29 Kasım 2012 Perşembe

kuzey güney: rise of güney tekinoğlu




kuzey-güney kardeşler yüzünden zaten pekte sağlam olmayan dengem iyice şaştı. bir bölüm güneyci öbür bölüm kuzeyci sonra tekrar güneyci olmaktan yoruldum. kuzeyin azgın dalgaları gözüme batacak derecede itlikler yaparken güney ise sakin ve sıcak sularında ağır ağır mantıklı bir şekilde yürüyor.
bu arada buradan senaristlere seslenmek istiyorum: iki erkek kardeş arasındaki anlaşmazlık her bir araya geldiklerinde itiş kakış yapmalarına sebep olmaz. ayrıca kuzey gibi tek yönlü bir insanın hiç delikanlı olmadığını sadece kuru gürültü yaptığını hepimiz biliyoruz. delikanlılık kardeşini silmek, herkesin yanında onun lafını etmek değildir. aralarındaki cemre olayını geçtim kuzey'in aslında izlerken güldüğümüz eğlendiğimiz sahneleri gerçek hayatta çekilmeyecek türdendir ve kimse etrafında öyle bir insan istemez özellikle italyada moda tasarımı okuyanlar( bu lafım sanaydı zeynep tabi anlayana ). başa bela bir eş, saplantılı bir eski sevgili ve kuzey için her şeyi yapabilecek ona aşık evli bir kadından sonra şimdi birde hizmetçileri ile yüz göz olmuş seçkin bir kadın gibi gösterilmeye çalışılan ama azgın bir milf olduğu her halinden belli bir galeri sahibi olcay denen kadın musallat oldu kuzeye (bu arada kuzeyin bardaki halleri nasıl bir zavallı olduğunun kanıtı değil mi?). ohhh senaristler ohhh seksist olmak çok güzel ha? cemre seks yapmak için kuzeyi beklemek zorundayken kuzey önüne gelenle yatsın kalksın. nasıl olsa toplum bunu destekliyor gelsin reytingler gelsin. bir kaç bölüm önce kuzey benim nikaha ihtiyacım yok demişti. bir erkek olarak bunu söylemesini eminim yürü be koçum nidalarını yükseltmek için yaptınız ama daha önceki yaprak dökümü dizinizde benim nikaha ihtiyacım yok diyen iki kadın yani leyla ve ferhunde izleyiciler tarafından hep ahlaksızlıkla suçlandılar.


 şimdi kuzeyin doğum günü ya 23 kasım, umarım senaristler aynı zamanda simay ile evlilik yıl dönümü olduğunu unutmazlar. neyse ben simay-güney ilişkisinden çok umutluyum. gerçekten ikisinin yaptıklarının tadı damağımızda kalacak. aralarında gerçek bir uyum, çekim var. bakalım ne zaman olacak deyip heyecanla bekliyoruz. bu arada handan hanımın tanıtım fragmanındaki sahnesi oldu. tabii ki fragmandaki aynı sahne değildi ama çok benzeriydi. güney-simay resminden sonra öbür kareye geçersek kuzey'in nasıl bir hayvan olduğunu anlarız. fotoğrafa bakarken aklımda beliren tek şey güney-simay ilişkisinin bütün bunların intikamını alacağı. ve buradan cemre ve zeynep'e seslenmek istiyorum: kuzey belirli bir yakınlık derecesini geçtiği kadınlara böyle davranıyor kızlar. e ne yapsın o andaval babasından böyle görmüş. hadi simay ucuz kurtuldu ama siz ömrünüzün geri kalanını handan hanım olarak geçirmek istiyorsanız buyurun catfight'a devam.




sinaner kısmını en sona ayırdım çünkü en zevklisi onlar. işte bu sahneden sonra güneyci olmaya çok daha yaklaştım. cemreye her fırsatta aşkını söylemesi kuzey gibi bir ezik olmadığının kanıtı. beni herkesin cemreye aşık olmasından daha mutlu ne edebilir? bu arada cemre'nin aile yemeğinde banu'nun 'barış ve canın asistanı olarak mı şirkette çalışacaksın?' demesi üzerine 'seninde dediğin gibi ben artık cemre hakmen'im şirketimiz için çalışacağım' demesi mü-kem-mel-di. e gelin kaynanasına benzermiş. barış'ın da çok hoşuna gitti böyle demesi zaten can ile o bakışmalarını kaçırmadım. ya barış o kadar cool bir adam ki, hem cemreyi banu ve ebru hanıma ezdirmiyor hem de cemre'nin onları nakavt etmesi resmen barış'ın hoşuna gidiyor. yalnız barış cool broluğunu cemre'nin ilk gece aynı odaya gidecekleri korkusuyla yukarı çıkarken 'sen şu odaya' demesiyle taçlandırdı. hele hele şirkette kuzeye çektiği ayar harikaydı. ee kimin oğlu ebru sinaner'in soğuk taş kalbinden parçalar taşıyor oda. bu arada burak çatalcalı olayından bıktım. şu katil kim olayı da kabak tadı verdi. resmen o sahneler çıktığında muhteşem yüzyılı açmak istiyorum-ama açmıyorum çünkü oda psikolojimi kötü etkiliyor, bir sahne bile izlesem kendimi sarayda hissediyorum-. ayrıca kuzey-burak ittifakı çok saçma değil mi? ben bu yaşıma kadar bir sürü insanla o ya da bu şekilde karşı karşıya geldim asla gidip kimseye gel onlara karşı birlik olarak demedim yani. ayrıca kuzey, sinaner şirketinde güvenlik sayısının arttırılmasından başka bir işe yaramaz. ha bir de kuzey ile ayrılmasından sonra aylardır seks diye inleyen zeynep belki hem burak çatalcalıyı hem kuzeyi yatağa atar. bu arada bölümlerdir kayıp olan, ferhat'ın seçilmişi sümer'in sonunda nerede olduğunu öğrendik. zavallım ferhat'ın ölümünden kalan pislikleri temizliyormuş. ya madem doğru düzgün rol bulamayacaksınız niye tekrar dahil ediyorsunuz simay-sümer davası bittikten sonra diziye ha?

neyse ben galiba artık güneyciyim, kuzeyden hevesimi aldım.

28 Kasım 2012 Çarşamba

sanatsever upper east sidelılar


biliyorum gossip girl'ün 6.sezon 6.bölümü hakkındaki yazım için biraz geç kaldım ama tek yaptığım şey dizi izlemek değil. başka şeylerde var hayatımda ve siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz demek istiyorum.


YUKARI DOĞU YAKASI İÇİN SANAT=ENTRİKA




eski sanatçıların eserlerinin para yapmadığı dönemlerden sonra günümüz yaratıcılarının eserlerinin sanat değeri dışında kartvizit ve entrika aracı olarak kullanılması en sevdiğimiz yukarı doğu yakalıların en seçkin huylarından biri. lily'nin sevgili tablosu bart'ın kirli işlerini saklamasıyla chuck'ı tabloyu ele geçirmek için açık arttırmaya soktu. lily-chuck-ivy açık arttırma sahnesi çok eğlenceliydi. ancak size daha önce söylediğim gibi ivy'i saf bir kötü yapmaları biraz senaryo kusuru ki zaten böyle olmadığını ivy'nin telefonda çoğunuzun lola sandığı ama aslında doktor van der woodsenla konuşmasından oynadığı role artık dayanamıyorum demesi onun saf kötü olmadığının kanıtıydı. bu arada ivy'nin rufusla olan ilişkisinin bir fail olduğunu düşünüyorum. cvsi için kötü bir referans rufus ilişkisi. çünkü rufus'un pilot bölümdeki boynuna taktığı deri parçasını unutamıyorum. bir de lily'nin en güzel tablosu bölümde bahsi geçen değil, girişteki prada yazanı.



MODADA GÜNAH ÇAĞI





gossip girl biliyorsunuz ki format olarak başka dizilere, televizyon programlarına, sinemaya(gossip girl'ün her bir bölümünün ismi bir filmin isminde, bölüm içeriği ile ilgili kelime oyunu yapılarak oluşturuluyor) politikaya, dine, edebiyata falan açık açık gönderme yapan bir dizi. kendi içinde hepsi fenomen olan karakterleri ve temsil ettiği şeyler açısından benim için kült bir dizi. ve bu kültlüğünü artık başka olgulara gönderme yapmasının dışında kendi geçmiş bölümlerine de gönderme yapmaya başlayarak kanıtladı. bizimkiler lisedeyken masumiyet çağını sahnelemişlerdi hatırlarsınız-ki bu bana sürpriz oldu çünkü şuan masumiyet çağını okuyorum-. nelly yuki, yaşlı bayan mingott rolündeydi. blair'in o nelly yuki'nin yaşlı bayan mingott kılığındaki fotoğrafları ile ona şantaj yapması çok güzel bir ayrıntıydı. ayrıca genel olarak göndermelerin çoğunu yapan blair'in jenny ve vanessayı bize hatırlatması da gayet güzeldi. blair şimdi moda dünyasındaki hayatına lisedeki zorbalığı ile devam edecek. ancak ben blair'in lise üniformasını temel alarak yeni bir koleksiyon oluşturmasını çok bayat bir fikir olarak buldum. zaten liselerde herkes o üniformayı istediği gibi kombinleyerek bir moda oluşturuyorlar. ve bunu lisede okumayan insanlar tarafından giyilmesi biraz o lisenin bitimi ile başlayan gerçek hayat olgusunu zayıflatır. ama bizim ülkemizde o koleksiyon tutabilir. nasıl olsa artık okul üniforması bu eyalette kalkmış durumda. hazır bahsi geçmişken ben bunun çok saçma olduğunu düşünüyorum çünkü okul üniforması gayet şık bir şey ayrıca ben lisedeyken o üniformayı istediğim aksesuarlarla süsleyerek gayet tarz bir hale getiriyordum. günümüz öğrencilerinin elinden bunun alınmasını istemezdim doğrusu.



PRENSES ELEKTRA VESPALI PRENSİNE KAVUŞTU




hepimiz serena'nın elektra kompleksi olduğunu ama bundan daha büyük saplantısının vespalı erkeklerle yatmak olduğunu biliyoruz. dan ve serena arasında bu bölüm yaşananlarda ikisinin ilk randevularına göndermeler taşıyordu-vespa, bilardo, ördek yemeği-. ayrı ayrı pamuklara sarmak istediğim ama artık birlikte olmalarını istemediğim chuck ve blairden sonra dan-serena gerçekten çok iyi geliyor. dizide daha önce bir çok asansörde kalma olayı oldu(serena-dan vol.1, serena-blair, blair-dan, serena-dan vol.2) yine bize onları hatırlatan güzel bir asansörde kalma olayı oldu dan ve serena arasında. final sezonu gerçekten 'son' olmasının hakkını veriyor. bize geçmiş bölümlerin önemli sahnelerine doğru küçük yolculuklar yaptırıyor. final sezonunun 8.bölümde ise bir thanksgiving konsepti ile karşımızda olacaklar, heyecanla bekliyoruz-biliyorsunuz ki yukarı doğu yakasında thanksgiving aile bağlılığı, bir araya gelme filan değildir, en kirli sırların ortaya çıkmasıdır-.


gossip girl kimine göre çok dallanıp budaklanmış olaylar zinciri içinde olabilir. ancak dizi belirli bir hatta ilerliyor ve kesinlikle senaristler bizim senaristlerimizin yaptığı gibi nabza göre şerbet vermiyorlar. ana çizgiden asla çıkmadı gossip girl. başlarını izleyip dan ile blair'in olduğunu duyunca 'iyi ki bırakmışım' diyenler izlemedikleri için o yumuşak geçişleri asla göremediler. ki dan-blair ilişkisi sezon 1 bölüm 4 ten beri düşünülen ancak sezon 3'ün sonunda hissettirilip sezon 4'ün ikinci yarısı bir şeyler olan ve esasen sezon 5 te gerçekleşen bir şeydi. ayrılık vakti yaklaştıkça hepsini daha çok seviyorum ve finale yaklaştıkça gerçekten büyük bir son olacağını düşünüyorum.

22 Kasım 2012 Perşembe

kuzey tekinoğlu nasıl Viktor Navorski oldu?




tom hanks'in terminal filmini izleyenler bilir, tom hanks yani viktor navorski hava alanında sıkışıp kalmıştır. kuzey güney de bu bölüm hava alanı konseptinde karşımızdaydı. kuzey'in hava alanına gidişi bile o kadar uzun sürdü ki sakalları uzadı. bölümlerde konsept belirlenmesi olayını çok severim. 50.bölüm için de çok hoş bir temaydı. geçen bölüm hakkında bana söylediklerimi bütün cephelerde yutturdu kuzey güney. ama ben bunun için mutluyum çünkü çok iyi bir bölüm izledik.

CEMRE'NİN BERLİNDE DIMDIZLAK KALMASINA RAMAK KALA



bir an cemre yapayalnız berlinlere gidecek diye yüreğim hop hop etti. birbirlerini bulup kavuşamamalarına ise çok sevindim. kuzey mantıklı şeylerle karşımızdaydı bu bölüm. üstelik geçen bölüm kuzey, güney'e küfrettikçe içimde kabaran güney sevgisi, kuzey'in güney kendisine borçlu olsun diye hapse girdiğini itiraf etmesiyle söndü. yeniden kuzeyci oldum. kuzey'in yurt dışına çıkma olayının imkansız olduğunu söylemiştim geçen yazımda ki senaristlerde bunu bize bu bölüm gösterdiler. ve yine mükemmel tahmin yeteneğim sayesinde taa sezon başında demet ile şeref arasında bir şeyler olacağını anlamış ve sizinle paylaşmıştım. artık bu bölümden sonra bu konuda hepimiz hem fikiriz değil mi? şu taksici ise baya iyiydi, oturduğumuz yerde güldürdü kerata.


AVA GİDEN AVLANIR




geçen bölüm zeynep, simay'ı arayınca iş birliği falan yapacaklar diye ödüm koptu. ama simay o gerzeğe ağzının payını verdi. onu bin beter etti. ya sen kendini ferhunde mi zannediyorsun zeynep? insanları yönlendirebileceğini mi zannediyorsun? üstelik karşında simay gibi bir efsane varken. valla yüzümü kara çıkarmadın simay. her şey bittikten sonra boşan kuzeyden de senle ben nikahı basalım. ha düğünde olur benim ilk evliliğim olacak. bir düğün hevesim var, seninde ikinci düğüne hayır diyeceğini sanmıyorum.


GELİN KISMETİYLE GELİRMİŞ





sinaner cephesinde ise cemre'nin evliliği uğurlu gelmiş, banu hamile kalmıştır. yalnız son bir kaç bölümdür içimde büyüyen banu sevgisi yüzünden güney'in bebekleri olacağına sevinmemesi beni ondan soğutmuştur. geçen bölüm sempatimi kazanmıştı halbuki güneyciğim. bebek haberi karşısında köşke yamanmak için hiç bir fırsatı kaçırmayan handan hanımın 'ona ben koklaya koklaya bakacağım' bık bıkları gözümden kaçmadı. bir de ebru hanıma sarıldı ama ebru sinanerciğim ona sarılmadı ya orada koptum. ama bana ilginç gelen ebru sinaner'in bu bölüm çok iyi olmasıydı. bebek haberine bile sevindi ki ben onun sevinmek gibi duyguları olduğunu bilmiyordum. o sadece birilerine kötülük yaptığında zafer ifadesi takınırdı. barışçığım desen yürekleri dağladı. gülten hanımın hayriye hanımı geçen boşboğazlığı sayesinde cemre'nin peşine düşmüştü ki vazgeçti(sözünü ettiğim hayriye hanımın boşboğazlığı leyla, nazmi ile nişanlıyken ferhunde'nin çantacısı gülşen'e nazmi'nin doktorluğu ile hava atmak isterken nazmi'nin adres bilgilerini vererek ferhunde'nin ona ulaşmasını sağlamış, leyla'nın geleceğini batırmıştır). koskoca barış hakmen böyle varoş varoş şeylerle uğraşır mı zaten ya. bir de cemre'nin teknede söylediklerinin sebebinin kuzey olduğunu anlayınca cemreyi de anladı, klasını konuşturdu ve onu serbest bıraktı. ama cemre benim dizilerde en çok sevdiğim şey olan KOCASINA DÖNME eylemini gerçekleşti. barış ile ikisinin iyi bir ikili olduğunu düşünüyorum üstelik ben. ve cemre artık cemre hakmen olduğunu kabul etti. birlikte aile yemeği de yediler. hepsini ziyagil tarzı aynı masada gördüm ya tamam bana karada ölüm yok. bu arada mahallenin yarısı sinaner köşkünde ha-cemre, güney, handan hanım-. yakında ebru sinaner de hüssükle evlenirse hiç şaşırmam.

50.bölüm olmasının hakkını veren kuzey güney, cemre-kuzey gerilimini açısından doyurucu bir bölümle karşımıza çıktı. ama bölümün yıldızları zeynep'i alev alev yakan simay ve cemreyi serbest bırakması ile asaletini gösteren barış hakmendi. ikisininde evimin ferdi olmasını istiyorum. barış paris'e filan götürür, sınırsız alışveriş yapsam gıkı çıkmaz. simay desen türk kahvesi yapmayı biliyor üstelik onunla aynı evde olunca herkesin ne yaptığını öğreniyorsun, çünkü simay her şeyi bilir, duyar ve görür. bir de gülten hanım ev arkadaşım olsun isterdim. onunla da kahvaltıda müge anlı izleyip, simay'ın yaptığı kahveleri içerken bugün ne giysem'e bakıp akşam yemeğinde de esra erol izlerdik. bu sırada barışta sinaner holding'e gidip geleceğimizi güney'e kaptırmamak için sahte imzalarla bütün hisseleri ele geçirir filan. aslında ebru sinaner, cemre ve kuzey de favorilerimden biliyorsunuz. ama onlarla yaşanmaz. evde ebru sinaner varken her an öldürülme tehlikesiyle, kuzey'in ise çat çut lan man ları ve sürekli takındığı sinirli surat ifadesi ile kendi evimde diken üstünde oturmak istemem. cemreyi istemememin sebebi ise onu düşündüğümden. hazır köşke yerleşmişken rahatını bozmak istemem-evet köşkte yaşamıyorum-. kızcağız biraz pırlantalar içine girsin bolluk sürsün (üçüncü kez ferhunde'den alıntı yapıyorum hadi hayırlısı).
neyse ben büyük bir keyifle izledim. artık bundan sonra kuzey güney bitse sinaner köşkü diye bir spin-off başlatsalar hiç üzülmem-ki köşk çok entrikalı olacak artık-. aşkım simay ise nasıl olsa oraya girmenin de bir yolunu bulur ondan da mahrum kalmam.
yazımı fark ettiğim bir şey ile bitirmek istiyorum. belki bunu daha önce başkaları fark etmiştir ama ben kimseden duymadım. kuzey ile güney küçükken sami pisliğinin handan hanımı dövdüğü bir flashback var. orada kuzey artık babası annesini dövmesin diye cam bir şey kırıp güney'in alnına batırmış sonra da kendi çenesine batırmıştı (tartışmasız en iyi sahnelerdendi). sonra çocukları kan içinde görünce sami, gülten hanımı dövmeyi bırakmıştı. kuzey güney'in jeneriğinde ise en son kuzey güney yazısı gelince arkadan bir cam parçası gelip kuzey yazısını aşağıdan, güney yazısını ise yukarıdan kesiyordu. bilmiyorum tesadüf mü ama eğer o çocukluktan kalan kuzeyin çenesindeki ve güneyin alnındaki yaraya göndermeyse bravo diyorum ve jenerikteki o anı koyarak yazımı noktalıyorum.


21 Kasım 2012 Çarşamba

upper east side da hiç bir katilyon skandalsız geçmez



NATE'İN ÜÇÜNCÜ KEZ SOSYETEYE TAKDİMİ




gossip girl de katilyon bölümlerini hep çok sevmişimdir. bu bölüm diğer iki katilyon bölümü kadar harika olmasa da 6.sezon içerisinde şimdiye kadar yayınlanan en iyi bölümdü.
baştan söyleyeyim blair hiç güzel kıyafetler tasarlamıyor. şu sage'in üstündeki perde ne ya? gerçi sage'in biçimsiz aşırı minik hatları da elbisenin böyle durmasını sağlamış olabilir. zira bu biçimsizlik onda genetik. babası steven da da bir biçimsizlik söz konusu. aynı perde-aman elbise- serena'nın üstünde olsa eminin harika olacaktı. gerçi o tuvalet kağıdını sarsa harika olur. neyse nate ise üçüncü kez katilyonda birinin kavalyesi oluyor. zaten yakışıklılığı dışında hiç bir vasfının olmadığını düşünürsek onun için en uygun sahneler çanta gibi dolandığı sahneler.

DUYGUSAL ANLAR




serena ve blair'in kısa süren barışmaları ise gözlerimizden yaşlar akmasına sebep oldu. normal bir gossip girl sezonunda serena ve blair eğer sezona araları bozuk başlamışlarsa 5.bölüme kadar bir kez barışıp tekrar aralarının bozulup yeniden barışmaları gerekirdi. biz daha son aşamaya gelemedik ama ikinci kez araları bozuldu. bu arada dan'in blair'i serena ile aldattığının ortaya çıkmasına çok sevindim. uzayan sırların yeterince büyük olmadıkları zaman hemen ortaya çıkması taraftarıyım. gerçi sage'in oyunlarından bıktım. georgina da bana ulaş filan diyor. onun bu şeytanlık oyunları da sıktı. sonuçta sage, georgina'nın telefonunu çalıp yaptı bu işi. yani georgina intikam peşinde olmalıydı. biliyorum daha bitmedi ama ben steven'ın serenaya, nate'in de sage'e tekmeyi vurmasnını onları son kez görmemiz olmasını çok istedim.

YENİ ORTAKLIKLAR




zavallı ivy son sezon oldu bir türlü tam olarak senaryoya dahil edilemedi. ama ben bu sezonda bu kızı sevdiğime karar verdim. buna belki chuck ile olan ortaklığı etki etmiş olabilir. bu arada chuck ve blair'in kavuşamaması kokmadı mı artık? neyse güzelim ilişkiyi yapımcı ve senaristlerin reyting uğruna batırdıkları aklıma geldikçe sinirim bozuluyor.

WELCOME BACK SERENA&DAN



ne kadar özlediğimi fark etmemişim. bu bölüm dan-blair sahnelerinin eğlenceli ikili uyumu ve serena-dan ilişkisinin yeniden kıvılcımlanma sahneleri beni tatmin etti. blair ve dan birbirini daha tamamlar cinsteler, ikisinin arasında bir uyum var. yumuşak tabiatlı dan bu uyumda huzurlu, ancak acı çekmeyi seven blair tabii ki de onu darmadağın eden, kendisinin aynısı chuck'ı seviyor. aynı durum serena da da var. serena'nın tamamlayıcısı ise nate. ikisinde dan-blair uyumu var ancak serena da aynı blair ve sayısız kadın gibi uyumsuz olduğu kişiyi seviyor yani dan'i. ve söylemeliyim ki ben serena ve dan'i çok özlemişim.

finale beş kala önemli gelişmeler oldu. kimin kimle olacağı yavaş yavaş oturuyor. ama sakın güvenmeyin. gossip girl bu. beklenmedik bir crossing over olacaktır hatta belki eski bir cross yeniden alevlenecektir ha?

15 Kasım 2012 Perşembe

kuzey tutulması



twilight'ın gösterime girmesi yüzünden midir nedir yoksa salı günü olan güneş tutulması mı sebeptir bilemedim ama kuzey güney bu hafta tabana çok yakın bir bölümle karşımızdaydı.

bazı çıkarımlarım var. şimdi barış, cemreyi kuzeyin infazını yakmakla tehdit etti ya elinde kesin bir şey olmadan bu çok ucu açık bir tehdit değil mi? tamam ben barış ve cemre'nin evli kalmasından çok memnunum ama daha iyi bir olay bulabilirlerdi. üstelik cemre de ki bu 'sahteliğe katlanamıyorum' olayları nedir? banu ve güney ilk birlikte olmaya başladığında onlarla gayet takılıyordu, zeynep ile kuzey birlikteyken de kuzeyi ayartmaya çalışıyordu. ben büyük bir cemreciyim zaten bu özellikleri beni cemreci yaptı. şimdi hiç gururlu kız tavırlarına bürünmesin. üstelik cemre o mahalleden kurtulmak için zamanında 'geleceği parlak' güney'e yapışmış ondan umudu kesince de modelliğe soyunmuştu. yine yanlış anlaşılmasın ben cemreyi çok seviyorum ama biraz şu zengin hayatı sevdiğini gösterin bize ki karakter kırılması olmasın. bakın mesela gülten hanımda çok iyi yaptılar. bir paris'e tav oldu kadın. kesinlikle mükemmel bir sahneydi. sonrasında kafasında tüyle döndü zaten. barışcığım işi biliyor canım. onu da çok seviyorum. gittikçe daha iyi bir karakter oluyor. cemre'nin hala 'bu gerçek bir evlilik değil' diye diretmesi ise çok gurur kırıcı bir kadın için. ayrıca evlilik sadece cinsel birleşme değildir. bu kadar basite indirgemeyin. sevgili barışçığım düğünden bir gün sonra ne demişti? 'biz sarhoş olup geceyi birlikte geçirmedik cemre, biz evlendik' demişti. sinanerlerin aile yemeği harikaydı bu arada. 'sahte zengin' diye tanımlamıştım dizi ilk başladığında ancak hepsi teker teker beni utandırdılar. barış benim zaten hep sevdiğim karakter modeli olmuştur dizi evreninde. ebru sinaner desen kan donduran yapısıyla beni kendine aşık etti. ve artık bir kaç bölümdür içimde filizlenen başka bir şeyi size açıklayabilirim. nefret ettiğim banu sinaner cephesi benim için artık çok karizmatik. güney'in cemreyi sevdiğini kabullenip bunun üstesinden mükemmel bir şekilde geldi. gittikçe ağırlaşan rolü ve kıvama gelen mizacıyla banu sinaner'i artık seviyorum. küçük oyunlarla uğraşan aptal zengin kızı değil, her şeyin farkında olan karizmatik kötü zengin kızı oldu sonunda.
neyse zenginlerden bu kadar bahsetmek yeter. biraz mahalleye dönelim. şimdi şu infazını yakma tehdidine kuzey tarafından bakarsak bir büyük boşluk karşımıza çıkıyor. kuzey, şartlı tahliye olan birisi olarak nasıl yurt dışına vize alıyor? bir de umarım kuzey, sinanerlerin halka açılmasından hisse alarak faydalanmaz. şu güney'in hastanedeki tantanası hiç güzel değildi. karakterleri yabancılaştırmayın. ve her ne kadar sevmesem de kuzeyci olsam da, güney bu kadar kötü birisi değildi yani. o sakin bir yapıdaydı, kılkuyruk değildi kesinlikle. sonra handan hanımın sami gavatından kurtulduğuna çok sevindim. bir de şu herkesin etkilendiği kuzey-sami, baba-oğul sahnesi var. çok bayat değil miydi? yani hala çocuklarını aslında seven ama sert gözüken baba olayı mı kaldı ya? beni hiç etkilemedi. eminim insanları etkilemiştir, buna saygım var ancak dizinin çizdiği alternatif çizgiye göre sami bey asla yumuşamamalıydı. içinde tutmalıydı çocuklarına sevgisini. ayrıca burak çatalcalı'nın kucağında hastaneye giderken çocukların aklında değildi?. neyse zeynepten bahsedersek: ya böyle bir kız değildi bu. sahte sahte tavırlar yapacak birisi hiç değildi bu. cemre-kuzey durumunu fark ettiği ilk andan itibaren bunu söylemekten sakınmadı. şimdi ayrıca her ne kadar sevmesem de zeynep gibi donanımlı gibi bir kadın bu varoş insanlarla yaşadıklarından sonra 'amaaan bunları mı çekeceğim' deyip gitmeliydi. çünkü kuzey aşırı kültürlü, aşırı mükemmel biri değil ki içinde kalsın. şimdi bu ayrılık olayını saçma bir şekilde kaldıramadığını düşünürsek, kuzey saplantısınn tek sebebinin kuzey'in yatakta çok iyi olması olduğunu düşünebiliriz. her halde yakın arkadaş oldukları dönemde cemreye de anlattı ki kızcağız kuzeyde kuzey diyor başka bir şey demiyor. valla kuzey'e karşı aşk hayatındaki kadınlardan en iyi tutumu simaycığım gösterdi. her şeyi yaşadı. hiç bir şey kursağında kalmadı. ohh karısı da oldu kendine evde tutturdu. şimdi de onun nasıl bir 'hayat mahveden' olduğunu anladı bir tanem. ama simay konusunda hoşuma gitmeyen şeylerde oldu. zeynep'in nereden kötülük yapacağını şaşırmasının bir etkisi olarak simay'a ortaklık teklif edecek galiba. lütfen, bakın lütfen zeynep'e senaryoda yer bulmaya çalışmayın. aşk-ı memnu da elife yaptığınız gibi şutlayın. yani benim 10 yıl önce izlediğim, arkası yarın maria la del barrio da bile iki kötü kadın, soraya ve penelope bile ittifak yapmamıştı. şimdi sizin prime time da yayınlanan dizinizde mi bu olacak? ama ben simay'a güveniyorum. o paçozu kullanıp atar kesin. çünkü ikisinin amaçları farklı. zeynep, kuzey'i geri alıp sarı pipili, düzenli seks hayatına geri dönmek istiyor; simay ise genel bir intikam çabasında.
bu kadar kötü şey söyledikten sonra son sahneyi çok beğendiğimi söylemeliyim. gülten hanım'ın kuzey'e seslendiği sahne, fondaki müzik cemre için yeni bir kavşak habercisiydi. kapanışı çok beğendim.
bu bölüm yukarı doğru ivme gösteren karakterler: banu, barış, gülten hanım ve ebru sinaner(deri mini etekli takımı harikaydı.)
aşağı doğru ivme gösteren karakterler: cemre, sami, güney, zeynep(gerçi o dahil olduğu ilk bölümden beri aşağı doğru gidiyor, bundan sonra yukarı doğru ivme kazansa bile yine sonuncu olur.)
durduğu yerde duranlar: kuzey, burak çatalcalı ve simay(simay'a bayılıyorum ama kuru 'intikam alacağım' muhabbeti biraz bet. bu yüzden bir an önce büyük bombayı patlatsın, güney ile olayları başlasın istiyorum.)

kuzey güney tutulduğu bu olayların dallanıp budaklanması durumundan çıkıp toparlanma evresine geçsin. ayrıca katil kim oyunu çok sıktı. senaristlerimiz şüphe olayını beceremiyor. bence katil demet çıksın. uçuştayım dedi olaylar olduğunda, yalan söylemiş olsun. hapse girsin. yapımcılarda boşuna para ödemekten kurtulsun bu gereksiz karaktere(şeref için yeni birisini buldum çünkü: kuzey!). umarım haftaya toparlanırsın kuzey güney. çünkü en sevdiğim yerli dizisin.
yazımı 49. bölümden çok sevdiğim bir kare ile bitiriyorum. barış, banu, ebru hanım ve cemre. dördünü daha çok bir arada görmek ümidiyle. sinanerler kötülük yaparken fonda çalan müziğe de bayılıyorum bu arada.


13 Kasım 2012 Salı

blair waldorf nasıl penyeciden giyinir oldu?


gossip girl tam kararında bir bölümle karşımızdaydı, bir konu hariç:




canım benim ya işleri iyi gitmiyor ya, okulu da bıraktı galiba, chuck ta kadınlık ihtiyaçlarını karşılamadığı için delirip brooklyn penyecisinden giyinir olmuş. o ne ya bakamıyorum. ne istiyorsunuz bu kızdan?



serena ve sage'in arasında anlamsız sürtüşmeyi bu bölümde görmediğimiz için çok mutluyum. lily ile steven'ın yatmış olması ise zaten promoda gördüğümüz bir şeydi. ancak bunun ortaya çıkış şekli ne nate için olasıydı ne de ivy için. gossip girl tadında ilerliyor ama yine de. gerçekten tamamen bitince tadı damağımızda kalacak.




iyi ki bir entrika oldu da blair'i o çirkin şeyin içinde görmekten kurtulduk. biliyorsunuz blair çevirdiği entrikanın konseptine göre giyinir. daha önce de diane payne için yapmıştı bunu. neyse bu at muhabbetlerinin yanında blairciğim çok şıktı. zaten binici tarzını hep sevmişimdir. chuckie desen şu spor tarzına takmış durumda. ceket ve pantolonu farklı renk giymeleri diriltecek resmen. fazla söze gerek yok lily çok iyiydi. hele hele 'o benimde oğlum' derken. bu arada bart'ın petrol kaçakçılığı yapmış olduğunu da öğrendiğimize sevindim. bir bölüm daha uzamamalıydı bu olay.




ivy'i sevip sevmediğime karar veremedim bu sezon. geçen sezon seviyordum, ondan önceki sezonda ama bu sezon bilemiyorum. sadece saçlarını o paslı bakırdan kurtardığı için seviniyorum onun adına.




ben bu dış çekin olayını seviyorum gossip girl de. karakterler yürüyerek konuşuyor filan. serena-dan seks kasetinin georgina'nın eline geçeceği belliydi zaten. bu arada yeni bir döneme giriyoruz farkında mısınız?
nate-chuck, serena-blair, dan-vanessa, blair-georgina, ivy-serena, jenny-eric, chuck-dan-nate ev arkadaşlıklarından sonra şimdi de dan ve blair aynı evde kalmaya başlayacak. çok renkli bir döneme giriyoruz benden söylemesi. ilişkileri tatmin etmese de blair ve dan'in sahneleri hep beni eğlendirmiştir.

önümüzdeki kalan son 6 bölüm çok eğlenmemiz ve onlara doymamız dileğiyle.

8 Kasım 2012 Perşembe

pusula güneyi gösterse de inanmayın



öncelikle size yanıldığımı söyleyerek başlamak istiyorum. katil deniz değilmiş en azından şuan için öyle gözüküyor. ancak güneyde değil. bölüm boyunca güneymiş gibi gözüktü. öyle hissettirildi ancak değil. güney, her zaman ki sağduyulu hareketleri ile polisleri çağırdığı için yakalanacağını bile bile orada cinayet işlemez diye düşünüyorum. işlemediğinin en büyük kanıtı da güneyde babasının silahının olması. çünkü ferhat kendi silahıyla öldürülmüş, kuzeyin ferhatı ali'nin gömleğiyle boğarken yere attığı silahla yani. ama bu sami'nin güney'e verdiği silahın patlamayacağı anlamına gelmiyor, tabii ileri ki bölümlerde. ancak ferhat'ı öldürmüş olmayı kabul etmesinin sebebi sonunda babasının gözüne girebilmek ve kuzey'e olan diyetini ödemiş gibi görünmek olduğunu düşünüyorum. ya da kuzey, cemreden uzak dursun diye ona yeni bir vicdan yükü bırakmak.



ebru sinaner'i alkışlarla kutsadım yine 48.bölümde. kadının olayına bayılıyorum. şimdi de cemreyi köşke getiriyor. zaten cemre o köşke gelmeden olmazdı. yalnız ebru sinaner nasıl zeynep üç tutam saçın tuzağına düştü? üstelik zeynep nereden kötülük yapacağını şaşırdı. hiç sevmem böyle ucu boş şeyleri. neyse ondan bahsederek değerli zamanımı harcamayacağım. mükemmel olan 48.bölümün tek berbat sahnesi kuzey ve cemre arasındaydı. hele hele cemre'nin 'karısı olmadım' tripleri çok yazıktı çok. karısısın işte kızım, soyadın artık hakmen! sen bir seks objesi değilsin kızım, mevcudiyetinin tek sebebi kiminle yattığın değil. ayrıca kuzey sana aşıkken baya skor yaptı yani. sen niye bu naralardasın?



benim kuzey güney ile ilgili özel olarak ilgilendiğim simay cephesi ise oldukça hareketliydi. kuzey ve simay arasındaki kopmaz bağları bize gösteren güzel bir sahneydi tekinoğlu evinde-pardon simayın evinde-olanlar. kuzey'in içindekileri hayal edip söyleyemediği sahneleri özlemişiz bu arada. simaycığımın mahallenin delisi gibi etrafta dolaşması biraz iç burkucu ve birazda eğlenceliydi('kabus geri döndü'-gülten çayak). ama bir boşluk var: simay da neden barış'ın telefon numarası var? onu anlamadım ben. gerçi simay her şeyi bilir, görür, duyar. eminim obamayı da telefonla tebrik etmiştir. ve güzele ne yakışmaz, bir tanem o küt saçları ile bile muhteşem.


katil kim oyununda bulmacanın eksik parçasının barış'ın cemreyi kuzeyle tehdit etmesi olduğunu düşünüyorum. yani bu katilin barış olduğu anlamına gelebilir. oda nasıl olmuştur: ferhat, barış'ı ormana kuzey'i vurması için getirmiş olabilir. kuzey'i vurmazsan cemre ölür, sende ölürsün filan demiştir. ama bunun için barış'ın silahı olması lazım. eğer ferhat kendi silahı ile vurulmuşsa-yani kuzeyin yere attığı silahla- barış onu elindeki silahla vuramaz. buradan barış'ın silahı olmadığını anlıyoruz. üstelik barış ifadesini verirken gösterilen flashbackte burak çatalcalı araba ile geçiyordu. yani o flashback kurmaca olsa bu ayrıntıyı göstermezlerdi. yani katilin barış olduğu teorisi de böylece çöküyor. geriye burak çatalcalı kalıyor. oradaki silahı alıp vurmuş olabilir ferhatı. şu el izi kalmama olayı ve ormanda yalandan spor yaparak geri dönme olayı da var. ama bu sefer erken konuşmayacağım. el izi olayı bir kafa karıştırmaca ve ormana geri dönmesi de kendi kendine 'rolüm azaldı, bari olay yerine cool bir şekilde gideyim de sahnem olsun' demesi olabilir. ama sana benden bir tavsiye önce sahne fazlalığı yaratan venüs zerzevatı şimdi de fazlalık olan ama önemli gösterilmeye çalışılan  zeynep üç tutam saç ile birliktesin. yakında zeynep tükenince de daha da gereksiz olan-bende sevgi ve nefret uyandırmayan karakterler gereksizdir, zeynep ile de haftalık kin kusma seansımı dolduruyorum- demetle olacaksın. haa bu arada katil konusunda yanılsam da şeref-demet ilişkisi konusunda yanılmadım. eve girip çıkmalar da başladı. yakında şeref komiser yatıya da kalır. nasıl olsa kuzey yüzünden işinden de oldu. bu arada kuzey zebellahı, ferhat'ın ölümünden gelen boşluğu demet'i frijit etme operasyonuyla dolduracak herhalde. o omzunu kapatmak neydi ya? gerçi orada demet'i değilde şeref'i kıskanmış olabilir. çünkü sürekli birlerine 'kim arıyor şimdi seni?', 'seni kaç kere aradım açmadın', 'benden bir şeyler mi gizliyorsun?' gibi sevgili tripleri atıyorlar.

neyse tadı damağımızda kaldı bölümün. keşke kuzey güney, biri bizi gözetliyor evi gibi olsa. böyle bir kanal bütün gün karakterlerin ne yaptığını verse hep izlerim, hiç üşenmem. hadi tamam bu çok imkansız ama bari bölüm sonunda yeni bölümün fragmanını girin. haftaya gerçek katili öğreneceğiz umarım fazla uzamasın bu olay. hadi bakalım bir hafta daha kafa yormaca..

7 Kasım 2012 Çarşamba

rapunzel kıskanır seni chuckie



karar verdim gossip girl final yapana kadar her bölüm için yazacağım. bu bölümle ilgili anektodlarıma geçmeden önce gossip girl ne kadar sıkıcı ne kadar geçmişin aynı bölümler yaparsa yapsın ben genel olarak bu diziyi bir dost gibi gördüğümü fark ettim. gerekirse yeni bölüm diye ilk bölümün aynısını çekip koysunlar ya da bart bass'i oynayan tır suratlı adam artık dorotayı oynamaya başlasın yine izlerim yine izlerim. ben onları özlüyorum yokluklarında, bitince ne yapacağımı da bilmiyorum.
şimdi başlığımızın anlamına gelirsek chuck'ın saçlarına bayıldım. bu set arası fotosunu iyice görün diye koydum. ayrıca chuck'ı tekrar papyonlar içinde görmek çok güzel. üstelik uzun zamandır tercih etmediği mor rengi bir papyonla. chuck, ikinci sezonda babasının yalandan ölümünden sonra babasına inat mor giydiğini söylemişti. şu aralarda babasının kuyusunu kazdığını düşünürsek neden moru tekrar tercih ettiğini anlarız.



sage'e karşı ne hissedeceğimi buldum. ona karşı bir şey hissetmiyordum. ama demiştim ki bizimkilerle uğraşırsa oklarımı ona yönlendiririm diye. ve öyle oldu. saçma saçma sebepsiz kötülüklerden hiç haz etmem bilirsiniz. ama serena ve blair'in kavga sahneleri bile tatlı. ivy'nin bu kadar kötü olmasını bir senaryo hatası olarak kabul ediyorum. bunun dışında nelly zaten ikinci sezon finalinde mezuniyet balosunda dan'i öpmeye çalışmıştı. ona karşı hisleri olması bir sürpriz değildi yani. dan ve nate desen roomielikleri çok kısa sürdü. dan bilmiyorum biraz eskisi gibi değil. ivy onun hakkında çok güzel bir çıkarım yaptı. nate-sage ilişkisi, serena-steven ilişkisi(steven biraz şekilsiz bir vücuda sahip değil mi sizce de?), chuck'ın oidipus kompleksi hiç umrumda değil.
bu arada artık bir şeyi itiraf edebilirim: chuck ve blair'i ayrı ayrı canım kadar sevsem de birlikte onları sevmediğime karar verdim. daha doğrusu eskisi kadar tat alamıyorum onların ilişkisinden. hep aynı şey hep aynı şey. bir hareketlilik yok. yalnız bu kesinlikle dan-blair ilişkisini savunduğum anlamına gelmesin. zira bu ilişkiden çok umutluydum ama olmadı, beni tatmin etmedi o olayda.
final sezonunda jenny'nin kötücül mankeni agnesta olacakmış. hatta nate ile olacağı söyleniyor. hatırlarsanız jenny'nin agnes ile kapanmamış bir hesabı var. jenny de finaldeyse agnes'ın elinden nate'i alsa ve nate ile jenny olsa ne güzel olur değil mi? jenny zaten nate'e aşık. nate içinse pek kim olduğu fark etmiyor serena'nın üçüncü sezondaki hali gibi seni seviyorum diyene aşık oluyor kız suratlı, bebek mavi gözlü dev.
neyse kısa oldu ama durum bu. bölüm konsepti olarak moda, dizinin yıllardır ekmeğini yediği sektöre bir selam niteliğindeydi -blair'in tasarladığı kıyafetler çok bet bu arada-. bu arada neden eleanor waldorf ölmüş gibi davranıyorlar anlamadım? resmine zoomlamalar filan? umarım hayattadır gerçi gollum'un evrim sürecindeki basamaklarından biri olan o adamla kim evli olsa çoktan ölmüştü. şuan çok utandım ben cyrus rose'u severim aslında.
bakalım önümüzdeki bölümler nasıl olacak? bu arada serinin finali iki saatlik bir yayınla karşımızda olacak, meraklılarına..

1 Kasım 2012 Perşembe

47 bölümlük bakire cemre ve katil kim?


kuzey güney yine temposunu düşürmediği, beni hop hop ettiren ve her yerimin heyecandan tutulmasına sebep olan bir bölümle karşımızdaydı.





şimdi twitterda filan çok söyledim cemre ile barış halvet olmayacak diye. ve dediğim gibi de oldu. bizim dizi standartlarımıza göre istisnalar dışında düşük ve orta sosyo-ekonomik statüden gelen esas kızımız ilk kez esas oğlanla ilişkiye girer. eğer cemre, barış ile olsaydı bu klişe yıkılırdı. seks konusundaki klişeleri yıkmak bizim senarist ablalarımız için çok büyük bir yasaklı bölge biliyorsunuz. ben şahsen cemre ve barışın birlikte olmasını isterdim ki biraz yol alabilelim ama olmadı. eğitimli, belirli bir yere gelmiş insanlar hala bekaret üzerinden prim almaya çalışırsa elindeki metini bile ezberlemeden okuyarak kamera karşısına çıkan adamlar sigara karşıtlığı yapacağına daha çok üniversite gençlerini el ele tutuşuyor diye ahlaksızlıkla suçlarlar. neyse kuzey güneye dönersek eğer, sinaner cephesiyle benim aramda yeni bir aşk doğuyor. ebru sinaner günden güne kendini bana aşık etmeye devam ediyor. bölüm başındaki sinir krizi harikaydı. bir de galiba ebru, banu ve handan bir üçlü oluşturmuşlar galiba. bu arada bir şey söyleyeyim mi? her ne kadar sevmesem de banu çok güzel ve paçasından milyarlar akıyor. dizide ebru sinaner ve banu sinaner dışında herkes varoş arkadaşlar, herkes. özellikle venüs çok varoş, bunu yine kanıtladı. ben burak çatalcalı da tekmeyi vurunca gidip ferhatla işbirliği yapacak sandım ama ferhat öldü şükür ki. bu arada zeynep ne halt arkadaşlar? kötü olup itici olan hiç kimseye saygım ve sevgim yok. kötüler kendini sevdirmeli ki fenomen olsunlar. şeytanın bir numaralı oyunu kendini güzel göstermek unutmayın.





ya işte bölümlerdir beklediğim an. ferhattan kurtulduk sonunda. o kadar sıkmıştı ki anlatamam. hele barışı kaçırması. ferhat gibi paçozlar asla sinanerlere dokunmamalıydı canlarım. çünkü ebru sinaner, hitlerin tutumunu düşmanlarına soğukkanlılıkla göstermeye ant içmiş bir kadın. iyi ki ferhat onun eline düşmeden öldü. yoksa onun için ben bile üzülürdüm. şimdi kimin vurduğuna gelirsek eğer. çoğunuz tuzağa düştünüz. sami tekinoğlu vurmadı. öyle gösterildi. üstelik zaten bölümlerdir bunu belli ediyorlar. dizinin kişiler arası haber akışını sağlayan en büyük ayaklı gazetesi simay tekinoğluna da söylemişti zaten sami tekinoğlu. üstelik sami vursaydı bu şov fırsatını kaçırmazdı. kamera vuran kişiye döndüğü zaman kaçmaz, yüzünde gururlu bir ifadeyle yavaş yavaş ferhatı vuran silahı tutan elini indirirdi.
ve şimdi size teorimi açıklarsam; bence otelden emniyete getirilen deniz emniyetten bir şekilde kaçtı. aslında dikkat etmedik ama komiser şeref'in kuzeyi kaybettiğini söyleyen polisle konuşurken deniz olanları dinledi. şeref'e gelirsek eğer karakterin backroundu açıklandığı için mutluyum. meyhanede ali'nin yerine de oturdu. evrimini tamamladı. neyse kesin deniz vurdu. üstelik ferhatı öldürmeyi bence en çok hak eden o. annesinin katili sonuçta. ahh bak aklıma ne geldi o nalet ferhat simaycığımın annesini de öldürdü-böylece oynayan kadın rahat rahat lale devrindeki rolüne devam edebilecek-. zavallı simay iyice kimsesiz kaldı. simay pavyonda neler yaşayacak yakında göreceğiz böylece. simay'ın uçurum macerasına az kaldı. ha bu arada bence zaten sami olmasın katil. çünkü kuzey güney iyice bir suç dizisine döneceği için-eğer cemre ferhatı öldürmediyse neden hapse girecek? burak çatalcalı ve zeynep paçozu neyin silahını göle attı? bunların anlamı yeni suçlar olacak demek- kuzeyin hem babasının hem hayatının aşkının hapse girmesi saçma olur hangisi için uğraşsın? hem eğer ferhatı vuran deniz ise cemre hapse girdiğinde dizilerin bütün oyuncuları hapishanede aynı koğuşlara düştüğü için cemreye arkadaşlık eder, ona yoldaş olur. böylece cemre hapishane sahnelerinde tek başına konuşmak zorunda kalmaz.

benim teorim bu ve bence mantıklı. kuzey güney, barış-cemre klişesi dışında çok iyi bir bölümle karşımızdaydı yine. ben heyecanla bekliyorum sıradaki bölümleri. bu arada zeynep 100.yıl balosu için çok kötü bir kıyafet seçmiş. kadifenin o çeşidi, bordonun o tonu mu yani senin zevkin? bir ara kadife eşofman takımları vardı onları hatırlattı bana içim daraldı. neyse bu paçozada saydırdıktan sonra yazımı rahatlıkla bitirebilirim. görüşmek üzere..