9 Mart 2013 Cumartesi

beni beni quinn'ini



glee'nin sezon arası bitti ve ben artık başa baş gidiyorum sonunda. ancak burada yazmak için baya geç kaldığım için 4.sezonun ilk yarısının geri kalanını iki yazıda hemencecik anlatacağım. kaldığımız yerden yani 4x8'den başlarsak eğer söz konusu thanksgiving bölümü benim her sahnesini ağlayarak izlediğim bir bölümdü. quinn fabray 4.sezonda ilk kez arz-ı endam sergiledi ve bu yüzden ilk yazım sadece bu bölüm üzerine. bölümün hemen başında duyduğumuz topuklu ayakkabı sesleri, özlediğimiz o seksi sesi ve uzamış saçları ile bir kez daha aşık oldum quinn fabray'e.




quinn fabray'in mckinleydeki macerasına bakarsak eğer gerçekten önemli sahneler olduğunu görürüz. ilk olarak marley ımsığını jake'e karşı koruduğu sahnede puck ile asla bitmeyen hikayelerine güzel göndermeler vardı. puck'ı severim ama bu quinn fabray'in ona fazla olduğu gerçeğini değiştirmiyor. eskiden olsa böyle demezdim. bu karara varmamın sebebi puck'ın 4.sezonda alabildiğine çirkin olması.


giriş sahnesinde mike chang'in sesini ciddi ciddi doya doya duymamızın yanında zaten quinn fabray'in gelmesi ile bir de dizinin ana aşk dörtgeninin bir yarısı ve aynı zamanda ikinci aşk üçgeni olan finn-quinn-puck üçlüsünü yan yana görmek çok güzeldi(ana aşk dörtgenimiz rachel-finn-quinn-puck, birinci aşk üçgeni ise rachel-finn-quinn).


bir başka bir araya gelen üçlü(hatta belki aşk üçgeni bile diyebiliriz artık, ilerleyen bölümleri bekleyin..) ise the unholy trinity idi. quinn-santana-brittany ayrı ayrı da harikalar ama bir arada olmalarını çok özlemişiz. bu arada santana tabii ki de bir fenomen ama üzgünüm quinn'in yanında onu görmüyorum bile. quinn fabray'e karşı öyle hastalıklı, öyle büyük bir bağlılığı ve acizliği var ki. ama bu ona çok yakışıyor. herkese üstünlük sağlayan santana sonuçta hep quinn'e ulaşmaya çalıştı.



daha önce söylemiştim zaten ama bu bölümle resmi olarak kitty wilde benim favori listeme girdi. kendini quinn fabray'e adaması mükemmel. ona o kadar hayran hayran bakıyor ki aşağıdan aşağıdan. yarışmayı ise kitty yüzünden kaybettiler bir bakıma ama büyük suç aptal marley'in. işte böyle süzme saf salak aptallara dayanamıyorum. bana onlar her türlü kötülüğü hak ediyorlarmış gibi geliyor.


en güzel sahne ise kesinlikle quinn ve santana'nın hesaplaşma sahnesiydi. birbirlerine hem düşman hem de dost olan insanları çok severim. enerjisi yüksek ve kendi doğru yanlışları olan insanların ilişkileri böyledir genelde ve bence sürekli iyi ve ya sürekli kötü ilişkilerden daha sağlıklıdır. çünkü birisini asla tamamen sevemezsin. severim diyenler kendilerini ve karşılarındakini kandırırlar. ve tabii ki quinn fabray'in üniversitedeki evli hocasıyla ilişkisi olacaktı. gizli güçlü kadın kulüplerine üye olacaktı.. o kadar quinn fabraylik ki.. gleede bir sürü karakterin çok çabuk değiştiklerini söylüyor insanlar. ama bakarsak ana hatta asla değişmiyorlar. santana hep iğneleyiciydi, lezbiyen olduğunu kendi de kabullendikten sonra daha yumuşak bir karakter oldu ama kara mizah tarzı değişmedi. rachel hep levelı düşük biriydi. şuan seksi giyinerek ve ya saçına ek takarak mükemmel olmadı hala levelı düşük(kızım rachel ikinci sezonda o burnunu yaptıracaktın ben sana dedim). kurt ise hep kusursuzluk üzerine bir karakterdi ama aşağılanıyordu. blaine'in ona olan aşkı ve junior promda kraliçelik tacını korkusuzca takmasıyla karizmasını kazandı. yani yine temsil ettiği kusursuzluğu taşıdı(ama şuan ki giyim tarzını pek beğenmiyorum, eski sevgilisi blaine gibi aşırı burjuvazi giyiniyor çünkü hatta ondan kötü çünkü blaine de kaliteli hipster esintileri de var). quinn fabray ise bir başka kusursuzluk örneği. aynı anda pembe dizilerin bütün esas kızlarına ve bütün kötü kadınlarına başarılı bir gönderme. bu yüzden hem erdemli hem de kötü. bebeğinin finnden olduğunu söylerken de, rachel ve santanaya dünyayı dar ederken de, sam'i aldatırken de, shelby corcorandan bebeğini iftiralarla almaya çalışırken de masumdu. ama glee kulübüne her geri dönüşünde de bir kirli hesabı, mezunuyet kraliçesi olmak için aslında yürüdüğü halde sakat numarası yapmasında da kötülüğü vardı.

gelelim bu bölümün şarkılarına:

quinn fabray, noah puck puckerman, mike chang, santana lopez, mercedes jones ve finn hudson'dan ağlatan
'homeward bound-home'





the unholy trinity yani quinn fabray, santana lopez ve brittany pierce dan 'come see about me'




son olarak ise isabelle wright, kurt hummel, rachel berry, brody weston ve isabelle'nin moda ikonu arkadaşlarından 'let's have a kiki-turkey lurkey time'



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder