19 Ocak 2013 Cumartesi
kuzey güney: arzu'nun yolu
bölümler sonra benim bir iki sahne dışında gözlerimi devirerek izlemediğim bir kuzey güney vardı bu hafta. öncelikle itiraf etmeliyim bende muhteşem yüzyıl: pargalı suikasti/winter is coming'i izledim. ancak tabii ki sonra kuzey güney'i de izledim.
başlığımızdan da anlayacağınız üzere bu yazının ateşlenme konusu simay yani arzu. kıyamam ben sana aşkım ya nasıl da paralar biriktiriyor, hesaplar açıyor hem de ay yapımın tüm dizilerindeki karakterlerin hepsinin müşterisi olduğu tarabankta. ya ne olurdu firdevs hanım ile ferhunde karşılaşsaydı şu tarabank şubelerinin birinde ha? valla bu konuda çok kırgınımi çok gönül koyuyorum ay yapım'a.
neyse simayıma gelirsek efendim; bu kızcağızımız gayet normal bir şekilde bir gece çıkmasında eğlenirken kuzey ile tanışmıştır. kuzey ilk adımda o gece kulübüne kızları ayartmak için tekneyle gelmiş, teknesi var izlenimi yaratmıştır. e şimdi simay da seviyor böyle şeyleri çocuğunda tipi baya düzgün, dedi ben bunu kafalarım. e tabi sonra eve giderken kuzey'in teknesi meknesi olmadığı ortaya çıktı. ama simaycığım yine de kuzeyi eve götürdü bir güzel yattılar kalktılar filan. işte daha o an kuzey'in teknesi olmadığı ortaya çıktığında kuzey şimdi eve götürmekten vazgeçtin mi gibilerinden bir şey söyleyince simay 'hadi yürü' gibi bir şey demişti. ben orada dedim buz kızdan olacak. sonra gel zaman git zaman kuzey 'o kaddar da dikkat ettik yauu' demesine rağmen simay hamile kalınca evlenmek zorunda kaldılar.ama kuzey, hamile olduğunu öğrendikten sonra iki gün sırra kadem basınca(tamam kör dövüş filan yapıyordun da kuzey benim bildiğim kadarıyla kör olmak bir telefon açıp konuşamayacağın anlamına gelmiyor) kızcağız aldırdı çocuğu. kuzeyde ortaya çıkıp 'evlenecez' dediğinde simayım memlekete geri dönmemek için söylemedi olanı biteni. daha sonrası daha fena: babası silahla vurdu önce sonra tekinoğullarına yerleşince evde handan cadalozunun türlü türlü eziyetleri, kuzey'in hırtlıkları ve histerik aşıkları(cemre ve zeynep)... neyse sonra sümer olayı oldu. bak orada da büyük haksızlık oldu kıza. kızcağız sümer ile bir kere bile öpüşmemişken kuzey, zeynep ile buldukları her yerde french french takılıyorlardı. sonra sümer yüzünden kapı dışarı ve takkadanak ferhat'ın kollarına. bu arada bir de handan hanım babasını öldürdü. ondan sonrada dövülüp çöplere mi atılmadı, helikopterlerle mi kaçırılmadı, silahlı saldırılara mı uğramadı, ferhat annesini öldürdü sonra zeynep iftiralar atti da işte arzu oldu. buraya kadar böyle ama bundan sonra ne olacağı belli. kutusundan çıkardığı elinde güney'in kol düğmesiyle aynaya bakarken anladım ki artık her şey güzel olacak.
ben güney'in tamamen katı olduğunu düşünmüyorum olanlar konusunda. banudan özür dilerken ve tekinoğlu evinde odasında ağlarken samimiydi bence. ama banu'nun şirketteki imza haklarını alırken de samimiydi. güney tek yönlü bir insan değil. aynı anda sevgi ve nefreti iç içe hissedebilecek bir insan. bu arada benim anlamadığım kuzey neden güney'in özgürlüğü için bir engel olsun? hem kuzey ve cemreyi kurtarmış hem de kuzey'in baş düşmanını öldürmüş olduğu için mi? bence kuzey, güney'e duacı olsun. neyse kuzey'in üstüne fazla gitmeyeceğim bu sefer. nedenini en son söyleyeceğim.
ya barış hakmen senin için insanlar neden sokaklarda eylem yapmıyorlar ben anlamıyorum. temizlik takıntısı, böyle cemre ile ilişkisinin 'birbirimizden tiksiniyoruz ama her gün konuşmadan da edemiyoruz' havası yani çok iyi, çok. ama itiraf etmeliyim ki bu kadar barış hakmen taraftarı bir insan olsam da melda yalgan'ı klas hareketi için tebrik ediyorum. ondan beklediğim de buydu. işte güney bölümünde sevgi ve nefretin aynı anda olmasından bahsettim ya aynı onun gibi herkesi de hep destekleyemeyiz. lafı şuraya getirmeye çalışıyorum: yeni saç rengini desteklemiyoruz melda yalgan! yalnız barış ağladı ya orada içimden bir şeyler koptu. bu kısımda venüsten de bahsetmek istiyorum. barış buna tekmeyi vurduktan sonra hayır etmedi. önce burak çatalcalıdan nemalanmaya çalıştı şimdi de kuzey ve sami'nin ikamet ettiği tekinoğlu evine kapağı atmaya çalışıyor. handanların, güneylerin, simayların kurtulmak için bir yerleri yırttığı yere koskoca venüs tezerel sığıntı oldu bak bak.
işte gözlerimi devirdiğim sahneler bunlardı canlarım. cemre ve demet'in konuşması o kadar samimiyetsiz o kadar klişelerle doluydu ki. dizilerde/filmlerde bu sevdiği ölen ve başka birisine hisleri olan karaktere hep mi aynı sözler söylenir? bir de karşılıklı oturmuşlar cemre'nin boynunda kuzey'in hediye ettiği pusula, demet'in boynunda ali'nin nişan yüzüğü. içlerime fenalıklar geldi böyle boyunlarından söküp alasım geldi. valla iki serseri kızların hayatlarının içine ettiler. neyse ki demet-şeref ilişkisi böyle bitmeyecek onu biliyorum ya yeter bana. ha bir de ebru sinaner'e helal olsun. kadın herkesi yolladı köşkten. önce handan hanım gitti sonra cemre mahallesine döndü. en sonda kızını da tımarhaneye yolladı kadın. biz handan mı önce gidecek cemre mi diye düşünürken kadın bütün belaları aynı anda savdı başından. ama uzun sürmez haftaya handan hanım ile cemre dayanırlar köşkün kapısına yakında da banu geri döner. bu arada galiba ikinci beşir vakasıyla karşı karşıyayız. cemre de aşkından verem olup ölmek üzere.
bu kısımda bir de yine bir 'ben haklı çıktım' bildirimi yapmak istiyorum. ben size cemre, banu'dan daha deli demiştim. kuzey ile skypedan konuşurken kendini kapatıp kuzey'i öptü ya orada yuh dedim YUH!
PS: açıkçası ben kuzey'in teknoloji ile arasının bu kadar iyi olmasına şaşırdım ha...
aferim zeynep aferim çamurunu bulaştırmadığın bir can bey kalmıştı onunda başını yedin aferim. ne diye götürdün adamı oralara? hani yani oradaki abazalar bir boşluk bulsa can beyciğimi götürecekler. ayrıca hiç yalnız gidemem diye korkmana gerek yoktu sana kimse dokunmaz kızım, kimse beğenmez seni. bir de bu cart sarı kazakla kurumsal bir şirkete işe mi gidilir ya sen ne yapıyorsun kızım ya? haa bir de hadi simay'a kimse inanmaz ama kuzey ve cemre, gazete olayının arkasında zeynep'in olduğunu birilerine söylemeyi düşünmüyorlar mı?
işte bu bölüm kuzey'e kızamamamın sebebi: çiko. kuzey adeta bir çiko oldu son sahnede. şimdi ertesi güne geçtik kuzeyden haber alamadık filan ya kesin bir yerlerde ağlıyor çiko. önce bir simay'a salyaları aka aka bakan ayıları bir güzel telef ederde sonra ya gözaltında ya da köprü altında ağlar. yalnız haberiniz olsun önümüzdeki bölüm yine yeni yeniden sağlam bir kuzey-simay hesaplaşması geliyor sıkı durun.
valla bana en kanlısından bir hafta saray entrikası yetti. kuzey-cemre-güney üçlüsü gibi bende mahalleme döndüm!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder