14 Eylül 2012 Cuma

kuzey fırtınası beni es geçti


çok geciktim bu yazıyı yazmak için ama ne yapayım bir sürü işler güçler vardı. daha yeni oturuyorum sakin sakin. ama  eminim ki beni tatmin eden bir bölüm olsaydı ne yapar ne eder yazardım bir şeyler.
öncelikle teknik bazı sıkıntılarımı sunmalıyım. yeni ekibe alışamadım ben. gerek ev içindeki çekimlerin yerinin değişmesi gerek renkler biraz garip olmuş. zaten alıştığımız mekanlardaki kameraların yerleriyle oynayarak sanki bütün karakterlerin ikametgah değiştirdiği izlenimini yarattılar bende. renklerde, dram çekmeye alışkın hilal saral'ın kuzey güney'in alternatifliğine uyum sağlamak için karartılmış gibi. aksiyon sahneleri ise çok tırttı üzgünüm ama. aksiyon geriliminin KOVALAMACA ile sağlanması pek dahi bir fikir değil.
alinin ölümü ile ilgili acı sahnelerinden tam tatmin almadım. ali ile ilgili flashbackler pek yerinde değil özensizce serpiştirilmişti.
kuzey desen yine harikaydı. adam oyunculuğu kopardı arkadaşlar. ama film için çok zayıflamış. kuzeyin kaslarını da burak çatalcalıya vermişler galiba.
güney desen yine tırt tırt, saçma saçma bir bölüm öyküsü ile karşımızdaydı. yok banunun yaptığı cam çerçeve olayını unutamıyormuşmuş. ebru hanım ile iyi bir ikili olmuşlar ama.
cemre ise biraz geri planda bırakılmaya çalışılmış. yani onun eski karelerine göre çok geride kareler yazmışlar kıza. cemre-kuzey-zeynep üçgeni için ise sözde çözümlere gidilmiş. zeynep aranızda olmayacağım filan dedi ya bu beni hiç tatmin etmedi. böyle yüce şeyler o kıza yakışmıyor. sonra kuzey aşkını itiraf etti cemreye. ama buda bir garipti. çünkü sanki boşaydı. ben kuzeyin ölüme gideceğini düşünmüyorum ki-kuzey tabii ki ölmeyecek, yoksa ölecekte dizinin adı kuzey güney cemrenin yolu mu olacak?-.  o arabadan kesin komiser şeref çıkacak. öyle hissediyorum. ya da yine şeref çıkacak kuzeyle birlikte ferhatı bekleyecekler birlikte binecekler tepesine baykuşun. birde o zeynep kime trip atıyor arkadaş? ne gudubet ne nemrutsun sen? cemre-barış ilişkisine gelirsek eğer: nette de dolaşıyor bu haberler. barış, cemreye saldıracak cemre onu öldürecek diye. bende böyle düşünmüştüm açık konuşayım. ama öldüreceğini sanmıyorum. sakat makat kalırdı barış kesin. ancak senaristler bazı şeyler tahmin edildi mi yön değiştiriyorlar bu yüzden cemre ve barış birbirlerine bir şey yapmaya bilirler.
ferhatın ise tam olarak delirdiğine eminiz değil mi? yok sümere sen seçilmişsin filan? neyin kafasındasın manyak cüce? iyice uzadı bu ferhat olayı. yok sümer yok macit mi ne büyük patronlar.. bir an önce senaryonun gereksiz elemanları senaryodan atılsın. ancak atılacak gibi. çünkü kuzeyin alinin mezarına hiç gitmediği söylendi. büyük ihtimalle intikamını aldıktan sonra gidecek. e netede çok saygısız bir şekilde o mezarlık ziyaretinin fotoğrafı düştüğüne göre bu yakınlarda ferhat go home. ama belkide intikamını alamadım diye gitmiştir.
simay ise yine yürekleri dağladı. ferhatın kuzeyi öldürdüğünü düşününce ne kadar üzüldü ne kadar ağladı bebeğim. ben ona kıyamam. sami cimcozuda bir de utanmadan benim soyadımı taşıyor filan dedi. kurtulamayacaksınız olum ondan daha güneyi ayartacak. simayın televizyonda fatmagülün suçu ne de mukomu izlemesi çok iyiydi ama. kendinin bir kaç level üstünü gördü bebeğim.
komiser şerefe gelirsek: yine klas yine klas. bir önceki dizide de çok müridi vardı burada olacak eminim. yalnız şeref adı biraz 'karizmatik bir isim olsun' özentisinde yavan kalmış. ters köşe bir isim daha iyi olurdu. madem adam kötü polis tadında bir iyi polis o zaman ona bir kötü ismi verilmeliydi. mesela suskunlarda kötü polisimize gurur adı verilmişti ya onun gibi bir şey işte.
ebeveynlere gelirsek: gülten hanım yine harikaydı, handan hanımdan istediğim tadı alamadım, ebru hanım kötülüğünden hiç bir şey kaybetmemiş(yani sevdik). sami bey ise kibarlaşmış mı ne? hiç olmamış o adama. bir ince ince hareketler filan.
bölüm çok ortada bitti. yani geçen sezonun uzantısı olaylar için bir ara bölümdü. hikayeye pek girilmemiş, giremedim. yönetmende karakterlerin belirli özelliklerini yansıtmada başarısız kalmış. mehmet ada öztekin bu ayrıntılara çok dikkat ediyordu. neyse belki de bir alışma süresidir. ha birde hilal saral yönetmenlik imzasını göstermek için bölüm sonlarda ana karakteri bir tarafa, kendi adını bir tarafa koydurur. burada da bunu es geçmemiş. kapanış jeneriğinde yine aynı durum söz konusu.
bütün bunlara rağmen kötü giden akışı kurtarmakta üstlerine olmayan senaristler bize kuzey güney için güzel günler gösterecek eminim. sezonun genel fragmanları bunun habercisi değil mi zaten? o zaman iyi anlamda diyoruz ki 'eyvah eyvah! bu kış çok sert geçecek belli oldu.' 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder