktu aslında. çünkü zengin, güzel, kötü ve sarışındı). ama iyi ki doğru yolu buldum da kurtuldum. önce banuyu sevdim sonra da seni tamamen bıraktım. bu yüzden sana hiç acımıyorum. başına gelen her şeyi hak ettin. hele hele görüş gününde yüzünde aptalca bir mutlulukla kuzey'i beklemen yok muydu. kızım kuzey yüzünden başına gelmeyen kalmadı hala sarı pipi de sarı pipi. ama sana torpil kuzey saçlarını kestirip gelmiş, adam olmuşta gelmiş. yukarıdaki fotoğrafı incelemeye devam edersek; ebru sinaner fırtınasının başladığını görürüz. sonunda sinanerlerin üstlerindeki bütün yüklerden kurtulup dizinin sonunda eski elit ve mutlu hayatlarına geri dönme çalışmalarına başlamalarına sevindim. banucuğumda dizide kendisine yakışan tek kişi olan can bey'e yeşil ışık yakmaya başladı. can bey de dizide bir tek banu ile olabilir zaten. ikisinden harika bir çift olur. yeni bir saf kan sarışın gen doğar. gerçi lise dizisi gibi sürekli aynı insanların arasında crosslar olup durması biraz saçma ama neyse. gelecekteki sinanerlerin mutlu günlerine barış'ın burak çatalcalı'nın arabasını sabote etmesi gölge düşürür bir tek. güney sinaner'e gelirsek(artık onun adı bu) bu kadar pure evil olması biraz garip. gerçi kesinlikle destekliyorum yaptıklarını ama keşke daha soft olsaydı. dizi de günlük yayınlanan latin dizilerine dönmeseydi. ha ben onları da çok severim orası başka. latin dizilerinin bir kültür olduğu zamanda çocuktum ve onlar arasında büyüdüm ve bundan memnunum ancak öğleden sonra hikayeleri öğleden sonra da, prime time hikayeleri prime time da kalsın lütfen. ha bir de zeynep konusu var. esas kız yapmaya çalıştılar olmadı, kötü kadın yapmaya çalıştılar olmadı. şimdi ferhunde/firdevs/mukaddes yaratmaya çalışıyorlar ama yine olmuyor. onlarda her şeyi görür bilirlerdi ya; buna da her şeyi gösterecek, duyuracaklar. ama olmuyor işte. ne olursa olsun kız diziye gerçek anlamda giremiyor. ne kadar sonra girdi ama ferhat'ın kızı deniz bile daha esas karakteri dizinin. hatta taksici bile(tam kuzey'in kalemi çünkü). ama yine de ben eskisi kadar bir zeynep düşmanı değilim. nefret etmiyorum, nötrüm.
handan hanım, şeref ve demet'in simay'ın evinde -sırf coca-cola reklamı için- cemre'nin hapse girmesini kutladıkları sahneden bahsetmek istemiyorum ve gözlerimi deviriyorum
kuzey güney bütün bu teknik ve yapısal problemlere rağmen yayındaki diğer dizilerden çok daha iyi oyunculuk sergileyen oyunculara sahiptir. oyuncuları ve doğal-durağan sahneleri olmasaydı zaten dizi tarihimize adını kara harflerle yazdıran unutulmaz dizisi kadar çekilmez olurdu.

19 Mart 2013 Salı

kızgın mart tavsiyesi: american horror story


evvet sonunda bu yazıyı yazacak fırsatım oldu. american horror story: murder house'u bitireli aylar oldu ama ben yazı için çok geciktim. sadece bu kadarda değil. american horror story'i izlemek içinde geç kalmışım. ryan murphy biliyorsunuz ki klişeleri çok güzel kullanan, onları tanıtıp devam eden hikaye içerisinde farklılaştıran bir zekaya sahip. american horror story: murder houseda da korku filmleri klişeleri birer birer gösterildi ve farklı açılardan bakıldı. bodrum katındaki canavardan okul katliamlarına, lateks kıyafetli adamdan öldüren cazibeye, aileni öldür diyen seslerden insan dışı varlıklardan hamile kalmaya, aslında ölü olanın kendisi olduğunu öğrenmeden ruhlarla konuşan elçilere oradan gece gece kapıyı çalıp işkence eden gençlere ve daha nelere nelere...
şimdi başlayalım:

ben&vivien harmon


murder house'a onun murder house olduğunu bilmeden evliliklerine ikinci bir şans vermek için taşınan tipik amerikan ailemizin direkleri ben ve vivien, normal gözükmeye çalışan ama bence içlerindeki farklılıklarla barışamayan insanlar. bu yüzden serinin ilk kısmında genel olarak sıkıcıydılar. ama tabii ki gidişat için böyle karakterlere de ihtiyaç vardı. ilk sezonun konusunun yedi büyük günahtan 'aldatmak' olduğunu varsayarsak, ben ve vivien buna çok iyi hizmet ettiler. vivien'in aslında modern ama yetersiz kadın kişiliğinin ben'e ihtiyaç duymamasına dönüşmesine; ben'in ise erkek egemenliğinin spiritüel alemde hizmetçiyi bikbikleme ihtimalinden başka bir şey olmadığını görüyoruz.

tate langdon



serinin ilk bölümünün tartışmasız yıldızı(hatta american horror story: asylum'un da yıldızı) sevgili çok sevgili tate'idi. aslında böyle çok çirkin bir çocuk gibi gözüküyor ancak nasıl bir oyuncuysa evan peters, hiçte çirkin gelmiyor insana karizmatik bir şey oluyor çocuk. aşırı spoilercı olmak istemiyorum, glee hakkındaki ilk tavsiye yazımda fazla spoiler verdiğim için ölüm tehditleri aldım çünkü ama size şöyle söyleyeyim bu çocuktan çok ekmek çıktı, çıkacakta..

violet harmon


ben ve vivien harmon çiftinin ergen kızları. çoğu zaman annesi ve babasından daha zeki. hele bir yerden sonra o aptalları solluyor ancak ben genel olarak harmonlara gıcıktım. bu kızında bir farkı olduğunu düşünmüyorum. genel bir aptal yani. artık bizde de görülmeye başlanan tipik amerikan ergeni.

larry harvey


sevgili larry ise ryan murphy'nin taşlamayı en sevdiği alan olan ikiyüzlü baba figürünü temsil ediyor. zaten adamın en sevdiğim huyu bu. nip/tuck da dizinin ağırlığı altında bütün toplumun dayatmalarını sarstı. glee de komedi-müzikal demedi çok cesur şeyler yaptı. şimdi de burada mükemmel toplumun saklı pisliklerini korku başlığı altında gösteriyor.

moira o'hara



sevgili moiramız ise iki insanın oynadığı bir karakter. erkeklere genç ve ateşli moira olarak gözükürken kadınlara yaşlı ve sadık moira olarak gözüküyor. bu kadının replikleri de serinin en iyilerine girer şimdiden söyleyeyim. yine klişe bir genç/yaşlı görünüm hikayesinden mükemmel bir konu yaratmışlar. dizinin yaratıcılarının en sevdikleri konu olan anne-kız ilişkisi ise moira'nın annesiyle sahnesinde tavan yapıyor.


nora montgomery ve hayden mcclaine



şu ağlak sarışın kadın evin en eski sahibi nora montgomery. oldukça dramatik bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. geçmişte başarılı bir lady macbeth uzantısıyken sezon içerisinde bebeğine arayan bir asilzadeye dönüştü. ve kendisinin tam bir hayranıyım.
yanındaki uzun saçlı kadın ise öldüren cazibe hayden mcclaine, ben'in metresi. hayden'a ben tapıyorum. yazın bunu bir yere. eğer zaten buradan yazılarımı takip ediyorsanız benim nasıl tipleri sevdiğimi bilirsiniz. işte hayden tam o. kötücül bir tavrı olan ama acımasızca doğruları söylemekten çekinmeyen murder house'un  yegane karakteri. su katılmamış bir şıllık olduğunu söylememe gerek yok tabii ki.

chad&patrick


tam diyordum 'eşcinseller nerede?' ki fazla bekletmeden çıktılar. sevgili ryan murphy onları işin içine katmadan edemez biliyorsunuz. çok çok sevgili sylar'ımızı chad olarak tekrar görmek çok güzeldi. hem de mükemmel bir rolle. bebekler için sıraya girenlerin arasında chad'in de olması yarışanları tamamladı. zaten dizinin tateden sonraki en eğlenceli sahneleri constance, moira, nora, hayden ve chad arasındaki çok cepheli güç savaşıydı. onların birbirleriyle rekabetini izlerken tebessümümü görmeniz gerekirdi. patrick ise sadece vücut göstermekten başka bir işe yaramadı.

addie langdon


bebişim ya seni çok seviyorum. tek kelime ile muhteşemdin. sana farklı gözüyle baktılar hep ama sen farkını kendi sonunla gösterdim. diğerleri gibi olmadın ve bu eminim daha huzurlu.


veee süperstar constance langdon



deli komşu, baş kötü, hastalıklı zihniyet... ya sen ne mükemmelsin ya. hiçbiri olmasa bile sen götürürsün diziyi tek başına eminim. şimdi ikinci kısımda da harikalar yaratıyorsun. her sözünü ağzım açık dinliyorum yine. murder house'un büyük yıldızı constance sana sesleniyorum: her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor değil mi? en büyük sorunumuz bu zaten tatlım bırak gitsin..

evet american horror story: murder house yani amerikan rüyasının temsilcisi bir ailenin, perili bir eve taşınması işte böyle zenginleşiyor. dizi genel olarak bir rahatsızlık veriyor mu veriyor. ama bende genel olarak bir sevimlilik hissi oluşturdu. murder house sezonu dizinin ilk bölümü. ve format olarak şuan sadece her sezon farklı bölüm farklı hikaye gibi gidiyor. yani bu okuduklarınız 13 bölümde bitecek. ben şuan american horror story: asylum'u izliyorum ve yakında onunla ilgili şeylerle de karşınızda olacağım. dizide genel olarak aynı benim yazılarım gibi çok fazla gönderme vardır. bütün bu amerikan korku klişelerini biliyorsanız daha bir zevkle izlersiniz. ayrıca murder house'un lostvari flashbackleri ve karakter ilişkileri örgüsü baya güzel.
arşivlik dizidir ona göre eylemlerde bulunun!

18 Mart 2013 Pazartesi

glee'nin kıvamı tutunca


dördüncü sezonu başladığında glee'nin yeni ikili düzenine pek alışamamıştım biliyorsunuz. ancak quinn fabray'in gelişinden önceki iki bölüm güzeldi. quinn fabray'in büyüsünden midir nedir bilmiyorum ama onun olduğu bölümden sonrası da gayet eğlenceli gidiyor. şimdi ise glee'nin dördüncü sezonunun ilk yarısının geri kalan altı bölümünü irdelediğim derleme yazımla karşınızdayım.

4x9

kurt'un ikinci şansı


bu bölümün önemi rachel'ın o özel davetiyeyi almasının yanında aynı etkinlikte bone taktığı için kendisini hayranlıkla izlediğim carmen tibideaux'un kurt'e ikinci bir şans vermesiydi NYADA için. kurtcuğum sonunda istediği okula girdi tabii ki. marley yüzünden diskalifiye olan new directions'ın üyelerinin okuldaki yeni kulüplere üye olması güzeldi. orada eğlendim. diğer bir gelişme ise sam ve brittany ilişkisinin resmileşmesi oldu. bu arada kendine güveni olan rachel hiç çekilmiyor. tipine bakmadan sevgili cassandra ile boy ölçüşebilir misin sen hiç?

4x10

yeni yıl bölümümüzü yapmadan geçmeyiz


bu sezonda bir klasik olarak yine eğlenceli bir glee yeni yıl bölümü ile karşı karşıyaydık. puck ve jake'in kardeşliklerini güçlendirdikleri sahneler güzeldi. özellikle annelerininde oldukları. ve tabii ki sam ve brittany maya takvimine göre dünyanın sonunun geldiğine inanacaktı. sam'in komik olduğu gerçeğini keşfetmeleri iyi oldu. artie'nin rüyası ise güzeldi. her zaman rüya gibi paralel evren gibi bölümleri çok sevmişimdir. rüyasında artie'nin koruyucu meleğinin memleketine geri dönen, eski glee kulübü üyesi rory olması güzeldi. ama rory'i hiç sevmem bu yüzden pek zevk almadım. rüyanın güzel tarafı herkesin glee kulübü olmasa nasıl olacağını görmemiz ve tabii ki şirret terriyi tekrar görmemizdi. artie'nin rüyasında ağladığım anlarda oldu. quinn fabray'in rüyada kalp kırıklığından ölmesi kanlı göz yaşları dökmeme sebep oldu. tam da quinnlik bir ölüm. yeni yıl bölümü sadece rüyalarda değil bölümün gerçek atmosferinde de ağlatan bir bölümdü. kurt'ün babası sevgili burt'ün kanser olması boğazımızda bir yumru bırakmadı değil.


4x11


gelin yeni crosslar gelin



bu bölüm yeni yeni crossların oluştuğu harika bir bölümdü. glee'nin en belirgin özelliklerinden biri sürekli birbirlerine tutulan karakterleridir biliyorsunuz. bu bölümde kurt, NYADA da tipi düzgün olan bir sıkıcı buldu yine. adam denen o adama pek tahammül edebileceğimi sanmıyorum. artie ile aşkım sugar motta'nın çıkmaya başlaması pek şaşırtıcı değil ancak üçüncü sezonun başından beri görmediğimiz lauren zizes ve joe hart biraz eğlenceliydi. kitty ile puck ise mükemmel oldu; tadından yenmez, ya da yenir? neyse esas önemli olan yeni bir cross aşk dörtgenimizin olması: tina-blaine-sam-brittany. üzgünüm ama tina üstünden şu gereksizliğini atamadın. bu platonik aşk olayları bile seni önemli yapmadı. blaine'in sam'e aşık olması ise zevkli bir hikaye oldu. tabii ki blaine hala benim düşmanım ancak ona ilk kez acıdım. ancak bu acımam blaine-sam ilişkisini desteklediğim anlamına gelmiyor. sam, blaine'e fazla. brittany'i her ne kadar sevsem de artık sam-birttany ilişkisinin fazla uzadığını düşünüyorum ve sam'in gleede layık olduğu üç kişi var: quinn, santana ve kurt. ama zaten üçüyle de bir şeyleri oldu.

4x12


eski dost/düşman'lar her zaman doğruyu söyler


ve beklenen oldu. bu sezon ilk kez rachel, santana ve quinn'i birlikte gördük. rachel'ı yanlış kararından döndürmek için kurt'ün davetiyle new york'a gelen santana ve quinn, rachel'ı doğru yola çektiler ve sonunda üçünden mükemmel bir düet dinledik. rachel ve santana'nın sesleri çok güzel tabii ki de. bu yüzden ikisi şarkının içine çok güzel girebiliyorlar, şarkının bir parçası oluyorlar. ancak quinn'in öyle büyülü bir havası var ki şarkı quinn'in bir aksesuarı olup çıktı. ayrıca çoğu insan aksini iddia etse de benim için santana ve quinn'in sesi rachel'ın sesinden daha etkileyici. çünkü daha karakteristik. rachel'ın düz bir sesi var. ve sam'in güneş gözlüklü ugglı hali bölümün bonusuydu. ve hunter seni seviyoruz canım. sıkma sen canını.

4x13

diva, divalar


diva bölümü glee bölümleri içerisinde en iyiler arasına girdi canlarım. mckinleydekilerin diva performansı, santana-birttany-sam üçgeninin dile gelmesi ve sonunda kurt ile rachel'ın arasının bozulması tadından yenmezdi. sam-santana sahneleri çok iyiydi. NYADA da ki diva çekişmesini rachel'a karşı kurt'ün kazandığı an galiba zıpladım. rachel'ın o ben mükemmelim havalarından bıkmıştım çünkü. bu arada rachel'ın NYADA da ki çantacıları çok komikti. finaldeki santana performansı ve kurt ile rachel'ın yanına taşınması ise çok güzel günlerin habercisi. salak insan irimiz finn ise aptallıklarına bir yenisini kattı. emmayı öpmekte ne finn? gerçek bir pisliksin. will'e bunu nasıl yapabildin?


4x14

biz evleniyoruz...



glee kış arasına girdiği bu sevgililer günü konseptli emma-will düğünü ise bütün eski karakterler bir arada olduğu için çok çok güzeldi. sezonlardır will ve emma'nın kavuşmasını bekliyoruz ve yine bekleyeceğiz. emma'nın düğünden kaçması geçen bölüm verilerin ipuçlarından tahmin edilebilirdi. ancak sue'nun gelinlikle gelmesi glee'nin şimdiye kadar ki en büyük bonusu olabilir. bu bölüm ryder'a çok üzüldüm. zaten ben tanıdıkça jake'i pek sevmiyorum. dizinin diğer karakterlerinin yanında çok normal kalıyor. bence marley ve jake diziden gitse hiçbir şey kaybetmeyiz. bölümün sonunda finn ve rachel'ın yatması güzeldi ancak blaine ve kurt'ün de yatması olmadı. bence yollarını ayırmalılar. hem blaine o kadar ikiyüzlü ki hemen sam'e aşık oldu.



neyse bu bölümün özel bir bölüm olduğu ikinci bonusundan belliydi: santana ve quinn'in geceyi birlikte geçirmesi MÜKEMMELdi. ikisi o kadar tatlı ve seksi ki bence bu ikiliyi beklediğimize değdi. sezon arasının merak unsurları ise rachel'ın hamilelik olayı ve babanın kim olduğu soruları.

en iyi coverlar listesine bu bölümlerle birlikte baya şarkı katıldı:

4x9 de cassandra july ve rachel berry den bir klasik olan 'all that jazz'


4x10 da sam evans ve cheeriostan 'jingle bell rock'



4x11 de artie abrams, blaine anderson, ryder lynn, sam evans ve joe hart dan 'no scrubs'



4x12 den iki parçamız var:

#1. sam evans, jake puckerman, ryder lynn, kitty wilde, blaine anderson, joe hart ve cheeriostan 'centerfold/hot in herre'


#2. rachel berry, santana lopez ve quinn fabray den 'love song'


4x13 de iki performans kazandırdı bize:

#1. wade adams, brittany pierce, tina cohen-chang, blaine anderson, kitty wilde ve marley rose dan 'diva'


#2. tek kelime ile müthişti, santana lopez den 'girl on fire'


4x14 den ise özlediğimiz sesiyle emma pillsbury, will schuester ve mercedes jones dan 'getting married today'


16 Mart 2013 Cumartesi

barış hakmen'in son yemeği



barış'ın son yemeği yani pardon, son halka arzı olan bu fotoğraftaki gizemli elin sahibi kim acaba? cevabı veriyorum: simay!
ve sinanerler bütün varoşları sinaner köşküne topladıktan sonra ikinci halka açılımını yaptılar. nasıl seviyorum nasıl bayılıyorum onlara belli değil. ebru sinaner, banu sinaner ve barış hakmen muhteşemler. damat güney paşayı da onlar kadar olmasa da seviyorum. melda yalgın daha önce de dediğim gibi bu dünyada kendisinden daha kötü insanlar olduğunu öğrendiği için hayal kırıklığına uğramış durumda. cemre ise kendisine tanınan şansı eline yüzüne bulaştırdı biliyorsunuz. bu yüzden onu artık officially sildim. burak çatalcalı karakterinin ise yalandan önemli yapılma çabalarını gözlerimi devirerek izliyorum. bu arada bu muhteşem kare için bütün kuzey güney ekibine teşekkürlerimi sunarım.
sinanerler'in basın mensupları karşısında gövde gösterisi sürerken şirkette de başka bir kutlama vardı. moda tasarımı okuyan ve sinaner holding bünyesinde fayans tasarımı yapan zeynep'in yönetim kurulunun başına geçmesi, dizideki tek deforme olmayan karakter fabulous can bey(bence sebebi fazla sahnesinin olmaması) ve sinaner holding'in 40 yaş üstü mensuplarıyla kutlandı. ancak zeynep kendi kutlamasına depresyon kazağıyla gelerek ruh halinin karanlığını bize kez daha gösterdi. gerçekten zeynep'in halka arz toplantılarında ne işi var?
melda yalgın-güney ayrılığı bu bölüm kelimelere de dökülerek miladını doldurdu. güney'in için de sırf 'güney, kuzey'i çok kıskanıyor' dedirtmek için bu ayrılık dolayısıyla handan hanım ile arasındaki konuşmayı yapması saçmaydı. ne kadar güzel her şey kuzey'in etrafında dönüyor. banucuğumun konuşulanları duyması ise yaralayıcıydı. ama tabii ki de banu, sinanerler'in en belirgin genetik özelliklerinden biri olan ikiyüzlülüğü doğuştan yapabildiği için(hatta sinanerler birbirlerine karşı bile böyleler, onlara hayran olmamak mümkün değil) hiç bir şey duymamış gibi davranabildi.



ebru sinaner iki bölümdür smackdown yapıp duruyor çok hoşuma gidiyor. geçen bölüm melda yalgın, bu bölümde cemre ve kuzey. kuzey'e cemre için kız arkadaşın dedi ya mükemmeldi. gerizekalı kuzey sana bu kelime içinde bile tahammül edemiyor aptal cemre. ya 5 sezon sonra yapacağınız ilk gecenizde üstüne kusarsa ne yapacaksın?
neyse ebru sinaner'in elinde gazeteyle çemkirmesi bana yaprak dökümünde nejla'nın kaynanası suzan hanım'ın elinde gazeteyle nejla'nın evini bastığı sahneyi hatırlattı. orada da nejla'nın ali sarper ile resmi gazetede çıkmıştı. ve mükemmel zevkli bir sahneydi. barışcığımında kapalı mekanda güneş gözlüğü takma sevdalısı olduğunu öğrenmemiz ona olan hayranlığımı ikiye katladı. tartışmasız en iyisi ise 'hah işte batman de geldi' idi.


hadi dedim bulaşmayayım, ama yapamadım. kuzey-şeref boks sahnesi tam bir fiyaskoydu. kuzey'in tek başına kum torbasını yumruklarken güzel dilimizde olmayan ses efektleri çıkarmasından başlayarak; şeref'in gelişi, dövüş sahneleri, jön asla dayak yemez kuralı, konuşmalar berbattı. şimdi bir yanda görkemli sinanerler bir yerde ise bu varoşlar. insan nasıl sinanerlerci olmaz ki? neyse konuşmalara gelirsek: hadi demet'in vicdanını rahatlatmak, ben elimden geleni yaptım demek için ilk bir kaç gün kuzey'in peşinden koşturması kabul edilebilir-bu kadar uzaması saçma da- daha bir kaç aydır tanıdığı kuzey için şeref'in bu kadar çabalaması. çok saçma. gerçi zaten şeref'in hasta kıza içi dışına çıksın diye pizza yedirmesi ve şiş boğazı asitten iyice yansın diye koca bardak kola içirmesinden mantıksız bir insan olduğunu anladık bu bölüm.


ve son sahne. artık cemre kına yakabilir. belanın etrafında döndü durdu dündü durdu sonunda götünü boklamayı başardı. tebrikler cemre, varoş kız tweetlerini hapishaneden atarsın artık. hiç cemre diye üzülmeyin. bu dizide gerçekten suçu işleyen asla hapse girmez. şimdi uzun uzun barış hakmen'i kim vurdu muhabbeti de yapmasınlar. yazımın başında da yazdım cevap simay. hatta ben bunu simay ile barış'ın ilk yattığı bölümle ilgili yazımda da yazmıştım. şimdi olay şöyle vuku buldu: hatırlarsanız simay önce barış'a gelmeyeceğim dedi. sonra işte barış ile cemre telefonda konuştu filan. bu sırada simay sarhoş oldu o batakhanede. sonrasında barış ile bir daha konuştular ve simay köşke gelmeye karar verdi ama bize bunları göstermediler. bizim gördüğümüz sahnelerde simay, barış'ı aradığında barış telefonu açmadı. pencereden bakıp odadan çıktı. onu arka kapıdan almaya gitti çünkü ilk konuştukları gibi. neyse o sırada yine barış bir şeyler dedi simay'a büyük ihtimalle ama bunlar yattılar filan(çünkü barış son sahnede yerde yatarken bornozlaydı). sonra cemre geldi. barış, simay'ı sakladı bir yere. güvenliğin dediği gibi cemre ile barış şiddetli bir kavgaya başladılar. barış sinirle cemreye vurdu(cemreye barış vurdu diyorum çünkü ağzı kanıyordu, simay vurmuş olsaydı arkadan yaralanırdı çünkü simay'ı görmemesi gerek cemrenin) cemre yere düşüp sersemledi, bayıldı filan. sonra simay, barış'a şömine maşasıyla vurdu ve kaçtı. cemre ise uyanınca genel olarak bayılan insanların yaptığı gibi(!) önce eline en yakınındaki şey aldı ve sonra onu kucakladı? ya gerçekten sırf parmak izi olsun diye cemreye onu kucaklattırdınız ya helal olsun. eminim kuzey güney'i izleyen azınlığın çoğunluğu gülmüştür o sahnede. ne yaptın be cemre az biraz geri kafalıydın, senden umudu kesmiştim ama bu kadarını ben bile beklemezdim. simay'ın barış'a bir şey yapıp suçun cemreye kalacağını tahmin etmiştim ama bir umut dizinin eski haline döneceğini düşünüp cemre'nin gerçekten bir suç işlemesini istiyordum gizli gizli.
umarım barış'ın kafasına kim vurduyu ferhat'ı kim vurduya döndürmezler. simay ile güney de bu olayla birleşecek şimdi. işte benim zamanım başlıyor canlarım, zaten ikisininde birbirlerine ihtiyaçları var şuan. son olarak ise barış'ın öldüğünü düşünmüyorum. daha burak çatalcalı'nın arabasını bozması ortaya çıkmadan ölemez barış, onun cezasını çekmesi lazım. ibret hikayelerinde hep böyle olur çünkü. koma filan düşünüyorum bir kaç bölüm. sonra da konuşmaz cemre hapiste kalsın diye herhalde. yani yine başa döndük. suçsuz olduğu halde biri içeride. ne kadar ilginç değil mi?
PS: sami'nin cemre ve kuzey'i desteklemesi saçmalık ötesi..

9 Mart 2013 Cumartesi

beni beni quinn'ini



glee'nin sezon arası bitti ve ben artık başa baş gidiyorum sonunda. ancak burada yazmak için baya geç kaldığım için 4.sezonun ilk yarısının geri kalanını iki yazıda hemencecik anlatacağım. kaldığımız yerden yani 4x8'den başlarsak eğer söz konusu thanksgiving bölümü benim her sahnesini ağlayarak izlediğim bir bölümdü. quinn fabray 4.sezonda ilk kez arz-ı endam sergiledi ve bu yüzden ilk yazım sadece bu bölüm üzerine. bölümün hemen başında duyduğumuz topuklu ayakkabı sesleri, özlediğimiz o seksi sesi ve uzamış saçları ile bir kez daha aşık oldum quinn fabray'e.




quinn fabray'in mckinleydeki macerasına bakarsak eğer gerçekten önemli sahneler olduğunu görürüz. ilk olarak marley ımsığını jake'e karşı koruduğu sahnede puck ile asla bitmeyen hikayelerine güzel göndermeler vardı. puck'ı severim ama bu quinn fabray'in ona fazla olduğu gerçeğini değiştirmiyor. eskiden olsa böyle demezdim. bu karara varmamın sebebi puck'ın 4.sezonda alabildiğine çirkin olması.


giriş sahnesinde mike chang'in sesini ciddi ciddi doya doya duymamızın yanında zaten quinn fabray'in gelmesi ile bir de dizinin ana aşk dörtgeninin bir yarısı ve aynı zamanda ikinci aşk üçgeni olan finn-quinn-puck üçlüsünü yan yana görmek çok güzeldi(ana aşk dörtgenimiz rachel-finn-quinn-puck, birinci aşk üçgeni ise rachel-finn-quinn).


bir başka bir araya gelen üçlü(hatta belki aşk üçgeni bile diyebiliriz artık, ilerleyen bölümleri bekleyin..) ise the unholy trinity idi. quinn-santana-brittany ayrı ayrı da harikalar ama bir arada olmalarını çok özlemişiz. bu arada santana tabii ki de bir fenomen ama üzgünüm quinn'in yanında onu görmüyorum bile. quinn fabray'e karşı öyle hastalıklı, öyle büyük bir bağlılığı ve acizliği var ki. ama bu ona çok yakışıyor. herkese üstünlük sağlayan santana sonuçta hep quinn'e ulaşmaya çalıştı.



daha önce söylemiştim zaten ama bu bölümle resmi olarak kitty wilde benim favori listeme girdi. kendini quinn fabray'e adaması mükemmel. ona o kadar hayran hayran bakıyor ki aşağıdan aşağıdan. yarışmayı ise kitty yüzünden kaybettiler bir bakıma ama büyük suç aptal marley'in. işte böyle süzme saf salak aptallara dayanamıyorum. bana onlar her türlü kötülüğü hak ediyorlarmış gibi geliyor.


en güzel sahne ise kesinlikle quinn ve santana'nın hesaplaşma sahnesiydi. birbirlerine hem düşman hem de dost olan insanları çok severim. enerjisi yüksek ve kendi doğru yanlışları olan insanların ilişkileri böyledir genelde ve bence sürekli iyi ve ya sürekli kötü ilişkilerden daha sağlıklıdır. çünkü birisini asla tamamen sevemezsin. severim diyenler kendilerini ve karşılarındakini kandırırlar. ve tabii ki quinn fabray'in üniversitedeki evli hocasıyla ilişkisi olacaktı. gizli güçlü kadın kulüplerine üye olacaktı.. o kadar quinn fabraylik ki.. gleede bir sürü karakterin çok çabuk değiştiklerini söylüyor insanlar. ama bakarsak ana hatta asla değişmiyorlar. santana hep iğneleyiciydi, lezbiyen olduğunu kendi de kabullendikten sonra daha yumuşak bir karakter oldu ama kara mizah tarzı değişmedi. rachel hep levelı düşük biriydi. şuan seksi giyinerek ve ya saçına ek takarak mükemmel olmadı hala levelı düşük(kızım rachel ikinci sezonda o burnunu yaptıracaktın ben sana dedim). kurt ise hep kusursuzluk üzerine bir karakterdi ama aşağılanıyordu. blaine'in ona olan aşkı ve junior promda kraliçelik tacını korkusuzca takmasıyla karizmasını kazandı. yani yine temsil ettiği kusursuzluğu taşıdı(ama şuan ki giyim tarzını pek beğenmiyorum, eski sevgilisi blaine gibi aşırı burjuvazi giyiniyor çünkü hatta ondan kötü çünkü blaine de kaliteli hipster esintileri de var). quinn fabray ise bir başka kusursuzluk örneği. aynı anda pembe dizilerin bütün esas kızlarına ve bütün kötü kadınlarına başarılı bir gönderme. bu yüzden hem erdemli hem de kötü. bebeğinin finnden olduğunu söylerken de, rachel ve santanaya dünyayı dar ederken de, sam'i aldatırken de, shelby corcorandan bebeğini iftiralarla almaya çalışırken de masumdu. ama glee kulübüne her geri dönüşünde de bir kirli hesabı, mezunuyet kraliçesi olmak için aslında yürüdüğü halde sakat numarası yapmasında da kötülüğü vardı.

gelelim bu bölümün şarkılarına:

quinn fabray, noah puck puckerman, mike chang, santana lopez, mercedes jones ve finn hudson'dan ağlatan
'homeward bound-home'





the unholy trinity yani quinn fabray, santana lopez ve brittany pierce dan 'come see about me'




son olarak ise isabelle wright, kurt hummel, rachel berry, brody weston ve isabelle'nin moda ikonu arkadaşlarından 'let's have a kiki-turkey lurkey time'



7 Mart 2013 Perşembe

life of ebru sinaner



kuzey güney bu hafta oldukça fantastik, hızlı bir bölümle karşımızdaydı. genelde kuzey güney yazılarımda önce mahalledekilerden bahsedip sonra sinanerlere geçerek yaparım. ancak bu hafta önce pırıltılı ve bol entrikalı hayatları ile sinanerlerle başlayacağım.


goodbye my lover, melda yalgın



melda yalgın'ı alt edebilecek tek insan tabii ki de damarlarında kan yerine buz akan diva ebru sinanerdi. melda yalgın bir alev topu gibi güney'in odasına giderken ebru sinanerle karşılaştı. sonrasında ne oldu, neler yaptı da melda yalgın arkasına bakmadan kaçtı. bin beter olarak sürgün edildi ana kraliçe tarafından. resmen melda yalgın pes dedi. ebru sinanerciğimin hayatı ne eğlenceli sürekli entrika. banu ile güney evliliklerine devam ve melda yalgın'ın sahneden çekilmesiyle simay için güney yolu da açıldı. banucuğumun o çocuklardan birini evlat edinmek isteyeceğini söylemiştim size daha önce. sinaner köşkünde ki bu haftanın sırrı barış'ın gizli misafiriydi. mahalledekilerin hayatına arada küçük sahnelerle giren çıkan simaycığım sonunda sinanerler tayfasına katıldığı için çok memnunum. barış, simayla gönül eğlendiriyor, oynuyor ama barış'ın bilmediği bir şey var: simay'ın 'exit' kapısı yoktur. bu zamana kadar yaşadıkları ileride başına geleceklerin yanında hiçbir şey değil. gizli misafirinin simay olduğunu bir tek güney'in görmesi de güney-simay ilişkisine bir cephe daha ekledi. geçen yazımda iptal edildiğini düşünmüştüm. ama şimdi simay'ın uzun intikam listesine barış da eklendiği için daha da geniş çaplı bir birliktelik olacak belli oldu. cemre'nin yüzüğü de yazın yayınlanan fragmanlarda simay'ın parmağındaki yüzük belli oldu. barış'ın ise askerden gelmiş gibi önüne gelen her kadının peşine takılmasına bir anlam veremedim. gerçi can bey'in lise düzeyindeki sevgililer gününe denk gelen, ergen doğum günü partisini düşünürsek eğer yeni yetme gençler gibi davranmasını anlayabiliriz. hele hele zeynep'in 'devvvvaaammmm' diye tekila açlığını vurguladığı anlar... neyse zeynep ile ilgili tek komik konu bu değil. barış ile venüs'ün öpüşmesini çekmeden önce salıncakta sallanması dizinin en fantastik anlarıydı. ama bence zeynep, ex sinaner cemreye kızdığı için o fotoğrafları yine de silmemeliydi. simay olsa ne olur ne olmaz deyip saklardı. ama tabii ki zeynep, ucuz ve aptal kötülerden olduğu için bunu akıl edememiştir. zaten evde sesli sesli planlarını dile getirmeye de başladı. iyice 90'ların dizilerinin kötü kadınlarına döndü. burak çatalcalı desen iyice septik oldu. adam normal hayatını yaşayamıyor kuşkudan şüpheden delirecek.
handan hanımcığım ise bu bölüm göz doldurdu. cemreye olan sevgim azaldıkça handan hanım'ı seviyorum. toplumun boşanan erkeği gördüğü yerle boşanan kadını gördüğü yeri iyi açıkladı. bölümlerdir yapılan sami ikinci kez evlensin propandasına karşı bir bakıma senaristler işin bu tarafından da baktıklarını kanıtlamaya çalışmışlar.


problem üvey çocuk




sıkıcı mahalledekilere gelirsek eğer bir soru ile başlamak istiyorum: aynur hanım'ın besili gıcık oğlunu öldürmek isteyen kaç kişiyiz?
cemre ve zeynep ikilisinin okuma bayramında en güzel şiiri kim okuyacak çekişmesi yapan bebeler tadındaki savaşı artık gına getirdi. tek güzel sahne zeynep'in gülten hanım'ın ayaklarına su dökmesiydi(gülten hanım'ı mahallenin muhtarı seçtim bu arada). bir de itiraf edeyim, ben artık zeynepten o kadar nefret etmiyorum. gerçi yine gereksiz ve saçmalıyor ama. üstelik hem sinanerlerin hem de mahalledekilerin sahnelerinde boy gösterdiği için kendisinin bir duble üyeliği olduğunu sanıyorum ay yapımla. gerçi her iki kesimin sahnelerinde de sadece kuru kalabalık. cemre ve demet'in 'vu huu girls' sahneleri ise oldukça yapay, gerçekçilikten uzaktı. resmen öykü karayel 'ben bu sahnede ne yapıyorum' diye düşünmüş. anladım ben rol yapışından. o muhabbetler asla böyle değil çünkü. kuzey gelince cemre'nin 'dans et benimle' demesi ve cereyan ettiği sahne gleede ki rachel ve finnden çalıntı. ikisinin rachel sarhoşken böyle bir sahnesi vardı. komik olan tek şey ise cemre'nin romantik söz isteği üzerine kuzey'in 'panda' demesiydi. kuzey üzgünüm ama çok galpsın. sami pisliğine gelirsek eğer; bütün beddualarımız tuttu handan hanımcığımla ettiğimiz. halvet gecesi kursağında kaldı mendeburun. aynur hanım da gezip tozup sürteceğim sanıyordu, hasta bakıcısı olacak şimdi. bu arada aynur hanım çok iyi bir profil çiziyor ya korkuyorum altından bir pislik çıkacak diye. kesin bir hesabı olmalı. çünkü kadın gerçek değil gibi duruyor. bir beyaz kadın ticareti eylemleri, uyuşturucu kaçakçılığı durumları olabilir. olursa da pek güzel olur. demet'e de ayrı gıcığım. bir kendini savunamadı kız. kuzey senin neyin ki gerizekalı(cemre gibi söyleyin). saçma saçma işler. iki insan birbirini seviyorsa ezemeyecekleri kimse yoktur. aç koynunu konsun şeref işte..
mahalledekilerin yeni üyesi taksi şoförüne de aşırı gıcığım. her yerden bitiyor dipçik gibi, parazit.

uzun zaman sonra çok eğlendim kuzey güney de. devamı gelir umarım.

1 Mart 2013 Cuma

the talented mr.güney tekinoğlu




kuzey güney de tam bir güney tekinoğlu hortumu ilerliyor artık. kuzey fırtına gibi arsız ve dağınıksa, güney de hortum gibi önüne geleni içine katıyor, dağıtıyor. tabii bu da benim çok hoşuma gidiyor. madem akıllı uslu güney'i kötü yaptınız hakkını verin değil mi ama?

gülten hanım'ın foyasının ortaya çıkmasına çok sevindim. tamamen haklı haksız fark etmeden iyi-kötü diye ayrılan dizinin karakterlerinden sıkılmıştım çünkü. gülten hanım'ı da samiye destek verdiği kınıyorum. bir de nikah şahidi olmuş bak bak bak. handan hanım'ın nikaha gelmesi konusunda kararsızım. büyük ihtimalle ebru hanımdan aldığı gazla 'yıkılmadım ayaktayım' demeye geldi ama bilemedim. çok kaybetmiş bir izlenimde yaratabilir. bu arada aynur hanım'ın oğlu tam anlamıyla gıcık.
barış konusuna dönersek eğer orada da tam emin değilim. eskiden kuzey güney de bir şey olması için sindirmemiz gerekirdi. şimdi ise her şey o kadar çabuk oluyor ki olayın ağırlığını hissedemiyoruz. kuzey ile simay ilk ayrıldığında ben simay'ın barış ile olacağını düşünmüştüm. o zaman olsa bu olay beni mutlu edebilirdi. ancak şuan güney ile olacağı alt yapısı yapılıp barış ile olunca pek hoşuma gitmedi. hele barış'ın zarf olayını da düşünürsek. ne oldu yani güney-simay rafa mı kalktı? iptal mi? madem emin değilsiniz öyle bir fragman yapmayaydınız. simay, zengin ve kötü birinin metresi oldu yine ama güney'in değil barış'ın. iki kardeşin arasındaki tek kız cemre olsun diye mi yapıldı bu şimdi? bilmiyorum. güney-simay efsanevi olabilirdi. yine de belki ileride olur. bu arada ben bir kaç yazı önce simay'ın sinaner köşküne girmenin bir yolunu bulacağını söylemiştim değil mi? kapı aralandı ha ne dersiniz? ve bebeğim simay şantaj konusunda barış'a çektiği nutukla bu konularda ne kadar uzman olduğunu kanıtladı. 'birinin elinde sana karşı bir şey varsa hatıra diye saklamaz, zamanı geldiğinde kesin kullanır' dedi ya orada zevkten öldüm. bebişim benim ya kendi hayat felsefesini söyledi resmen.
melda yalgın-güney meselesine gelirsek eğer; şeytani iş kadınımızın sahalara geri döndüğüne çok sevindim. 'çok büyük bir arazi var, ucuza kapatmamız gerek' işte benim özlediğim melda yalgın. şimdi o çocuk yurdunu da oraya yapmak için kullanacaklar. hatta banu oradan bir kız çocuk bile evlat edinebilir. bu arada melda yalgın'ın gecelikle yatakta güney'i beklemesi çok arabesk üzgünüm. ne demek bu? eş dışarıda metres yatakta?
ve deniz çok karizma. kuzey, deniz'e aşık olsun da cemre kalsın ortada bok gibi. ucuz ucuz deniz'e taktı zaten şimdi de. valla barış çok haklı, cemre çok varoş çok. üstelikte bence artık dizilerde üçüncü kişiler yüzünden ayrılmalar ve herkesin sıra halinde esas kız ve esas oğlana aşık olması çok saçma. biraz başka aşk ilişkileri de görelim artık.




ve son olarak çok çok çok mutlu olmasını istediğim banucuğumun handan hanım'ın saçlarını kırptığı anlardan bahsetmek istiyorum. tek kelime ile muhteşemdi. çok zevk aldım. handan hanım'ın aynanın karşında ağlaması, banu'nun onun saçını zevkle kesmesi ve handan hanım'ın korkudan titremesi bölümün en iyi anlarıydı. bir de güney bir bakayım nasıl olmuş diyor. kesinlikle güney tekinoğlu mükemmel bir karakter oldu. anlamadığım şey ise banuyu handan hanım'ın saç modelini değiştirmesinin hemen ertesi günü nasıl saldılar? başkalarına da gülten hanımlık yapsın diye mi?
ve handan hanım'ın banuyu yıkarken kolunun ıslanması diyorum başka bir şey demiyorum. finito...