15 Ekim 2012 Pazartesi

sende benim gibi formundan düşmüşsün gossip girl



ya ben nasıl unuttum bunu yazmayı? http://www.bikotbitisort.com/ da ki bölüm kıyafetleri yazısından bahsedince bir arkadaşım aklıma geldi. bende aynı gossipçiğim gibi formumdan düşmüşüm. zira ben istediğim tadı alamadım, uzun süreden sonra upper east side'lı tanıdıkları görmek dışında.

dizinin en eğlenceli karesini kapağımız yaparak ilerlersek eğer açıkçası bu sezon prömiyerinde blair ve georgina'nın replikleri dışında eğlenceli bir şey yoktu. gossip girl ile ilgili daha önceki yazımda hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını söylemiştim. serena ve düğün hikayesi ile chuck-blair ilişkisi de gösterildiği gibi olmayarak beni şaşırtmadı. serena'nın yeni avında iş yok söyleyeyim. böyle bad boy havalarında biri lazım serenaya, rocker-fucker cinsinden. blair-chuck tamam bir efsane ve beraber mutlu olurlarsa efsane bitecek. o yüzden tez zamanda saçmalıklarını bıraksınlar kendilerine izin versinler ve ilişkilerine olan hayranlığım bitmesin. kaç kere denediniz mutlu olamıyorsunuz işte. bırakın böyle kalsın. ilişkiniz şöhretinin zirvesinde intihar eden genç ünlüler gibi olsun. son verin, sizi hep güzel hatırlayalım.



nate yine aynı sıkıcı nate. yeni kız hakkında nötrüm. onu sevmemem için bizimkilerle uğraşması gerek. sevmem ise söz konusu değil. outsiders olayına benimde bakış açım blairciğim gibi çünkü. chuck'ın ise iş olayları, babasını alt etmeye çalışması filan hiç umurumda değil. dan desen galiba büyük finalde bir tane siyah kemik gözlük takmaya başlayarak hipster olacak gibi. ebeveynler ise çok sıkıcıydı. lily-bart ilişkisi beni mutlu etse de zevkli değil. ivy ise bence gerçekten rufus'a aşık olacak. lola iticisi ise elitistlikten vazgeçip sonunda düzene teslim olmuş, dizilerde oynamaya başlamış. lola'nın aktivist yönünü düşünürsek kesin işler güçler de filan oynuyordur.  blair ve chuck'ın yeni partnerlerine gelirsek eğer: jean-pierre, chuck'ı anımsattı birde sevdim ben bu çocuğu. amira için ise kararsızım. onda sanki juliet sharp gibi çok önemliymiş gibi lanse edilen ama aslında hiç önemli olmayacak bir hava var.



işte blair ve serena'nın bu sahnesi beklediğim bir sahneydi. dizimizin gerçek olayının chuck-blair-dan olmadığını, esas konunun her zaman serena-blair olduğunu hatırlattı bize. üstelik narrator'un bu sahnenin akabininde söyledikleri de çok doğruydu. blair'in en büyük aşkı ne chuck ne dan. onun en hastalıklı ilişkisi serena.

çok orta karar bir prömiyerden sonra ikinci sezonun ve üçüncü sezonun ikinci yarıları gibi hareketli bölümlerin olduğu bir final sezonu bekliyorum söyleyeyim. beklentilerimi boşa çıkarma eski dostum. atasözündeki gibi asla düşman olamayız ancak yeniden tutkulu aşıklar olmamamız içinde bir sebep göremiyorum. butik dizi havalarını bırakıp eski tempona dön artık.
BB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder