29 Eylül 2012 Cumartesi

perşembenin suçu ne?



geçtiğimiz perşembe iki yeni dizi aramıza katıldı. perşembe gününün eski sahibi fatmagülün suçu ne nin tahtına konmak isteyen bu iki diziyi de aynı pilot bölüm ilk yayınlanışından sonra bir daha yayınlandığı için izleyebildim.
öncelikle veda nın kötü olmadığını söylemeliyim. romanı okumadım ancak dizinin ortamı güzel. ev içinde dönen küçük entrikaları özlemişim açık söyleyeyim. saraylı hanım çok çok iyi hatta dizinin en iyisi. mehmet aslantuğ tabii ki iyi oyuncu ama hanımın çiftliğinde oyunculuk olarak hiç bir getirisi olmayan rolünden sonra burada da pek farklı bir şekilde çıkmadı karşımıza. yeğeni kemal rolündeki çocuğu sevdim. iyi oturmuş, güzelde yapıyor. mehmet aslantuğun karısı çok eksintili. galiba romanda da böyleymiş. pek fazla yıldızlarımın barışmadığı fahriye evcen ise role oturmuş gibi gözüküyor. burnu büyük ve dayanılmaz gıcıklığa sahip necla gibi değil ancak bazı tavırları çok mık mık pek ağlak. pilot gayet başarılıydı. bu evde gizli gizli başkalarının yaşaması olayını bölüm sonunda bitirdiklerine sevindim. yani absürt bir komedi tadında devam ederdi yoksa.





işte bu dizi hiç olmamış. ağır roman yeni dünya artık tat vermeyen temalar içeriyor. yok mahalleyi el birliği ile kurtarma filan, herkes nevi şahsına münhasır olma havalarında falan. ayrıca o baş role oturttuğunuz çocuk hiç olmamış. tutuk tutuk.. nesrin cavadzade tabii ki de ikinci kadın rolü ile şaşırtmadı. begüm birgören, esas kızlık için uygun ancak kariyer çizgisi özge özberk kadar sıradan. daha önceki dizilerinde esas kız olan özge özpirinççi ise neden burada ikinci plandaki ilişkiye düşmüş anlamadım, sanki yaşı geçti. onur saylak desen aynı okan yalabık gibi kariyerini yardımcı erkek oyunculuk pozisyonunda çizmeye karar vermiş gibi gözüküyor. perşembenin tanıdık yüzleri de yok değil ama. sumru yavrucuk iyi oyuncu olduğunu daha kaç kez kanıtlayacak merak ediyorum. o üstün körü ebe nine karakterini bile iyi oynuyordu, şimdi ayrıntıları fazla olan bir karakteri de başarmış. murat daltaban bu sefer iyilik sınırları içerisinde karşımıza çıkıyor. perşembeye ihanet etmeyen bu iki oyuncuyu da severim ben. ama sırf ağır roman adı yüzünden tutulacağı sanılması çok kötü.




suskunlar biraz temposu düşse de buna rağmen perşembenin en iyisi gibi gözüküyor şuan. yalnız o sonradan gelen kadın karakter nisana pek gerek yoktu. yine aynı senaryo oyunları işleniyor üstelik.



salı ve pazartesinden sonra perşembede akşamları iki dizi yayınlama safhasına geçti. ancak doksanlarda ki gibi günde iki dizi falan izleyeceğimiz yok. bu sadece gidecek dizilerin son çırpınışları, kanalların göz boyaması. yine tek akşam-tek dizi olayına döneceğiz bir kaç haftaya. bu diziler kapsamına girenlerden biri de  kötü yol. ayrıca tek çizgide ilerleyen senaryosu ve durağanlığı ile beni hayal kırıklığına uğratmış ve kendisini toparlamazsa öbür tarafı boylayacağının belirtilerini vermiştir.

fatmagülün suçu nem seni özlüyorum biliyor musun? boşluğun dolmadı çünkü. ya da ben zamanında sana kızdığım konuların bedelini ödüyorum. bu arada sosyolojik bir fatmagül yazısı yakında gelecek bekleyin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder