15 Mart 2012 Perşembe

bir devrin sonu: the YASARANS out



reşat yaşaran, sen ki lord voldemort'a olan benzerliğinle gönüllerde taht kurmuştun bu hallere düşecek adam mıydın? artık inandırıcılığını kaybeden fatmagül'e ve triplerini çekemediğim bık bık kerim'e yenildin. ama o şeytanın avukatı münir'in kafasında bir şeyler varmış ya kim bilir ne dolaplar dönecek yine? bu çöküşünde sevgili eşin perihan'ın da payı var evet ama bence o kadın klasını koruyup kendine yakışanı yaptı, ona hiç kızma canım tamam mı?




şimdi itiraf edeyim ben bu yasaran boys'u seviyorum. tamam yaptıkları çok kötü bir şey ama aynısını adnan ziyagil tek aşkım bihter'e yaptığında sesiniz soluğunuz çıkmadı. ayrıca kerim'in de en az bunlar kadar suçlu olduğunu düşünüyorum. neyse bunlar çok derin çok sofistike konular boş verelim. iğrenç bir suç işledikleri için senarist ablaların, yasaran boys'u bilerek sempatik yaptıklarını düşünüyorum. bence içten içe onlarda seviyor bu çocukları (ama vural'ı sevmiyorlardı zaten ezik, reytingi olmayan bir karakterdi).


bak erdoğan yasaran kaçarken bile şıklığından ödün vermiyor. ucu birleşik atkısını beğendim. erdoğan yaşaran forever. ayrıca ben bu yasaran boys'un çok şanslı olduğunu düşünüyorum. ıssız köhne bir kulübede kapılarını acayip güzel bir kız çaldı. bak demedi demeyin senarist ablalar bu kızı da çok sevecek. böyle ilginç tipleri sever onlar (bknz: hacer ovacik).
sonuca gelirsek ben finalden önce yaşaranların bir kez daha kazanacağını düşünüyorum. hayır finale kadar böyle gitmez kesin bir atraksiyon olacak. hacer ovacık fenomeni de gider bir süre daha. öbür kocası filan çıktı, zaten kim bilir geçmişinde başka ne pislikler var. mustafa'nın bir süre komada filan kalacağını düşünüyorum yaprak dökümü oğuz ayhan style (zaten ikisini de aynı rahatsız edici ses konuşuyor).
ama şunlar olursa mesela; kerimde suçlu bulunup hapse girer ve her şeyi başlatan olarak erdoğan yaşaran'ın da çocukken tecavüze uğradığı final bölümünde ortaya çıkarsa dizi benden tam not alır işte!

üç kere dokuz 27, peki senin çarpım tablosundan haberin var mı kuzeyciğim?


kuzey güney 27.bölümün ardından sizlere hazırladıklarım var. kuzey'in karakolda içsel bir yolculuk yaşadığı bu sahne bence berbattı. bu kadar kıvanc'a oynamayın senarist ablalar, bir sürü özelliklerinin çıkartılması gereken karakter var bu dizide(zeynep hariç).


ikinci olarak size bir soru soracağım. bu resimdeki hatayı bulun? evvet cevap zeynep. senin ne işin var orada? bırak onlar kendi başlarına düşsünler ferhat'ın simay'ın peşine. bir biz bize bırakmadın insanları. kareokede de  öpücüğü kaptın gözümden kaçmadı değil hem de cemremin gözünün içine baka baka. ayrıca üstünde ki anlamsız şeye de bir anlam veremedim. elbise mi o ne? elbiseyse önü kısa arkası transparan uzun mu? yok öyle değil de onlar ayrı parçalarsa neden aynı tonda? ya da hadi tamam o kısa bir elbise neden altına pantolon giydin? ilkokulda mı okuyorsun sen?




içleri parçaladın be cemrem. bence ece yörenç ve melek gençoğlu'nun bihter ve ferhunde den sonra yazdığı en dokulu karaktersin. 27.bölümün olayı zaten ne ferhat ne güney ne de handan hanımın simayın babasını öldürmesiydi. sendin cemre SEN. hele gülten hanımla hesaplaşman harikaydı. ikinizin sahnelerine bayılıyorum zaten. ama bir konuda sıkıntım var. neden grup84'ün o apaçi şarkısını söylettiler sana anlamadım. tamam olaya uyuyordu ama ben sana yakıştıramadım cemre(zaten zeynep kara çalısına da hande yener'in romeosunu söyleterek güya marjinal olduğunu göstermeye çalıştılar ama yemedik! o varoş kızılı saçları daha gitmedi gözümüzün önünden).


başka bir değinmek istediğim konu ise kuzey'in önünü alamadığımız saçları. hayır bu çocuk ne kadar iğrenç gösterirsen göster tamam yakışıklı ama böyle de yapmayın be ayıptır, günahtır. şu saça bir hal çare bulun lütfen.


ve final... eminim dikkatsiz izleyiciler bunu çok orjinal bulmuştur. ama hayır daha önce kült dizi kara melekte yasemin saylan bunu nazmiye için yapmıştı. zaten senarist ablalarımız nuran devres'in dizilerini seviyorlar bunu zeynep'in babası rolünde ateş dansının turanını ve fatmagülün suçu ne de yasaranların komşusu rolünde nahit saylan'ın sevgilisi aydan saruhanı oynatmalarından anladık. neyse uzatmayalım kuzeyler ölmez boşuna gerilmeyin.
ha bu arada fena bir tahminim var. şimdi güney ve banu'nun düğünü hazirandaymış ya kesin düğün günü güney'in katil olduğu ortaya çıkacak. tutuklanacak filan. dizi eğer iki sezon sürecekse banu ile evlenip tutuklanır, yok eğer bu sezon bitecekse evlenmeden tutuklanır. benden söylemesi..

14 Mart 2012 Çarşamba

stil yargılaması: adam levine


ah adam ah. nasıl da baykuş gibi bakıyorsun burada. ama öyle iddialı iddialı giyinirken bilmeliydin buralara düşeceğini. tamam hoş çocuksun sevgilin anna vyalitsyna çok güzel, e kabul ediyorum tarzında iyi (gerçi seni genelde üstsüz görmeye alışkınız). ama bakacaz dur duuur!


öncelikle bu kıyafetinle ilgili söylemeliyim ki en sevdiğim halin bu. kot ceketininin kollarını kıvırman harika olmuş, ben de yapıyorum bunu. sana kim akıl verdi bilmiyorum ama ben sadece yakışıklı olmayıp zeki de olduğum için kendim akıl ettim. umarım sen de öylesindir. zira sevgili anne vyalitsyna da söylemiş olabilir o ne dese kabulümüz. neyse, hayret ki bu sefer o dar taşlanmış jeanlerinden giymemişsin. ama bu da iyi olmuş. her türlüsüne sahip olduğun siyah botlardan birini çekmişsin altına oda hoş. ama bir ayrıntı gözümü bozdu. biliyorum o zincirleri çok seviyorsun ama zaten yeterince rocker ayrıntıya sahipsin.


bak yine o zincir orada. neyse sende 2009 da başlayan oduncu gömleği furyasına katılmışsın görüyorum ki. gerçi temsil ettiğin tarz gereği bunu yapman gerek evet. kırmızı tonları iyi seçim. beyaz tenli olup siyah saçlıysan eğer kırmızı senin kurtarıcındır demektir. gerisi aynı zaten neredeyse bacak kıllarını bile belli edecek skinny jeansın (skinny candır), siyah botlarından biri (dr. martens mi o göremiyorum) ve deri ceketin (kesinlikle siyah deri ceket kullanmalısın belki kırmızı ama kahve mahve yalan, sakın ha) bir önceki kadar olmasa da burada da iyisin.


burada sana bayıldım işte benim görmek istediğim bu. iki farklı tarzı ne kadar güzel harmanlamışsın. pilesiz dar paça kumaş pantolonun ve üstündeki feminen ayrıntılı deri ceketin çohoş. zannediyorum klasik ayakkabı giymişsin, brava o ayakların yaz kış bot dışında bir şey gördü. anne nın üstünde ki de çok güzel ve görüyorum ki paça kıvırma tikini kıza da bulaştırmışsın.


burada bahsedilecek çok bir şey yok. toptancıdan 2 çuvalını 3 liraya aldığın beyaz tişörtlerinden birini giymişsin, elinde o artık 'yeni bir buluş' olmayan farklı hırkalarından var. ama gözlüğün çok iyi, baya baya iyi. anne her zaman ki gibi çok güzelsin aşkım.


ve finali chuck bass gibi yapıyorsun adam levine (gerçi chuck desenli kravatları tercih eder ama olsun). burada pek senin tarzın değil canım. ne oldu sana? ama tabi grammy ödüllerinde rocker fucker giyinmen hoş karşılanmazdı. olsun bu da yakışmış be abi. kısacası yargılamadan iyi not aldın. konumuz adam olsa da anne da çok şık be, yok yok ben bu çifti seviyorum.

12 Mart 2012 Pazartesi

en başarısız good cop ebe nine



yok iyilik dürüstlük timsali yok ilaçlarıyla her derde derman... zaten senin temsil ettiğin karşıt karakter tipine hep gıcık olmuşumdur. (bknz. fikret tekin, kerpeten ali, şule saylan, jack shephard, matmazel deniz de courton, sami tekinoğlu, rufus humphrey, doctore...) samimiyetten uzak triplerin, doğru yoldan şaşmama azmin, hepsi yalanmış hepsi. en sonunda nasıl azgın bir virgin olduğun ortaya çıktı ya seni çikin seni.



şu en yukarıda ki resimde de bermuda şortunla, mobiletinle çok iticisin. bu iticiliğin senarist ablalarında dikkatini çekmiş ki seni o kadar karikatürize o kadar saçma bir hala getirdiler ki ben çok memnunum. bir kere her olayda elin ayağın tutmuyor ya hem bayılıyorum hem de sinirleniyorum. SANA NE demek istiyorum. sonra her şeyde toplumsal mesaj vermesen olmaz sanki. sonra siyah gelinlik giymek istemeler, şiirlere tapmalar.. yapılan kötülüğe kötülükle cevap vermeyi de kınıyorsun ya mukom hacer ovacığın geçmişini gazetelere verdi diye ne nutuk çekmiştin hatırlar mısın? elbette verecek o senin gibi herkes bana iyi desin diye uğraşmıyor. çekincen senin de kirli bir geçmişinin olması mı acaba? zaten bir kısmı ortaya çıktı kerimi babasından uzaklaştırmışsınız, çocuğu mallanmalar o rahmetli ananla, pembe dizilerde baş kötülerin yaptığı gibi mektupları saklamalar filan.. sen yat kalk dua et geçmişin ortaya çıkmadan kendine bir kapı buldun da o dul avukata sebeplendin.

sen karşıt karakterlerden en sinir olduğumsun, matmazel de courtonun nihalin annesi inci ziyagilin katili olduğundan çok emin olmama rağmen ona bile saygım vardı ama sana hiç yok. fatmagülün suçu ne gibi erdoğan yaşaran, mukaddes ketenci ve hacer ovacık gibi mükemmel karakterleri barındıran bir dizide işin ne bilmiyor ve anlamıyorum. ayrıca mukomu merdivenlerden ittiğini de unutmadım pis aptal.

11 Mart 2012 Pazar

absürt dramın kralı: adını feriha koydum


evet bu mutlu sahne hepimizi ekrana kilitlemişti. feriha emeline ulaşmış emirle nikahıyla bütün yalanlarının mükafatını almıştı. aslında ferihanın radikalliği burada başlamamıştı. adını feriha koydum hep absürttü. korayla gülsümün evlenmesi, cansunun psikotik bozuklukları, ferihada olmayan şiveye sahip olan ikizi mehmet ve onun mukaddes çakması karısı seher, captain black levent ve handenin öpüşmesi, kötülükte diğer dizilerin villainsleriyle başarıyla yarışan sanem hanım hepsi hepsi çok büyük bir hayal gücünün eseri. dizideki çift kombinasyonlarının sınırı yok. yani en son ferihanın babasıyla captain black leventin annesi NEVBAHAR hanımı yapacaklar diye korkuyorum. zaten bu kapıcı ailesindeki şansla adam angela merkelle evlenmezse şaşarım. nice arkadaşlarım bu yukarıda paylaştığım nikah sahnesi yüzünden bir kapıcı kızı düğününe daha tahammül edemeyip diziyi bıraksalarda ben yapamam yapmam.
ferihayla emirin ayrıymış gibi yapıp evlendiklerini saklaması çok sıkmıştı. evet düşünüyordum. nice tabuları yıkıp kafaları çekip çekip bizi her cuma dawn eden dizi ekibi bize ne hazırlıyordu? iyi ki de fazla uzatmadılar ve bu hafta ardı ardına bombaları patlattılar.
birinci bomba sanem-bülent ikilisinin yakınlaşmasıydı. sanem hanımın cazibesine dayanmak mümkün değil, lakin bülent biraz çelimsiz. neyse sanem hanımın öldürdüğü rahmetli kocasından iyi yine.
ikinci bomba emire gelen hamilelik sürpriziydi. bu eski yöntemin hala tuttuğunu görmek beni mutlu etmedi değil (sonuçta hepimiz bu numarayla jönle evlenen kötü kadınları izleyerek büyüdük).
dizinin absürtlüğünü konuşturan üçüncü bomba ise gülsümün saçlarını SARIya boyatması. hande belki ferihaya karşı emir skorunu kaybetmiş olabilir ama gülsümün pek şansı olduğunu sanmıyorum zira feriha yol yordam biliyordu. gerçi gülsümünde yatak performansının ne kadar ateşli olduğunu gördük.
dördüncü ve son bombamız ise en muhteşem olanı, cansunun emir ve ferihayı fare zehiriyle zehirlediği sahneydi. hayır bundan ötesi yok. harikaydı. cansudan tiksiniyorum kesinlikle ama dizinin sektörümüzdeki yeri konusunda önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum.
umarım adını feriha koydum böyle gider. her bölüm bizi saçmalamalarıyla biraz daha hayran bırakır. tabi bu artan atraction durumunun yalan dünyayla çok alakası varda neyse orası bizi aşar.

1 Mart 2012 Perşembe

Türk Dizi Tarihi Part 2: 90'lar Rises



yazı dizimizin bu ikinci kısmında dizi tarihimizde deneysel çalışmaların tercih edildiği bir dönemi anlatmaktayız. dönemin ilk yıllarında 80'lerin pozitif etkilerinden çıkamayan mahalle kültürü dizileri yer almaktadır. adıyla da bunu kanıtlayan en dizimiz mahallenin muhtarlarıdır. yıllarca fadime ve temel'in evlenememesi üzerine kurulu senaryosu fadime'nin temelle düğünlerinden önce gelinliğini ütülerken yanarak ölmesiyle yolundan sapmıştır. ben bu olayın dizi tarihimizin ilk deneysel çalışması olduğunu düşünüyorum. neyse sonra yine bir ilke imza atarak esas kız değişikliğine gidilmiş yeni bir karakter olan şirin kadroya dahil olmuştur. mahalle kültürünün izlerini taşıyan diğer dizilerimiz ise ülkemizin ilk consept dizisi hastane ve üç çocuklu dul bir adamın gönül maceralarını ve çocuklarıyla olan ilişkilerini irdeleyen süper babadır. kumalık kavramını işleyen bir kara mizah örneği kaygısızlarda zaman dilimindeki sınıflandırmada bu kategoriye girebilir.



90'ların kıvama geldiği zamanlarda ise kafasını dalavereyle bozmuş nuran devres'in dizileri dönemi başlamıştır. 90'ların ortasından sonuna kadar giden bu dönemde meksika gibi bilimum güney amerika dizilerinin etkileri görülmektedir. kötülüğün kol gezdiği bu dönemler benim ağzımın suları aka aka televizyon karşısında olduğum günlerdi. bu dönemin en önemli nuran devres dizileri marziye, ateş dansı ve büyük kült dizi kara melektir.


bu dönemde moda olan şeylerden birisi de assolist dizileridir. marziye ile gülben ergen ve kaşları, büyük bir yaratıcılık göstererek her albümünün adıyla aynı isimde dizi çeken ebru gündeş ve dişleri, kaldırım çiçeği ile sibel can ve previously liposuction modu, hülya avşar ve tek kastrasyon içerikli dizimiz süper yıldız, seda sayan ve soru ekli diziler furyasından evimiz olacak mı? assolist dizileri kategorisindedir.

başka bir deneysel çalışma ilk ikizli dizimiz olan ayrı dünyalardır. aynı kişinin oynadığı evlatlık verilen ikizlerin hikayesi ihtiyacımız olan acitasyonu bize sağlamıştı zamanında.


söz konusu zamanlarda hande ataizi furyası vardı bir de. hayranlık uyandıran bir senaryoya sahip olan ve saf kan kötüler zirvesini oluşturan büyük yapım böyle mi olacaktı? ile başlayan, ruhsar ve yüzleşme ile devam eden bu furya önemli bir alanı kapsar. çünkü böyle mi olacaktı? bir klasik, ruhsar 2000li yıllarda moda olacak olan  sihirli dizilerin anası, ve yüzleşme de ayrı dünyalardan sonraki ikinci ikizli yer değiştirmeli dizimizdir.


bu dönemde önemli yer tutam bir kategoride softly productionstır. bunlara halil ergün'ün baba rollerinde demirbaş olmasını sağlayan baba evi, şehnaz tango, ikinci bahar ( 90'ların mahalle esintisi ikinci baharda da hissedilmekteydi.) gibi yapımlar örnek gösterilebilir. bunun yanı sıra eyvah babam/eyvah kızım büyüdü, en kart liseliler presents çılgın bediş, ve bir şempanzenin starring olduğu çarli iş başında gibi komedi dalında da başarılı yapımlar çıkmıştır.

halk kahramanı deli yürek, yılan hikayesi (ve batı töreyle tanışır), 2000li yılların büyük kabusu akasya durağının atası çiçek taksi ve bol aldatmalı, bol entrikalı -adından da anlaşılacağı üzere- ilişkiler 90'ların önemli yapımlarındandır.

dizi tarihimiz açısından bu dönem en başında söylediğim gibi deneysel çalışmalarla dolu bir dönemdir. profesyonel dizilere geçişte önemli deneyimler kazandırmış, 90'ların o karman çorman atmosferinin iyi bir alanı olmuştur.