26 Ekim 2013 Cumartesi

the quarterback



beklenen glee bölümü the quarterback, beklenildiği gibi ağlatti; yer yer insanın boğazında bir yumru yarattı.
bölümün açılışındaki o cover neydi demek istiyorum öncelikle. levellarına göre glee üyeleri sahnede ön plana geçti. santana, kurt, mike chang, mercedes ve puck'ın çıktığı anda tahmin edersiniz ki hemen ağlamaya başladım. sahnenin bitiminde yukarıdaki gibi finn'i görmek ise eminim bütün glee izleyicilerini bitirmiştir.
cory monteith'i röportajlarından, programlardaki konuşmalardan biliyorum. gerçek hali çok daha tatlıymış dedirtiyordu. finn benim izlerken eğlendiğim ama öyle çok da tuttuğum bir karakter değildi. finn ile ilgili en etkilendiğim sahne annesi burt ile evlenirken kiliseye annesi girdiğinde ona baktığı kareydi. o yüz ifadesinde hem annesini evlendiren, hem babasının yokluğunu hatırlayan ince bir ifade vardi. hayran bırakmıştı kendine finn. cory monteith'in gerçek hayattaki konuşmaları, hayat hikayesi dikkate alındığında ortada beyaz ekran ile karışan çok buyuk bir trajedi var aslında. 3.sezon finalinde rachel ile konuşmaları, lea michele ile gerçek hayatta da beraber olmaları, glee'de ki ilk ve son performansının don't stop believing olması filan çok kafa karıştırıcı. bu yüzden glee'nin anma bölümünü çok sevdim. tamamen finn ve cory monteith adınaydı. özellikle kurt'un kendi kendine düşündükleri. ''nasıl öldüğü önemli değil" sözü mükemmeldi. cory monteith'in gerçek hayattaki ölümüne yapılan acımasız tepkilere güzel bir taşlamaydı. ayrıca glee'de de finn'in nasıl öldüğünün söylenmemiş olması gördüğüm en buyuk jestlerden birisiydi. finn'e bir ölüm şekli yazmamişlar ve böylece hem gerçek hayattaki acının önüne geçilmemiş hem de bölüm gerçekten cory monteith'e adanmış oldu. carol'ın söyledikleri insanin her seferinde bu acıyı hatırlamasi aslında acısının hiç geçmeyeceğini gösteriyor. sömürü yapılmadan çok güzel yansıtılmış bir sahneydi. burt'ün ona daha fazla sarılsaydım demesi ryan murphy'nin erkek dünyasına bir taşıydi. hiç affetmiyor bu kurulu düzeni. eksikliklerini güzel yüzüne vuruyor ve ikinci bir şans vermiyor. aslında ataerkillikte diğerlerine bir şans bile vermiyor. ryan murphy aynı şeyi hamile diye babası quinn'i evden kovduğunda da yapmıştı. adamın başka bir kadınla ilişkisi çıkmıştı, quinn'in annesi kocasını evden kovmuştu. o adamın da geri dönüşü olmadı mesela. neyse kurt'un finn'i süpermen olarak görmesi ve üçünün bir ölümün ardından ailenin geri kalanları olarak yerde sarılmaları zaten ağlayan beni sesli ağlatmaya başladı.
diğerlerine gelirsek; şu açıdan insanların tepkilerini çok beğendim. biri öldükten sonra olabilecek bütün tepkiler oldu. içine atan, olmamış gibi yapan, yolunu şaşıran, ağlayan... sue ve santana hesaplaşması harikaydı. kurt ve puck çekişmesi de gerçekten böyle durumlarda çıkabilen bir şey. sonuçta ikisi hiç anlaşamadılar ve en büyük bağları finn'di. finn'in kolej ceketini will'in alması ve bölüm sonundaki kızarmış ağlar hali herhalde tywin lannister'ı bile ağlatırdı. bölümün komik anları da oldu tabii. dottie'nin cheerio olması ama hala tina'nın ajandasını takip etmesi, bir yazı önce bahsettiğim bree'nin santana lopez'in devamı olmasının hademe figgins tarafından ''new santana lopez'' olarak resmileşmesi, santana'nın bütün bölüm elleri bağlı dolaşması ve mercedes'in kendi kadar olmuş burun delikleri komik güzel anlardı. ve finn'in sözü, ''şov her yere ulaşmalı... ya da öyle bir şey'' güzeldi ve bunu hatırlamak da.
gelelim rachel ve lea michele'e. bölümün hepsinde olmaması son kısımda çıkması iyi olmuş. bütün bir bölüm bence lea michele için zor olurdu. rachel şarkı söylerken boynunda beliren finn kolyesini itici buldum ama. teen choice awards'ta da aynı kolyenin cory versiyonu vardı çünkü. bilmiyorum o zaman o kolye de bana saçma gelmişti. neyse belki de başka bir şey düşündüler. ikinci bir hoş olmayan konu ise brittany ile quinn'in bu özel anma bölümünde olmaması. heather morris neden gelmedi bilmiyorum ve zaten kimse de bunu konuşmuyor. herkes dianna agron'un neden gelmediğini konuşuyor. dianna agron kendisine bu bölümde rol yazılmamasına çok şaşırmış. ben de şaşırdın tabii ki sonuçta quinn, finn'in hayatının önemli bir parçası. ama yine de quinn'den bahsedilmeden edemediler gerçi. bebek olayından, eskiden sevgili olmalarından bahsedildi. ''quinn fabray'' dendi ona da. sanki bir araya diziye bir kaç bölümlüğüne gelmiş biri gibi. sadece facebook'tan tanıdığımız insanlar için ad-soyad birlikte kullanırız. bu bir mesafe koyar. neyse hadi onu da geç bu özel bölümde lea michele ve ryan murphy'nin dianna agron'u istemedikleri dedikodusu var. bu gerçekse çok üzücü bir şey. 3.sezonda olabildiğine az şarkı verildi, baya baya unutturulmaya çalışılındı quinn ama olmadı. galiba ryan murphy de onun izleyici kitlesini elinde tutmak için dianna agron ile kesin bir ayrılığa girmiyor. ancak daha fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü cory monteith'i anma bölümüyle ilgili böyle haberlerin olması bence kötü bir şey.

yazıya herhangi bir isim bulmak istemedim. bu haliyle çok iyi çünkü.
bölümün favori coveri rent'in unutulmaz ''seasons of love'' şarkısı. bütün ekip neredeyse bir arada söylemiş. ''how about love?'' diye kurt, santana, puck, mercedes ve mike chang'in gelişinin beni hep etkileyeceğini, en son ise finn'in kocaman resminin önünde durmalarını gözüm dolmadan izlemeyeceğim bir sefer olmayacak galiba. bu sefer görüntülerle paylaşıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder